Gül Çiğdem

Midyat soluğunda
Damlara vuran güvercin masumluğu
Toprak evin toprak insanları
Ve bir Süryani çığlığında kaybolmuş
Antik bir macera kıvrımıydı o gözler

‘’mardin akşamları’’ tutturdum dilde yarım kalmış
Bir yakıcı güneş altında
Susuz bir sevda deminde
Bir bağ bozumunda
Bir buğday basagının rüzgar esintisindeki
Sarılığında
Doğa sarhoşlugu derdin sen buna
Bir kilise çanında sesin gelirdi
Bir ezan-ı Muhammed nağmesinde…

Zılgıtlarda sesin titreşir
Balıklı göl sendeki suya hasret
Ağrının efsanesinde sözün kesilirdi
Bir Nemrut öfkesi
Bir Nuhun muştusu
Sen gelirsin bir doğu ekpresi tadıyla…
Ardında esmer tenli
İtilen kakılan anlaşılmayan
Doğu çocuklarının kaderine
Güzellik serpersin

Masalın kırkıncı odasında
Bir kürek mahkumu esaretinin
Son durağı
Tufandan geriye
Bir inanç soluğuna eş cıkar gelirsin
Aşk zahiri bir 3 harf
Sen katılırsın alfabesi şenlenir
Bir de eski çağlardan Mardin…

Ahh Mardin...

süper tek kelimeyle..