Filmlerim hakkında yazmayı pek sevmem ve yazmam da. Bu işi başkalarının yapmasının daha doğru olacağına inanıyorum. Bu yazıda bu yaklaşımımdan vazgeçeceğim ve 18 yıl önce yönettiğim Yarına Bir Harf belgeselinden söz edeceğim. Yazıya sebep olan ise Facebook’ta rastladığım bir paylaşım. Midyat Habur Gazetesi’nin yaptığı habere göre Midyatlı Süryani öğrenci Lukas Aktaş, Artuklu Üniversitesinin mezuniyet törenine damgasını vurmuş. Gazetedeki ifadeyle, “disiplini, azmi ve hayal gücüyle zirveye ulaşarak bölüm, fakülte ve üniversiteyi” birincilikle bitirerek mezun olmuş.
Lukas, Bethkustan köyünden; daha doğrusu 35 kilometre uzağında olsa da, artık Midyat’ın bu adla anılan mahallesinden. Doğma büyüme oralı ve ana dili de Süryanice. UNESCO 2007’yi “Dünya Kaybolan Diller” yılı olarak ilan etmiş; ben de Süryanice dili üzerine, orijinal dili Süryanice olan Yarına Bir Harf belgeselini çekmiştim. Belgeselde, köyün papazı olan, Süryanice elyazmalarını hattatlığıyla “yarın”a aktaran Gabriyel Aktaş’ın yaşamı eşliğinde Süryanicenin yaşam öyküsünü ve yok olma riskini anlatmaya çalışmıştım. Bethkustan’ın günlük yaşamı filmin fonunu oluşturmuş, Bethkustanlı çocuklar da setlerimizi kâh oyuncu kâh seyirci olarak hiç yalnız bırakmamıştı. Lukas Aktaş da bunlardan biriydi… Papaz Gabriyel Aktaş’ın da torunuydu.
Anadilimiz anavatanımızdır
2000’li yılların başlarında dünyada yaklaşık olarak 6000 dil konuşuluyordu. Uzmanların tahminine göre, yüzyılımızda bu dillerin en az 5.000’i tarih sahnesinden silinmiş olacak! Bu tehlike dünyanın yaşayan en eski üç dilinden biri ola...
devamı için tıklayınız