Güz Sancısı ve Tomris…
alibayramoglu@tnn.net
Salı, 27 Ocak 2009
Bu ülkede “üç mesele” ve “üç eksen” cumhuriyet tarihini, dünü bugüne bağlayan “resmi politika köprüsü”nü özetlemeye yeter…
İlk mesele “cumhuriyetin din politikaları”dır.
İkinci mesele “cumhuriyetin azınlık politikaları”dır.
Üçüncü mesele “cumhuriyetin Kürt politikaları”dır.
Bu meselelerden birincisi “nevi şahsına münhasır bir laiklik hali”ni ve ona bağlı bir “çatışma ekseni”ni üretmiştir. İkinci ve üçüncü meselenin ürettiği “Türk tarzı bir milliyetçilik hali” ve çatışma eksenidir. Üçüncü eksen üç meseleyi de kapsar: Otoriter devlet anlayışı ile bunun alt yapısını oluşturan askeri vesayet modeli…
Bugünü anlamak, yarını kurmak, hak, adalet ve demokrasi arayışı, hemen hepsi bu meselelerin ve bu eksenlerin kilometre taşlarını bilmeyi, açığa çıkarmayı, şeffaflaştırmayı gerektirir.
İstiklâl Mahkemesi kararıyla, Şapka Kanunu na, daha kanun çıkmadan önce yazdığı bir yazısından ötürü muhalefet ettiği gerekçesiyle idam edilen İskilipli Atıf Hoca meselesi bunlardan birisidir, örneğin…
33 kurşun olayı, orgeneral Mustafa Muğlalı nın sorgusuz sualsiz kurşuna dizdirdiği 33 Kürt ün hikayesi de bunların arasında yer alır…
Binlerce gayri müslimin malını haraç mezat satmasına, sermayenin Türkleşmesine yol açan 1934 Trakya olayları, 1942 Varlık Vergisi de öyle…
Bunlar “resmi tarih ve düzen”in hem “kurucu anları” hem “utanç dosyaları”dır…
Hepsi hesaplaşmayı gerektirir…
Ve aralarında hedef açısından pek fark yoktur. Hedefteki Müslüman, Ermeni, Yahudi ve Rum un arasındaki ana bağ, “hak gaspı” ve “güç ve kimlik tasfiyesi”dir.
6-7 Eylül olayları da bunlardan en önemlilerinden birisidir.
6 Eylül günü daha önceden organize edilmiş binlerce insan, binlerce gayri müslim vatandaşın ev ve iş yerini yakıp yıkmış, yağmalamıştı. Sermayenin Türkleştirilmesinin yeni adımlarından birisiydi bu. Kıbrıs olayları vesile edilmiş, Atatürk ün Selanik teki evi bizzat Türk derin devleti tarafından bombalanmış ve saldırı emri verilmişti.
1988-1990 arası Milli Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliği yapmış olan emekli Org. Sabri Yirmibeşoğlu, yıllar sonra, 1991 de Tempo Dergisi ne verdiği bir röportajda şunları söyler:
“6-7 Eylül de bir Özel Harp işidir ve muhteşem bir örgütlenmeydi. Amacına da ulaştı. Sorarım size? Bu muhteşem bir örgütlenme değil miydi?”
Resmi belgelere, olaylara bakan askeri mahkeme başkanı Fahri Çoker in arşivine göre 6 Eylül gecesi İstanbul daki tahribatın dökümü şöyledir:
“4214 ev, 1004 işyeri, 73 kilise, 1 sinagog, 2 manastır, 26 azınlık okulu…”
Sinema siyaset ilişki konusunda ülkenin öncü ve önde yönetmeni Tomris Giritlioğlu 1942 Varlık Vergisi ni konu ettiği “Salkım Hanım ın Taneleri”nden sonra şimdi de “Güz Sancısı”yla bu konuya el atmış. Hatırla Sevgili dizisiyle Türk siyasi tarihini, bir bellek alıştırması yaptırırcasına insanların fikrine, yüreğine getiren Tomris, yine büyük bir işe imza atmış…
Sinema tadı ve sinema dilinin gücü çarpıcıdır.
Tomris bu gücü alabildiğine yaratıcılık ekleyerek, yeni oyuncular üreterek kullanıyor. Yaptıklarıyla, meselesiyle, O, bu ülkenin hem sinema tarihinde yerini alacaktır, hem siyasi tarihinde…
Kuşkusu olmasın, yaptıklarının bu ülkenin demokratikleşme tarihinde özel bir yeri olacaktır…
Yüzleşme olgunlaşmanın, demokratikleşmenin işaretidir… İtiraf ise taşıyıcısı…
Tomris vicdana, itiraf fikrine dokunuyor, bize bugünü anlatıyor…
Güz Sancısı na gidin…
Filmde gayri müslimlerin evlerine bir gece önce işaretler konulduğu sahneler göreceksiniz…
Belki de aklınıza Özkökgiller in Akın Birdal ın, Hrant Dink in, Ahmet Kaya nın kapılarına koydukları işaretler de gelecek…
Şunu eklemeliyim:
Güz Sancısı filmi hakkında “düşük” yazı yazık ki benim gazetemde yayınlandı. “Böyle bir sinemaya gerek var mı? Bu olayları hatırlamaya gerek var mı?” diyen yazı bellek, kimlik ve demokrasiyi bir tehlike olarak tanımlayan bir yazıydı…
Hicap duydum…
Bu gece TV Net te 20:10 yönetmen ve oyuncular programıma katılacak…
Onur duyacağım…
|