Kaynak: yenisafak.com.tr
Yer: Türkiye
Tarih: 28.5.2009
Hyetert
CHP`nin hiç değişmeyen azınlık politikası
Başbakan Tayyip Erdoğan`ın azınlıklara yapılan faşizan muameleleri dile getirmesi CHP ve MHP`de reaksiyon yarattı. Bilhassa CHP`nin azınlıklarla ilişkisi bu faşizan muamelelerle çakışmaktadır. Bir süre önce CHP İzmir milletvekili Canan Arıtman`ın ırkçı ve azınlık düşmanı sözleri sonrasında, CHP Genel Başkanı tarafından uyarılması ve bu hadiseyi takiben CHP`ye Ermeni ve Rum azınlıklardan üye kaydedilmesi azınlıklarla CHP ilişkisini gündeme gelmişti.
CHP`nin azınlıklarla ilişkisi öteden beri problemli olmuştur. Bilhassa tek parti dönemi, azınlıklar açısından ciddi insan hakları ihlalleriyle doludur. Çok parti döneminde de CHP`nin hükümet üyesi olduğu dönemlerde 1964`de Kıbrıs olayları sebebiyle Rumlar, 1974`de Yargıtay`ın azınlık vakıflarıyla ilgili kararıyla bütün azınlıklar zarar görmüşlerdir. Bu ihlallerin temeli, CHP`nin ulus-devlet anlayışının azınlıklardan kurtulmak anlayışıyla tanımlanmasında yatar. Bu tanımın sonucunda azınlıklar dışlanır ve ayrımcı muameleye tâbi tutulur. Sadece, bu yazıda ele alacağım tek parti döneminde azınlıkların CHP`ye üye olma taleplerinin gördüğü karşılık bile, CHP`nin azınlıklara yönelik politikasını izah etmeye yetecektir.
CHF`NİN AZINLIKLARA BAKIŞI
Tek parti döneminde gördükleri kötü muameleden kurtulmak ümidiyle zaman zaman azınlıklardan bazı kişilerin Cumhuriyet Halk Fıkrası`na (CHF) (o zaman parti yerine fırka deniyordu) üye olmak için başvurdukları, CHP arşivindeki evraklardan anlaşılıyor. CHF İzmir İl Yönetim Kurulu Başkanı ve Balıkesir Mebusu Hacim Muhittin Bey(Çarıklı) 29.9.1932 tarihinde CHF Genel Sekreterliği`ne yazdığı yazıda, İzmir`de beş altı aydır Yahudilerde fırkaya karşı bir ilgi uyandığını ve bir kısmının fırkaya girmek istediğini bildiriyor. Hacim Muhittin Bey beş on kişinin üyelik için `teklif varakası` verdiklerini ve şu ana kadar kendilerini oyaladığını ve `çok sıkı bir tetkik çemberinden geçirilmek şartıyla` şimdilik yüz kadar yahudinin fırkaya kabulünün uygun olacağını bildiriyor.
Yazıya verilen cevapta konunun Umumî İdare Heyeti`nin toplantısına sunulduğu ve `Ekalliyetlerin fırkaya kayıt ve kabulleri, öteden beri Umumî İdare Heyeti`nin müzakere mevzuunu teşkil etmekte ise de henüz bir karara iktiran [yaklaşmadığından, varmadığından] etmediğinden bunlar hakkında -şimdiye kadar olduğu gibi- vaziyeti idarede devam olunması[nın] muvafık görüldüğü` bildiriliyor.
MACAR KIRŞ`E VERİLEN CEVAP
1.4.1936 tarihinde Zonguldak CHP İl Yönetim Kurulu Başkanlığı`ndan CHP Genel Sekreterliği`ne gelen yazı ise daha ilginçtir: `1. Zonguldak merkezinde parti izdeşlerinin kayıtlarını yenilerken Macar iken Türk tâbiiyetine geçmiş (Kirş) adlı bir Macar mühendisinin önceden partiye yazılmış ve yılda 10 lira yardım parası vermekte bulunmuş olduğunu öğrendik. Diğer partili arkadaşlara teklif ve yüken kâğıdı gönderildiğini gören ve anlayan (Kirş) de kaydını yeniletmek ve teklif kâğıdı almak için müracaat etmiş ise de tüzük bakımından durumu dikkatimizi çekerek teklif kâğıdı kalmadığından, yenisi bastırılmakta olduğu bahanesile kaydı yenilenmemiştir.
2. Bundan başka Zonguldak`ta Macar, Bulgar, Alman, İtalyan vesaire iken Türk tâbiiyetine geçmiş gayri Türklerden bir kısmı da dinini ve adını değiştirmiş oldukları halde partiye girmek arzusunu göstererek partiye başvurmaktadırlar. Balolarımıza, çaylı danslarımıza, konser ve temsillerimize serbestçe giren; (...) evvelce partiye (...) girmiş, yardım parasını vermiş ve partili olmak hak ve sıfatını kazanmış fakat ekalliyet zümresine mensup bulunmuş olan (Kirş) için de ne suretle davranmak lâzım geleceğini yüksek takdirinize arzeder, sonsuz saygılarımı sunarım.`
TÜRK OLMAYANLAR ÜYE OLAMAZ
Yazının üstüne elyazısıyla düşülen notta partiye usul dairesinde girmiş bir kişinin, vasıfları partiye girmeye uygun olmasa bile, ancak Genel Yönetim Kurulu kararı ile üyelikten çıkarılabileceği yazılıyor. Zonguldak`tan gelen başvuruya eklenmiş bir bilgi notunda, ise benzer konularda Genel Yönetim Kurulu tarafından verilen kararlara atıfta bulunuluyor. CHP Genel Sekreteri Recep Peker`in cevap yazısında, Genel Yönetim Kurulu`nun 7.5.1936 tarihli toplantısında şu kararın alındığı bildiriliyor: `Bilhassa kültür itibarile Türk olmayanların partiye girmeleri uygun görülmedi. Evvelce her nasılsa partiye girmiş olan Macar Kirş`in de partiden isminin silinmesine karar verildi.`
2.5.1945 tarihinde CHP Mardin İl Yönetim Kurulu Başkanlığı`ndan CHP Genel Sekreterliği`ne gelen yazıda, başlayan üye kaydı dolayısıyla bölgedeki `azınlıklar`dan kişilerin de `partili olmak hevesini güttükleri` belirtilerek, bu kişileri teşkilâta almak konusunda tereddüde düşüldüğü ifade edilerek, görüş soruluyor. Cevaben CHP Diyarbakır Bölgesi Müfettişi ve Konya Milletvekili olan Dr. Sadi Irmak`a gönderilen cevaptan, artık azınlıkların partiye girmesine izin verildiği anlaşılıyor. Yazıda şöyle deniyor:
`Parti tüzüğümüzün 8`inci maddesi kimlerin partimize alınabileceğini yazmış bulunmaktadır. Partimiz milliyetçilikte ırk ve mezhep aramadığına göre 8`inci maddenin (e) fıkrası uyarınca Türk olan vatandaşlar partimize kayıt edilebilirler.`
Çanakkale`de CHP teşkilâtı olduğu halde, Çanakkale`nin ilçeleri olan Bozcaada ve İmroz`da tek partili dönem boyunca CHP teşkilâtı kurulmamıştır. Konuyla ilgili olarak 1944`te hazırlanan bir raporda; `... Çanakkale`nin Bozcaada ve İmroz kazalarının sakinleri bakımından teşkilât yapılamaması sebebi anlaşılıyorsa da...` ifadesinin yer alması, bu ilçelerde Lozan Antlaşması`yla mübadele dışı tutulan Rumlar oturduğu için parti teşkilâtının kurulmadığını gösteriyor. Bozcaada ve İmroz`da CHP teşkilâtının kurulabilmesi ancak 1947 yılında mümkün olabilecektir.
CHP TUTARLI DAVRANIYOR
CHF`nin bu yazışmalarından ve uygulamalarından tek parti yönetimi boyunca gayrimüslimlerin açıkça bir hukukî düzenleme yapılmadan, fiilen CHF dışında tutuldukları anlaşılıyor. Görüldüğü gibi hukuki bir ayrımcılık ve dışlama olmadığı zeminlerde bile fiilen bu süreç işlemektedir.
Bugün CHP, muhtelif açılımlarla tek partiden çok parti içinde bir parti olmak yönündeki dönüşümü gerçekleştirmeye çalışıyor. Ancak bu dönüşüm sürecinin fevkalade yavaş ve ikna etme kabiliyeti bakımından zayıf ilerlediği ortada. CHP bilhassa kriz ortamlarında demokratik bir siyasi parti gibi değil, tek parti yönetiminin otoriter partisi gibi davranmaya başlıyor. O yüzden de CHP, ancak kriz dönemlerinde demokratik tepkiler verirse kamuoyunu ikna edebilecektir. Başbakan Erdoğan`ın azınlıklara karşı faşizan uygulamaları eleştirmesi karşısında takınılan tavır, CHP`nin probleminin devam ettiğini gösteriyor. Azınlıklar bahsinde ise, tek parti döneminin uygulamalarıyla yüzleşilmedikçe sembolik törenlerin sorunu çözmeyeceği ortadadır.
* Araştırmacı-Yazar
28.05.2009
|