|
|
Tarihi Süryani Manastırı Restore Edildi 
Süryani Kilisesinde Yoga Saygısızlığı 
1.Uluslararası Turabdin Sempzoyumu Yapılıyor
|
|
Bugünden Düne: Yarına Bir Harf
sonsuzluğa Giden Bir Annenin Ardından
|
|
|
|
|
KONUYU AÇAN: Belgesel 88.247.129.*** |
25.02.2009 14:43:52 |
Konu: Türk Psikologları Derneği Açıklaması |
Kaynak: Özel-S.Özkan
Yer: İstanbul
Tarih: 25.2.2009
İlköğretim çağındaki çocuklara kin ve düşmanlık öğeleri içeren film ve “belgesellerin” izletilmesi aracılığıyla tarihimizden çıkaracağımız ders
‘Ermeniler bizi kesti mi’ sorusu mu olmalıdır?
Ermeni iddiaları konusunda hazırlanan “Sarı Gelin-Ermeni Sorununun İç Yüzü” isimli “belgesel”in, Milli Eğitim Bakanlığı tarafından DVD’sinin İlköğretim okullarında izletilmesinin ardından, örneğin, 11 yaşındaki bir kız çocuğun babasına “Ermeniler bizi kesti mi?” diye sormasına yol açan endişe verici süreç basına yansımıştır.
Türk Psikologlar Derneği olarak yetişkinlere gösterilmesinin bile hoşgörüyü ketleyerek saldırganca duyguları tetikleyici etkileri olabileceğini düşündüğümüz “Sarı Gelin-Ermeni Sorununun İç Yüzü” isimli belgeselin henüz ilköğretim çağındaki çocuklara izlettirilmesinin eğitsel hiçbir değeri bulunmadığı gibi, çocukların insancıl ve barışçıl değerlerinin gelişimini ketleyci; psikolojik ve zihinsel gelişimi üzerinde ağır tahribat yaratabileceğini vurgulamak isteriz. Belgeselde öne çıkan katliam, terör, suikast gibi kelimelerin ötesinde kin ve nefret gibi vurguların yapılıyor olması, parçalanmış cesetlerin, insan kemikleri, kafatası yığınları, toplu mezarlar gibi vahşet ve şiddet içeren görüntüleri içermesi, yaşlı insanların ağzından verilen Ermeniler Türkleri odun niyetine yaktılar, başını kestiler, etlerini yediler gibi tüyler ürpertici ve korkutucu anlatımlara yer verilmesi nedeniyle Türk Psikologlar Derneği olarak “belgesel”in çocukların psikolojik yaşantıları üzerinde son derece zararlı etkileri olacağından endişe duymaktayız.
Ermeni, Kürt, Yahudi, Rum gibi farklı etnik kimliklerdeki vatandaşlarımızın ötekileştirilmesinin ve bu yolla ilköğretim kurumlarında düşman veya terörist gibi yansıtılmasının, çocuklarda ırkçı önyargıları körükleyebileceği, saldırganlığa dayanan ayırımcı davranışları teşvik edeceği ve farklılığa saygı ve hoşgörü gibi evrensel insani değerlerin gelişimini zedeleyeceği düşüncesindeyiz. Milli Eğitim Bakanlığı müfredat programında karakter gelişimi açısından temel alınan dayanışma ve başkalarına saygı gibi değerlerin inanılırlığını tehdit eden bu tür uygulamalardan bir an önce vazgeçilmesi gerektiğinin altını bir kez daha çizmek istiyoruz.
Tüm bu noktalardan hareketle Türk Psikologlar Derneği olarak İlköğretim okullarına dağıtımı durdurulduğu belirtilen DVD’lerin geri toplatılmasını ve imha edilmesini, öğretmenlerce eğitici materyal olarak kullanılmamasını, öğrencilere Tarih dersi kapsamında hiçbir şekilde izlettirilmemesini talep etmekteyiz. Bunun ötesinde tüm ders kitaplarının da düşmanca söylemlerden arındırılması gerektiğini vurgulamaktayız. Toplumsal açıdan duyarlı ve psikolojik açıdan sağlıklı bireyler yetiştirmenin sorumluluğunu taşıyan Milli Eğitim Bakanlığı’nı anılan bilinç ile davranmaya ve etkili önlemler almaya davet ediyoruz.
Türk Psikologları Derneği
Hyetert
|
|
Kimden: Belgesel 88.247.129.*** |
26.02.2009 16:31:49 |
Cevap: Tarih Vakfı Açıklaması |
17.02.2009
Tarih Vakfı olarak, aşağıda belirtilen tebligatın Türkiye genelinde ilköğretim okullarına gönderildiğini üzüntüyle öğrenmiş bulunuyoruz.
Bilgi:
Tarih: 29.01.2009
İlgi: a) İl Milli Eğitim Müdürlüğünün 25/06/2008 tarih ve 2399/67435 sayılı yazısı
b) İl Milli Eğitim Müdürlüğünün 23/01/2009 tarih ve 18.79/332/8964 sayılı yazısı
İl Milli Eğitim Müdürlüğünün İlgi (a) yazısı ile gönderilen Genel Kurmay Başkanlığı tarafından hazırlanan ve 1915 olaylarına ilişkin Ermeni iddialarını konu alan “Sarı Gelin - Ermeni Sorununun İç Yüzü Belgeseli” DVD’leri okullarınıza dağıtılmıştı.
İlgi (b) yazı gereği; söz konusu gönderilen DVD’lerin okulunuz öğrencilerine uygun görülen saatlerde izlettirilmesini, sonuç raporlarının 27 Şubat 2009 Cuma mesai bitimine kadar Müdürlüğümüz Kültür Bölümüne gönderilmesini rica ederim.
Ermeni Sorunu Türkiyenin hassas bir meselesidir. Bu sorun halen gerilimler üreten güncel bir konudur. Hassas konulara yaklaşımın, özellikle eğitim alanı söz konusu olduğunda konunun nezaketine uygun yöntemlerle yapılması gerekir. İlköğretim öğrencilerinin izlemesinin şart koşulduğu Sarı Gelin belgeseli tüm bilimsellik iddialarına rağmen bilimsel değildir. Aksine, bir propaganda filmi olarak değerlendirilmesi gereken bu belgesel toplumda zaten var alan Ermeni düşmanlığını ve ayrımcılığı körükleyen diliyle kin ve nefret tohumları saçmaktadır. Bu açıdan belgesel her şeyden önce temel insan hakları ilkelerini ihlal etmektedir.
Bu tür yayınlar, özellikle ilköğretim öğrencileri söz konusu olduğunda, toplum içinde geri dönülmez yaralar açar. Bizden olmayana karşı gösterilen düşmanca tavırların haklı gerekçeleri, bu belgesellerde ileri sürülen, seçilmiş, yönlendirici, sözde argümanlar aracılığıyla inşa edilmektedir. Filmi izleyen küçükler, öğrenciler, ileri sürülen iddiaları saf bir gerçeklik olarak algılayacaklardır. Bu uygulamalar öncelikle pedagojik açıdan yanlıştır. Eğitimi, güncel siyasetin yetişkinleri bile zorlayan tartışmalarının içine hoyratça ve bu şekilde çekmek, temel eğitimi kaba bir endoktrinasyonun aracı olarak görmek, çağdaş eğitim anlayışının çoktan geride bıraktığı totaliter rejim göstergeleridir. Eğitimde pedagojik yanlışlıklara geçilmemesi gerekli kırmızı hat olarak, kesinlikle yapılmaması gereken uygulamalar olarak bakmak gerekir.
MEBin, Genel Kurmay çıkışlı bu belgeseli kendi elleriyle okullara göndermesi, izlettirilmesini istemesi, üstelik izlettirilip izlettirilmediğine dair rapor istemesi de bu açıdan ayrıca düşündürücüdür. Ve en önemlisi, söz konusu belgeseli izlemesi gereken okullar arasında azınlık okulları, özelde Ermeni okulları ve daha da vahimi çoğunluk okullarında Türk arkadaşlarıyla birlikte okuyan Ermeni çocuklar vardır. O okullarda okuyan Ermeni öğrencilerin ve ailelerinin psikolojik olarak kendilerini nasıl hissedecekleri hiçbir şekilde dikkate alınmamıştır. Benzer bir uygulama Gazze Olayları nedeniyle okullarda yapılması istenen saygı duruşu ile de gündeme gelmiş, orada da Musevi çocukları ile empati kurulmamış, ruhsal olarak nasıl bir çöküntü yaşayacakları hiçbir şekilde umursanmamıştı.
İnanç farklılıklarına rağmen tüm bu çocuklar ve onların aileleri bu ülkenin eşit haklara sahip vatandaşlarıdır. MEB’den, bütün bu hassasiyetleri dikkate alan uygulamalarla gündeme gelmesi beklenir. Güven ortamı ancak bu tarz bir vatandaşlık anlayışına uygun eğitim pratikleri ile yaratılabilir. Toplumsal barışın inşa edilmesi ancak böyle mümkün olabilir. Zedelenmiş çocuk beyinleri toplumsal barışın kurulması önünde engel oluşturur. Tarih, bu gibi kalıcı hasarların temizlenmesinin çok zor olduğunu gösteren örneklerle doludur.
Son dönemde bu tarz uygulamalarla gündeme gelen Milli Eğitim Bakanı, kamuoyuna, bu uygulamaların çağdaş pedagojik ilkeler ve vatandaşlık hakları açısından nasıl temellendirilebildiğini gerekçeleriyle açıklamak zorundadır.
Kuruluşundan bu yana eğitim alanında bu ilkelerin kararlı savunuculuğunu yapan Tarih Vakfı olarak mevcut hükümeti demokratik bir toplum ve devlet anlayışının temel felsefesine uygun bir eğitim pratiğine yönelmeye çağırıyor, Milli Eğitim Bakanlığı’ndan bu yanlış ve tehlikeli uygulamayı bir an önce durdurmasını talep ediyoruz.
Saygıyla duyururuz...
Tarih Vakfı Yönetim Kurulu
|
|
|
|
|