GÜNCEL
ARAMA MOTORU

Web'de Ara Site içinde Ara
 
Forum sözleşmesi


E-posta: Şifre: Şifre Hatırlat | Üye Ol

KONUYU AÇAN: bawer 78.162.134.***
9.02.2009 18:46:56
Konu: Kadın ve Toplum
Kadınları siyasal yaşamdan sürekli uzak tutmak için başvurulan taktiklerden biri, katılmış oldukları toplumsal olaylarla ilgili kanıtları ortadan kaldırmaktır. Erkekler kadınların projelerini kendilerine mal etmek ya da üzerine oturmakta işbirliği yapar; erkek tarihçiler kadınları tarihin her evresinde silmekte birleşik bir cephe kurmuş bulunuyor. Birçoğu zamanında hayli etkili olmuş, insanlığın refahına ve bilgi birikimine hayli katkıda bulunmuş geçmişteki çok sayıda kadın yönetici, düşünür, bilimsel araştırmacı, yazar ve mucitin varlığından günümüzde pek az kişi haberdardır. Burada bu kaybın yerini doldurmamız mümkün değil; ancak kısa bir süre önce meydana gelen bir olayı,kadınların, kendi öncülüklerinde kurulmuş olan, çok önemli bir örgütten nasıl sürüldüklerini ve bu olayın kanıtlarının yok edilişini açıklayabiliriz.

İki kadın tarafından kuruluşuna önayak olunan bu örgüt Polonyanın Dayanışmasıdır Anna Walentynowicz, bundan 30 yıl önce kaynakçı olarak Rosa Luxemburg ekibine alındı ve Lenin tersanesinde işe başladı. 1953 te maddi durumlarını iyileştirmek bakımından erkeklere göre kadınlara daha az olanak tanındığı gerekçesiyle şikayette bulunmak cesaretini gösterdiği için göz altına alındı ve 8 saat boyunca sorguya çekildi. 1968 de hükümet sendikalarındaki yozlaşmayı eleştirerek karşı çıktığı için işten atıldı. Daha sonra işe dönmesine izin verildi. 1970 lerde Özgür ve Demokratik İşçi Sendikalarının kurulması için propagandaya başladı. Aralıksız taciz ve yıldırma girişimlerine boyun eğmedi ve işçilerin saygısını kazandı. 1980 de Lenin Tersanesinde vinç operatörlüğü yaptığı sırada hastalandı. Hastalığı sırasında işten atıldı. Tersane işçileri, onun ve Lech Walesa nın (Walesa nın da bu sırada işine son verilmişti.) işten atılmasını protesto ederek, ücretlere zam ve Ekim 1970 deki gervde öldürülen işçilerin anısına bir anıt dikilmesi talebiyle greve gitti. Öteki tersanelerd de dayanışa grevleri başladı. 2 gün içinde talepleri kabul edilen Lenin Tersanesi işçileri iş başına dönmeye hazırlanırken, Walentynowicz ve Alina Pinen Kowska adında gençbir hemşire, öteki tershanelerde çalışan işçilerin talepleri yerine getirilmediği için, işbaşı yapmanın onlara ihanet olacağı gerekçesiyle bu duruma karşı çıktılar. İşbaşını engellemek için kapılara koştular; ne var ki mikrofonlar kesilmişti. "Tersane hoparlörlerinden grevin sona erdiği, 18.00 dan önce herkesin tersaneyi terk etmesi gerektiği ilan ediliyordu. Kapılar açılmıştı ve işçiler dışarı çıkıyordu" , diye anlatıyor Walentynowicz. "Herkes Walesa bile işe başlamak niyetindeydi." 2 kadın giriş kapısını tutarak bir dayanışma grevinin zorunluluğunda ısrar ettiler.Walentynowicz, yöneticilerin işçilerin taleplerini kabul etmesinin öteki tersanelerin grevi desteklemesi sayesinde olduğunu hatırlattı. Onlar yenilgiye uğrarsa, aynı şey Lenin işçilerinin de başına gelebilirdi.

İşçiler belki yorgun olduklarından, belki de Walentynowicz i yetkili görmediklerinden, dediklerine kulak asmadı. Bu durum karşısında kendi de yorgun olan Walentynowicz ağlamaya başladı.Tam o sırada Alina Pien Kowska bir varilin üzerine çıkarak, " öteki grevci işçilere destek olmalıyız.Çünkü onlar bize omuz verdi," diy haykırdı. Bir işçi, " doğru söylüyor," diyerek O nu destekledi. Kapıları kapatan işçiler, grevi sürdürmek üzere avluya geri döndü. Bundan sonraki görüşmelerden Eylül 1980 de dayanışma doğdu. Ekim 1981 de Polonya Hükümeti Sıkıyönetim ilan etti. O sırada Polonya nın Güneyinde bulunan Walentynowicz güvenliğini hiçe sayarak örgütlemeye katkıda bulunmak için tersaneye geldi. İşçiler barikatların yanı sıra bir de ilk yardım hastahanesi kurmuşlardı. Hiç silahları yoktu. Sabahın 6 sında Polonya toplum polisi ZOMO tershane kapılarına dayandı. "En önde yürümek istiyordum ama arkadaşlar beni engelledi, " diye anlatıyor Walentynowicz. "Beni gizlice tershaneden çıkararak bir apartman dairesine sakladılar. "Ne var ki ZOMO bu yeri keşfetti. Walentynowicz, Pien Kowska ve öteki sendika önderleriyle birlikte hapse atıldı.

Hükümet Walentynowicz i 1983 e kadar acımasız koşullarda, mahremiyetine hiç saygı gösterilmeksizin, bir erkek koğuşunda tuttu. O tarihte serbest bırakıldıysa da tershaneye girmesi yasaklandı. Yasağa karşın gizlice girdiği iş yerinde yakalanarak psikiyatrik gözlem için hapishane hastahanesine gönderildi. Kendi sözleriyle: " Deli olduğumu kanıtlamak istiyorlardı." Onunla röportaj yapan Jane Atkinson, Hükümetin kadın tutukluları siyasel tehdit oluşturmadıkları için serbest bıraktığı yolundaki söylentilerin doğru olup olmadığını sordu. Buna gülen Walentynowicz, Hükümetle pazarlıkta Alina nın her zaman LECH ten daha başarılı olduğu söylenir. Çünkü o asla ödün vermez ve daima tuttuğunu koparır," diye açıkladı. Walentynowicz görevine iade edilmedi. (LECH EDİLDİ), emekliliği yandı ve hapisteyken nesi var nesi yok elinden gitti.( evi yağmalandı). Erkekler Dayanışmayı ele geçirdi. Buna omuz silken gene Walentynowicz, "Erkekler kalabalıklar önünde konuşmayı beceriyor; otorite ve güç onlarda. Üstün oldukları inancı iliklerine işlemiş; öncülüğü kimseyle paylaşmak istemiyorlar," diyor. Walesa Polonya Devlet Başkanlığına yükselirken, Walentynowicz yoksul ve işsizdi.

Dayanışmanın erkekleri Walentynowicz in kuruluşuna öncülük ettiği bir sendikaya el koymakla kalmayıp, onu sendikasından uzaklaştırdılar, akli dengesi hakkında kuşku yarattılar( kadınlara karşı bilinen bir saldırı yöntemi) ve onu tarihten sildiler. MS.dergisi olmasaydı yaşadığından bile haberimiz olmayacaktı. Ne var ki;,her türden baskıya karşı başkaldıran BU KADIN, şimdi de Walesa nın yönetimine karşı: Yeni kurmuş olduğu bağımsız işçi sendikaları örgütü eski tershanesinde yani Gdansk ta ücretlerin arttırılması için Mart 1991 de greve gitti....
 
CEVAP YAZ - Onaylı Üyelik Gerektirir
isim:
konu:
cevap:
   

   


© Copyright 2008 www.suryaniler.com
tasarım: Web Tasarım