|
|
Tarihi Süryani Manastırı Restore Edildi 
Süryani Kilisesinde Yoga Saygısızlığı 
1.Uluslararası Turabdin Sempzoyumu Yapılıyor
|
|
Bugünden Düne: Yarına Bir Harf
sonsuzluğa Giden Bir Annenin Ardından
|
|
|
|
|
KONUYU AÇAN: selena 88.234.95.4*** |
15.09.2007 19:53:13 |
Konu: İsmail Türütten katillere övgü marşı |
Yazık yani inanamıyorum bu ülkede böyle insanlarla beraber yaşıyoruz. klibi bir tarafa bıraksak bile ( onu yapan belli değil ) ama şarkının sözlerine ne diyecekler bilmiyorum. Aslında biliyorum kıvıracak bişey bulurlar. İsmail Türütü ve şarkının yazaraı ozan mıdır nedir arif i kınıyorum. çok saygısızca ve terbiyesizce.....
|
|
Kimden: Evgin 67.83.185.1*** |
16.09.2007 01:48:56 |
Cevap: İsmail Türütten katillere övgü marşı |
ismailturut bunuilk oven kisi degil,oda kendinceyeni cd sinereklam yapiyor artik helalmi yuuh mu millete kalmis.
|
|
Kimden: firat 79.214.106.*** |
17.09.2007 14:11:32 |
Cevap: İsmail Türütten katillere övgü marşı |
tek keliymeyle prawo selena su kou hassas bir konu ne yazikki istedikleri gibi yazarlar cizerler umarim devlet ismail dürüt in yakasina yapisir cunku t,c,buyuk devlet tir eskisi gibi herkes istediyi gibi cizip yazamas turkiye demokrasi yolunda iyi adimlar atmaktadir maydan bos bazi kisilere her istediyini yapamazlar eyer devlet bu gibi cirkin kiliperi ortadan kaldirmaya gucu yoksa insanlara hakaret ediliyorsa demokrat denen sey nerde kaldi avrupa birliyi uye olmak istiyen bir ulke icin cok cirkin ve af edilemez saygilar
|
|
Kimden: Can Dündar Yazısı 195.87.69.1*** |
18.09.2007 13:08:03 |
Cevap: İsmail Türütten katillere övgü marşı |
Kaynak: Milliyet
Yer: Türkiye
Tarih: 17.9.2007
Almanya da bir grup dazlak kafalı neo-Nazi, bir Türk ailesinin evini ateşe verip çoluk çocuk, diri diri yaktığında yüzlerce duyarlı Alman hemen olay yerine koşup katliamı protesto eden sloganlarla yürümüştü.
Dillerindeki slogan neydi hatırlıyor musunuz:
"Hepimiz Türküz!"
* * *
Bu, bir duyarlılık sloganıdır.
Bu, "Size yapılan haksızlığa inat, biz de sizdeniz" demenin, acıyı paylaştığını ilan etmenin en yalın, en manalı yoludur.
Şimdi Alman faşistlerinin bu jeste karşılık bir şarkı yazıp "Plan yapmayın plan / gitmez Alamanya da / kahpelik yalan dolan / tutmaz Alamanya da" dediğini düşünün.
Aynı şarkıda Türk evlerini kalleşçe ateşe verenlere övgüler düzülsün, "Hans larla, Patric ler / bitmez Alamanya da" diye tehdit savrulsun.
Şarkının klibinde de "Bırakın ezan okumayı / Türkçülük taslamayı / Millet böyle dolmayı / yutmaz Alamanya da" denilsin ve "Hepimiz Türküz" diye yürüyen Almanlar hedef gösterilsin.
Alman makamları bu şarkıyla suça övgü düzen ırkçıların derhal yakasına yapışırdı.
Ya Almanya daki Türk toplumu ne hissederdi; düşünsenize...
* * *
Prof. Oran ve Prof. Kaboğlu nun devletin isteğiyle hazırladığı Azınlık Hakları Raporu nu "halkı kin ve düşmanlığa tahrik edici" b****, orada yazılanlarda "yakın ve açık tehlike" kokusu alan yargının bu türkü karşısında ne yapacağını merakla bekliyoruz.
Dava açılır, kaset toplatılır, klip yasaklanırsa, Dink cinayetini savunanların tepki sloganını tahmin etmek zor değil:
"Hepimiz Türüt üz!.."
* * *
İsmail Türüt belki Karadeniz in bir bölümünden alkış almak, belki ırkçı bir damarı gıdıklamak uğruna ucuz bir propaganda türküsünü seslendirmiş, açıkça suçu ve suçluyu övmüştür.
Yine de ben Türüt ün, bir gazeteciyi, bir aydını, düşünen bir beyni kalleşçe kurşunlayan bir katili övecek kadar gaddar olabileceğine inanmıyorum.
Gerçekten dünkü Milliyet e söylediği gibi "Bir Müslüman olarak" bir insanın öldürülmesinden haz duymuyorsa, bir an için kendini öldürülen o insanın ailesinin yerine koymalı ve türküsünü piyasadan toplatıp özür dilemelidir.
Hatta türküsünü biraz tadil etse, Karadeniz için de iyi olur:
"Bir uşak ensesinden / vurulmaz Karadeniz de
Öyle kalleşçe pusu / kurulmaz Karadeniz de...
Fatihmiş, Yasinmiş / bilinmez Karadeniz de
Katillere kahraman / denilmez Karadeniz de..."
* * *
Tabii işin Türüt ün özrüyle, savcıların girişimiyle bitmeyeceğini de biliyoruz.
Asıl, bu kini üreten toplumsal kültürü, hepimizin içindeki "Türüt"ü sorgulamak gerektiğine inanıyoruz.
"Masum bir bebekten bir İsmail Türüt çıkaran bu kültürel iklim sorg****madıkça bizlere huzur yok kardeşlerim."
can.dundar@e-kolay.net
|
|
Kimden: selena 88.235.202.*** |
18.09.2007 18:47:12 |
Cevap: İsmail Türütten katillere övgü marşı |
Plan Yapmayın Plan/Çakal Yesun Anani
Perihan Mağden
Radikal
18/09/2007
İsmail Türüt diye 1 yaratık var.
Şişmandan ziyade şişmiş 1 adam: Böyle helllyum gazını basmışlar arkasından, şişirmişler şişirmişler, bi iple bağlı yere, ipi kessen bi yerinden uçup gidecek: öyle bi amorf balon.
Ve fakat Osman Yağmurdereli vs. bütün kötücül
şişmeler gibi; bunların çok şirin/sevinilesi/komikşekerpofpof olduklarına dair, psikolojide (eskilerden) Picnic Type tabir edilen tiplerden olduklarından- böyle güçlü 1 inançları var herrr halleriyle katlanılası/beğenilesi olduklarına dair.
Nitekim Fıkralarla Türkiye nin sunucusu İsmail Türüt KANAL 7 DE.
Vakti zamanında Şevki Yılmaz ın seçim kampanyası için yaptığı bi besteleme neticesinde yargılanmış. Fikir suçundan! Öylesine zararziyan fikirlerle şarkı attırabiliyor yani.
"Tarabya da uşaklar/Etiler de yumuşaklar" demesinin akabinde, sahnede bacağından vurulmuştu.
Sıkı durun: daha önce Arto yu da vurmuş bulunan Tolga Bilgi tarafından.
Arto, Ermenilerin Yüz Karası diyebileceğimiz, çene ishalinden mustarip, karga sesli kişi . Gerçek ismi: Harutyun Dalga.
Her şey şaka gibi değil mi? Bizler de zaten Fıkralarla Yaşayanlarız. Yalnız Hrant Dink öldü. Biz yaşıyoruz.
O önce mahkûm edildi, sonra öldürüldü.
Büyük Faşist Ozanbeyin Ozan Arif yazıyor, İsmail Türüt okuyor. Parçanın adı: Plan Yapmayın Plan - içinde Ogün ler, Yasin ler geçiyor.
Sözleri yazan Ozan Arif Faşisti "Sözlerimin arkasındayım" diyor. Ve fakat yasinlerle, fatihalarla tabii ki bizim anladığımız şeyleri kast etmemiş.
Dualarla yazılmış mısralarmış a getiriyor. Kullanılırmış bunlar tabir olarak!
İsmail Türüt diyelim, bu parçasının içinde bulunduğu DÜNYA TATLISI kasetinin etiketinin Ogün Müzik ten olmasını da açıklayamıyor.
İnternette filan Ogün Müzik ten çıkmış gözüküyor Dünya Tatlısı .
Menajeri "Ogün Müzik le çalışmıyoruz. Melodi Müzik ten çıktı" diyor. Zaten Unkapanı nda Ogün Müzik diye bi şirketin izi bulunamıyor.
Rahip Santoro yu öldüren de Küçük Ogün dü, Hrant Dink i öldüren de Küçük Ogün. Çok sevilen, çok anlamlı bir isim Karadeniz de anlaşılan. Şarkıda da: "O gün öyle desinler/Bugün böyle desinler/Fatiha lar, Yasinler/Bitmez Karadeniz de" deniliyor zaten.
Evet, Dünya Tatlısı olduğuna inanan 1 Fıkracı Adam. Uşaklar/Yumuşaklar sallamasının ardından bacağından kurşunlanıyor. Bir de röfleli/makyajlı/fırfır takım elbiseli fotoğrafları çıkmıştı ortaya. Bi
zamanlar muhayyilesinin Etilerindeki yumuşaklar janrında takılıyormuş yani. Şevki Yılmaz için öylesine radikal sözler attırıyor ki propaganda türküsünde, mahkemeye veriliyor.
Kanal 7 nin sevilen elemanı ayrıca!
Parçasıyla ilgili, "Karadeniz de oynanan oyunlara dikkat çekmek istedim" diyor.
Çekti nitekim.
Avusturya da yaşayan ve vatan/millet sevgisinden çatlayan 1 Takım Türkler, Dink Cinayetini ÖVEN bir klip attırıp YouTube a koyuyorlar. Dünya Tatlısı Fıkracı Türüt Uşakları nın şerefine!
Bu arada BAHÇEŞEHİR Üniversitesi nde, 1 Grup Çarşambalı Genç (ahh bu Karadeniz in milliyetperver uşakları!!) Dink in öldürülmesinin ne kadar şahane/gerekli bi şey olduğu üstüne bir film attırıyorlar.
Filmde Dink in arkadaşını oynayan kişi "Eninde sonunda Batı Ermenistan ı da bizim topraklarımıza katıp Büyük Ermenistan ı kuracağız" diyor.
Dink Rolündeki: "İnşallah.... Türkten boşalacak
o zehirli kanın yerini alacak olan temiz kan Ermeni nin Ermenistan la kuracağı asil kanda mevcut olacaktır" diyor.
Bu lafların ardından sokağa çıkınca, vurulup öldürülüyor Dink i oynayan . 12 Eylül döneminde hapiste yapılan testlerin sonunda faşistlerin çoğu geri zekâlı çıkmışlar, okumuşsunuzdur.
Trabzon Emniyet i de, İstihbaratı da KUSURLU BULUNMADI müfettişlerce, biliyorsunuz. Tüm Trabzon un, bütün Pelitli nin bildiği, ezbere, herkesin konuştuğu, jandarma muhbirinden, polis istihbaratçısına onca haberdar edilmiş, GELİYORUM! diye bağırmış bir cinayetle alakalı; HİÇBİR YETKİLİ sorumlu tutulmadı, yargılanmadı. Dahası aklandı .
Küçük Ogün le o posterleri hazırlayan polisiyle, jandarmasıyla Çayocağı Yapımcıları hakkında da hiçbir cezai işlem yapmaya gerek duyulmadı.
Aklandılar. Paklandılar.
Hrant Dink i Yaşayan/Yürüyen 1 Hedef haline getiren tüm o mahkeme basma sahnelerini yaratıklandıranların bi kısmı, Ümraniye deki bomba baskınından beri içerdeler. Yalnız YASAK haklarında yazmak ve çizmek. (Danıştay Baskını na bağlandı vs. diye.)
Onların tepesindekilere ulaşılmadığına göre; bu ilginç, bu esrarengiz yasak devam edecek.
Küçük Ogün yüzünden Hrant Dink in mahkemesini izlemek de yasaktı. 18 ine bastı mı ARTIK Küçük Ogün? Yoksa cinayeti işlediğinde 13 yaşında filan mıydı? Adlı Tıp Raporu Küçük Ogün ün yaşını kanıtlayan Samsun Adli Tıbbı ndan alındı- yanılmıyorsam. Yaşı o zaman da çok şaibeli idi;
ama artık 18 ine basmış olduğunu ümit ediyorum Karadenizli bu küçük uşağın.
Bu iğrenç ötesi klip haberini, mahçup bi edayla yedinci sayfadan küçücücük duyurdu pazar günü Büyük Hürriyet gazetesi.
Ogün ün çay ocağındaki poster çalışmalarını Avla avcının birlikte hatıratı olarak değerlendiren, bu çocuklarla empati yapmamızı isteyen İklimatör Genel Ağbi Özkök ün yazısı ise koalaları mı, penguenleri mi, kutup ayılarını mı tercih edelim neşeli ayaklar/küresel ısınmanın sembolü olarak- üstüneydi.
Dünya Tatlısı ydı yani.
Dünya tatlısıydı çizgisi. O gün de öyleydi.
|
|
Kimden: ayse 88.254.95.1*** |
19.09.2007 01:44:49 |
Cevap: İsmail Türütten katillere övgü marşı |
Bir bebekten bir katil nasıl yaratılır ? Katili “kahraman”, cinayeti “erdem”, fikrini beğenmedi diye adam öldürmeyi “vatanseverlik” diye göstereceksiniz ki yeni çocuk katiller abileri gibi olup eline silah alıp kahraman olmak istesin. "Vatan toprağı kutsaldır. Kaderine terk edilemez" sözlerinin afişi altında resimler çekeceksiniz kahramanınızla, aynı fotoğraf karesinde olmak için can atacaksınız ve ardından yeni katillerinizin kulaklarına fısıldayacaksınız : “destekliyoruz sizi çocuklar” diye...
|
|
Kimden: Dolma Perhizli Türüt 195.87.69.1*** |
19.09.2007 14:27:38 |
Cevap: İsmail Türütten katillere övgü marşı |
Sosyolog Dr. Zafer Yenal ile söyleşi
Milliyetçilik ve yemek kültürü
İsmail Türüt ün dolmasına ithafen.
Boğaziçi Üniversitesi nde sosyolog Dr. Zafer Yenal, milliyetçilik ile yemek kültürü arasındaki bağlantıyı araştırıyor. Yenal bu bağlamda "Türk mutfağı" kavr*****n aslında pek de eski bir kavram olmadığını belirtiyor. Yenal ile Fatma Sağır görüştü
| Bild:
Baklava nın ulusal kimliği var mı? Zafer Yenal "Olur mu böyle saçmalık" diyor. "Tüm bu yemekler yüzyıllar boyunca bir yerden diğerine ***ürüldü ve buralardaki değişik halklar tarafından hazırlandı."
| Türkiye de en çok hangi yemek tartışılıyor?
Dr. Zafer Yenal : En son Hellim peyniri konuşuluyordu. Hellim Peyniri Rumlar ın mıdır veya Kıbrıslı Türkler e mi aittir, yoksa Türkiye nin mi; o kadar özcü bir yerden bakılıyor ki bu tür meselelere.
Daha önce bundan daha büyük bir ölçüde baklava tartışması yapılmıştı. Baklavanın milli bir kimliği var mı? gibi bir soru çok saçma. Bütün bu yemekler tarih boyunca bir yerden bir yere gitmiş. Farklı toplumlar tarafından farklı farklı pişirilmiş yenilmiş, oradan buradan bir sürü şey almış.
Baklavayı baklava yapan ne sadece Türklük, Rumluk, ne sadece Araplıktır, bütün bunlar arasında farklı toplumsal tarihsel etkileşim neticesinde bugün baklava hem Yunanistan da, Lübnan da, Suriye de, Ermenistan da hem Türkiye de de yeniliyor. Böyle bir orijini arama çabası ancak bügün modern dünyada milliyetçiligin çok ciddi bir ideoloji olmasıyla alakalı bir durumdur.
Bizim milli takımımızın onların milli takımını yenmesi neden büyük bir sevinç yaşatıyorsa, ya da işte bizim insanımızın diğerlerinden neden daha namuslu daha dürüst daha çalışkan, daha başarılı olması neden diğerlerine göre daha makbul görülüyorsa, baklavanın, peynirin bütün dünyada bir yemeğin bir şekilde sahiplenmesiyle aynı düzeyde. Bunları insanlara düşündürten hep milliyetçiliktir.
Böyle tartışmalar toplumu nasıl etkiliyor?
Yenal: Bence bu çok önemli bir mesele. Medyaya baktığınızda bu konuları sanki diğerleri kadar ciddi değilmişcesine yapılan haberler olarak görüyorsunuz. Bütün bu haberler ve yorumlar milliyetçiliği kaşıyan, gündelik hayat içinde canlandıran ve insanları hep biz ve ötekiler üzerinden düşünmeye hazırlayan haberlerdir. Böylece yemekler üzerine, müzikler, danslar vs. meseleler üzerine konuşurken kullanılan kavramların düşüncelerimizi ifade etme biçimimiz için ne kadar önemli olduğunu gösterir. O açıdan da bu tartışmaların çok tehlikeli olma potansiyeli var.
Böyle konuşmalar genelde şaka ile başlar. Kimse tehlikeli olarak algılamaz. Sınır ne zaman aşılır?
Yenal: Bunun sınırının ne zaman aşıldığı Hrant Dink in öldürülmesinde de karşımıza çıkıyor, Türkiye de bir kaç yıldır yaşadığımız linç hadiselerinde de karşımıza çıkıyor. Devletin Kürtlere karşı yaptığı ayrımcılık, kullandığı şiddette de ortaya çıkıyor. Ya da bir milli maç sırasında İstanbul a gelen taraftarların dövülmesi, öldürülmesi sırasında da karşımıza çıkıyor. Bunun ciddiyetinin farkına varılması için illa da bu tür olayları beklemek gerekmiyor, çünkü sınır dediğimiz şey çok müphem bir şey. Ve o sınır gündelik hayat içerisinde böyle kaliye alınmayan şeylerden tutunda siyasi durumlarda da görülen şey.
İstanbul da bir çok lokantada Kürt aşçıları çalışıyor. Bu lokantalarda değişik yörelere ait yemekler de pişirilir. Ancak genelde her tür yemek Türk Mutfağı olarak adlandırılır. Türkiye de bu nasıl algılanıyor?
Yenal: Dediğiniz önemli bir mesele. Tabii ki bütün lokantacılık yapanlar Kürt değil. Ama özellikle son otuz senedir Güneydoğu daki savaştan dolayı büyük bir göç var.
İlla da Kürt olması gerekmeyen aşçılar da var ama arka plana baktığınızda bütün lokantalarda temizlik işlerini yapan bir sürü Türkiyeli Kürt insan çalışır.
Bunun tarihsel noktasına baktğınızda 1950 li 1960 lı yıllara dek bu işleri yapanlar Rumlardı, Ermenilerdi. İstanbul un bütün tanınmış lokantaların mutfağında çalşan aşçılar olsun garsonlar olsun genellikle ya Ermeni ya Rum olurdu. Bu 1956 olaylarına kadar, milliyetçiliğin dişlerini gösterdiği zamana kadar, hala Türkiye de birçok Gayrimüslimin yaşadığı zamanlara kadar bu böyle. Daha sonra bütün bu miras, bu geçmiş unutulur ve 1950/60 lı yıllardan sonra bir Bolu lu bir mutfak gibi bir mit ortaya çıkar. Bu açıdan bakarsanız ‘Türk Mutfağı kavr*****n nasıl bir mit olduğu, nasıl bir sonradan uydurulma bir kavram olduğunu görüyoruz.
Bu her mutfak için geçerli değil mi?
Yenal: Bir çok araştırmaya baktığınız zaman her mutfak öyledir. Yemekler bir yerden bir yere gittiği zaman zaten zorunlu olarak dönüşüyor. Kimin pişirdiği ile alakalı olmak üzerine çeşitli lezzetler alır.
Bütün bunlar Türkiye de tartışılıyor mu? Tabii ki tartışılmıyor. Öyle yaygın bir kanaat var ki: İşte Türk mutfağıdır, Türk yemekleridir. Her şey Türklük üzerinden ulusal kimliğin altını çizen bir mesele olarak görülüyor.
Almanya da nasıl bir izlem yaptınız?
| Bild:
Döner Kebap made in Germany – ekmek arası "tuhaflaşmış, bambaşka birşey"
| Yenal: Dönerin bu memlekette nasıl kabullendiğine bakalım. Dönerin popülerleşmesiyle birlikte burada da bir çok açıdan Türkiyelilikle, Türklükle özdeşleştirildiği görülebilir. Bir yandan da bu özdeşleşme içerisinde gerçekten de dönerin ne olduğundan ziyade kimin bugün pişirdiği ile ilgilenildiğini söylemek mümkün.
Bir yandan da Almanya da yenilen dönerin ve Türkiyede yenen dönerle hiç bir alakası olmadığı düşünülecek olursa burada yenilen dönerin Türk döneri olduğundan bir çok insanın kuşku duyması gerekir çünkü son derece almanlaşmış tuhaf bir ekmek arası bambaşka bir şey haline gelmiş.
Siyasi değişimler yemek kültürünü nasıl etkiliyor?
Yenal: Örneğin Kürt meselesine bakalım: Şu anda İstanbul da sokakta midye dolma satan insanların çoğu Kürt. Bu midye dolmayı yapan çoğu insanlar da genelde Mardinli kadınlardır. Bu Mardinli kadınların çoğu da hayatında midyeyi İstanbul a geldikten sonra ilk defa görmüştür muhtemelen.
Midyeye tarihsel olarak baktığınızda genelde midye Ermenilerin ya da Rumların pişirdiği bir yemekti. 1950 lere kadar sokaktaki tezgahta midye satanların genellikle Ermeniler ya da Rumlar olduğunu görürüz. Midyenin kürtleşmesini anlamak icin Türkiye nin 1970 ler, 1980 ler sonrası tarihini iyi bilmek gerekiyor. Kürtlerin neden yüz binlerce tutup da yaşadıkları ekmek yedikleri yerlerden kopup Istanbul a, Adana ya, Van a, Batman a gelme zorunda kaldıklarını anlamak gerekiyor.
Bütün bu siyasi süreçlerle bu yemek meselesinin dönüşmesi arasında çok ciddi bir bağlantı var. Bir yandan da Türkiye de Türk Mutfağı kavr*****n ortaya çıkması da yenidir, 1980 lerdir. Daha önce Türk Mutfağı kelimesinin bu kadar çok gazetelerde geçtiğini göremezsiniz.
Milliyetçilik ve yemek arasında nasıl bağlantı kuruyorsunuz?
Yenal: Yemeklerin kendi başına çok bir anlamı yok. Her yerde fasulye fasulye, pirinç pirinçtir. Bunlara ne tür anlamlar yükleniyor ve bunlar insanları çeşitli aidiyetleri konusunda daha hassas kılıyor, bu yemek konusunda yemeği milliyetçiliğe yaklaştıran önemli çizgi.
Yemek üzerinden baktığımızda milliyetçilik kavr*****n ne kadar modern, ne kadar bügüne ait, toplumsal yaşamımızı daraltan bir mesele olduğunu giderek daha çok anlıyorum.
1915 de yazılmış bir Ermeni yemek kitabına baktığımızda içerisinde bir sürü yemek tarifesi bulabiliriz ve bu bir sürü yemek tarifesi içinde bu gün rahatlıkla, bak bu Türk yemekleri denebilecek bir sürü yemek var ama aynı zamanda, bak bunlar Ermeni yemeği denebilecek yemekler var. Ancak bu yazar 1915 te kitabını yazarken bir kere bile kitabında, alın size bir Ermeni yemeği, bir Türk yemeği diye tanıtmıyor, bu Merzifon un yakınında bir yerde pişirilen bir yemektir diye anlatıyor.
Bugün anladığımız milliyet kavramıyla bundan 80 yıl önce bu kelimeden insanların anladıkları çok farklı. Bu farklılık bu meselelerin ne kadar kurmaca, sonradan icat edilmiş olduğunu gösteriyor. Eğer bu toplumun ortaya çıkarttığı bir şeyse, mücadeleyle nasıl değistirebileceğimizi bize anlatıyor. Bu açıdan yemek ve milliyetçiliği bir araraya getirmeyi önemli görüyorum.
Söyleşi: Fatma Sağır
|
|
Kimden: karin 88.224.106.*** |
21.09.2007 14:53:31 |
Cevap: İsmail Türütten katillere övgü marşı |
ismail türütün ve söz yazarı sahsın bu cesareti kimlerden aldığından hangi kaynaklardan beslendiğinden ve adliyeye gelirken gönüllü korumalığını yapan şahısların ürkütücülüğünden bahsedelim arkadaşlar.bu işin altında başka başka dolaplar var olayı ismail türüte bağlayıp kalırsak bu sadece bu sahsın ayıbı olarak kalır.derine inelim...devletin makamları aciz kalmamalı
|
|
Kimden: brusk 81.213.237.*** |
24.11.2007 03:11:41 |
Cevap: İsmail Türütten katillere övgü marşı |
eee
|
|
Kimden: abdullah 88.228.0.14*** |
12.01.2008 21:26:17 |
Cevap: İsmail Türütten katillere övgü marşı |
faşizmin vatanı yoktur onlar dünyanın her yerinde insan kanı içerek yaşama tutunurlar
|
|
|
|
|