GÜNCEL
ARAMA MOTORU

Web'de Ara Site içinde Ara
 
Forum sözleşmesi


E-posta: Şifre: Şifre Hatırlat | Üye Ol

KONUYU AÇAN: Can 90.227.94.5***
6.02.2007 12:35:13
Konu: Findik reklamlarina fazla bakmak beyne zarar verir...
Biz halis ve muhlis ari bali kullaniyoruz...
 
Kimden: Anti_Propaganda  88.233.205.***
6.02.2007 15:14:06
Cevap: Findik reklamlarina fazla bakmak beyne zarar verir...
Ben ne yazık ki trene bakar gibi bakmıyorum bay alinti... Ben bakınca içine adam akıllı bakıyorum. Ezberlemiyorum. Papagan olmuyorum. Okuduklarımı ya da x efendinin yazdıklarını kendime rehber edinmiyorum. Onları eleştiri süzgecinden geçirerek anlamaya çalışıyorum.Sana tavsiyem alıntı yaparak fareni yoracağına okuyup eleştirirek biraz olayları anlamaya çalış. Her sakallı x in yazdığını kendine rehber edinme. Sonra x efendiler seni bu gerçek bal diye kandırırlar ustat...

Daha çok fırın ekmek yemek zorundasın aslanim. Sen en iyisi mi bizim Süryaniler gibi İsveç te yaşamanın nimetlerinden faydalanmaya bak. Kendine X efendileri rehber edineceğine demokrasinin özünü anlamaya çalış. Sonra 2 kelimelik bayat espriler yapmak zorunda kalmazsın..

Sana hayat yolunda sahte değil gerçek ballar dilerim
 
Kimden: Can  90.227.94.5***
8.02.2007 11:37:31
Cevap: Findik reklamlarina fazla bakmak beyne zarar verir...
Bay, findik reklamcisi!
Bazen, trene parmaklar arasinda bakman icab edecek...
Sana tavsiyem trenin icine fazla merakla bakma,
cunku treni kacirma ihtimalin olacak.
Treni kacirinca da yaya gitme ihtimalin olacak ve cok yorulursun.
Ben Isvecin nimetlerinden kazandiklarim,dan faydalaniyorum.
Fakat sen Istanbulun hangi nimetlerinden faydalaniyorsun?
Anlasilan,sen cok firin ekmeyi yemissin,tavsiye etmem!cunku firin ekmeyi insanda sismanlik yapar.

Fazla firin ekmeyi yememeye bak,sonra Allah korusun...



 
Kimden: Can  90.227.94.5***
8.02.2007 11:57:46
Cevap: Findik reklamlarina fazla bakmak beyne zarar verir...

. SARIKAMIS I BILIR MISINIZ?

Muzaffer Tasyürek

Tarihimiz ihtisamli zaferler kadar facialarla da dolu. Zaferlerimizle övündügümüz kadar, yasadigimiz hezimetlerden de dersler çikarmak zorundayiz. Bunu yapmadigimiz sürece tarih bizim için ne ölçüde anlamli olabilir?

Facialardan söz ederken, Sarikamis’i özellikle dikkate almamiz gerekir. Orada, hiç de uzak olmayan bir zamanda 100.000’e yakin yigidimizi karlara gömdük. Üstelik tek kursun atamadan... Üstelik sadece bir hayalperestin kisisel ihtirasi ugruna...

Ihtiras... Bu kavrami iyi düsünmeliyiz. Kimi kendi ebediyyetini bu atesle yakip kül ederken, kimileri de koca memleketi harabeye döndürebiliyor.

Almanlar, Türkiye’ye giden trenlerin üzerine “Enverland’a (Enver’in Ülkesi’ne) gider” yazmaktadirlar. Kibir ve ihtiras demistik ya! Pasa’nin su ifadelerine bakin: “Beni Napolyon’a benzetmislerdi. Kabul etmem. Çünkü ben ikinci adam olamam.”

Tarih, 16 Aralik 1914. Soguk bir kis günü. Talebesi ögretmenini azarlamaktadir: “Hatali davrandiniz! Basarili olamadiniz! Rus ordusu burada yok edilmeliydi. Simdi hemen harekete geçip, Rus ordusunu Sarikamis’ta yok edeceksiniz!”

Cephelerin ve harp okulunun emektar komutani Hasan Izzet Pasa, küstahlasan ögrencisine pervasizca cevap verir: “Olmaz! Havalari görüyorsunuz. Her yerde kar var. Karakis baslamistir. Bu sartlar altinda, bu mevsimde harekât bir faciaya dönüsebilir. Kis siddetini kaybetsin, yollar açilsin, düsmana haddini bildiririz.”

Her verdigi emrin hemen yerine getirilmesine aliskin padisah damadi ve ordularin baskomutan vekili 34 yasindaki Enver Pasa, asabileserek su tehdidi savurur: “Eger hocam olmasaydiniz, sizi idam ettirirdim!”

Bir facianin esiginde, Hasan Izzet Pasa istifa ederek ordudaki görevinden ayrilir.

Çöl atesinden Köprüköy ayazina

Çok geçmeden, tarihler 21 araligi gösterirken, tarihe “Sarikamis Faciasi” olarak geçen harekât baslatilir. 125 bine yakin iman abidesi insan, kis kiyamette paltosuz, postalsiz, gömlekle, çarikla cehennemî tipinin ortasina sürülürler. O günlere sahit olan bir askerin mektubu, facianin küçük bir boyutunu günümüze söyle tasir:

“Bu yaz, iki alayimizla Yemen’den buraya naklonulduk. Yola koyulmamizdan dört ay sonra buraya ulastik ki, Arabistan’in cehennemî sicagi Köprüköy’deki ayaz yaninda nimet-i ilâhi imis. Burada çadirin perdesi buza kesmis oglak kulagi gibi kirilmakta ve kopmakta. Bölük kumandanim, beni sihhiyeye nakletmis ise de, tabip ve ilaç yoklugundan çaresiz kalip tekraren takimima döndüm. Aksam yaklasinca Köprüköy’e civar daglardan tipi bosanir. Kumandanimiz, gelecek cuma Baskumandan Enver Pasa Hazretleri’nin teftis ve hücum için gelecegini müjdeledi. O gelinceye kadar da yün içlik, çorap ve paltolarin verilecegini ve Yemen yazliklarini atacagimizi müjdeledi. Allah, devlete ve millete zeval vermesin. Baskumamandan Pasa Hazretleri’nin gelmesi ile, Moskof’un kahrolacagindan ve kâfirin, karsimizdaki tepelerde geceleri seyrettigimiz ocakli ve mutfakli karargâhlarini ele geçirecegimizden subaylarimiz çok emin. Safak söktügünde 2059 rakimli Kizkulagi Tepesi’nden Moskof obüs yagdirir ama sükrolsun, zafer bizim olacak. Gece bastirdiginda, tepelerdeki Moskof ocaklarinin atesi gözlerimizdeki ayazi tandir közüne tebdil eyler. Baskumandan Pasa Hazretleri acele gelse ki, atese kavussak...”

Igdirli Ali Çavus yazlik giysiler içerisinde titreye titreye bu mektubu yazip Istanbul’dan gelecek olan kislik giysileri beklerken, Karadeniz’de baska bir facia yasaniyordu. Ruslar Osmanli ordusuna erzak, mühimmat ve giyecek getirmekte olan gemileri sulara gömmüslerdi. Bu durumu askere bildirmeyen Enver Pasa, ihtiraslarina maglup olarak bütün birliklere su mesaji çeker:

“Askerler! Hepinizi ziyaret ettim. Ayaginizda çarik, sirtinizda paltonuz olmadigini gördüm. Lâkin karsinizdaki düsman sizden korkuyor. Yakin zamanda Kafkasya’ya girecegiz. Orada her türlü nimete kavusacaksiniz. Islâm Alemi’nin bütün ümidi sizsiniz.”

Böylece “Turan Fatihi”, “Sarikamis Fatihi” olma ugruna, binlerce insan dehsetli bir can pazarina sürülür.

‘Üç ********in ugruna üç milyon halk’

Koca bir cihan devleti olan Osmanli, sahsi ihtiraslar ugruna böylesine yanlis kararlarla askeri harekâta girme asamasina nasil gelmisti?

Sultan Abdülhamid Han’in bir entrika sonucunda darbe ile tahtindan uzaklastiran Ittihatçilar, 1914 yazinda Avrupa’da esmeye baslayan savas rüzgarlarinda Almanlarin yaninda yer alirlar. Sultan Abdülhamit Han’in Avrupa’da yillarca emek vererek sagladigi dengeler bir anda alt üst olur ve Ingiltere ve Fransa’nin sömürgecilik yarisindan pay kapmak isteyen Almanya’nin aleti oluruz. Almanlar, Fransiz ve Ingilizlerin yaninda yer alan Ruslara karsi Osmanli askerini kullanarak bati cephesinde rahatlamanin plânlarini yapmaktadirlar. Bunun için Kayser’in “Alman ordusuna eklenen bir süngü” olarak tasvir ettigi Osmanli neferleri kullanilir. Sömürgecilik yarisinda hiçbir çikari olmayan Osmanli, felaketlerle sonuçlanacak olan bir macereya sürüklenmektedir.

Darbe ile iktidara gelmis, ayak oyunlariyla rütbe almis ittihatçi subaylar, milletin gelecegini, refahini, kalkinmasini degil, gazete sayfalarina kahraman olarak geçmeyi düsünüyorlardi. Hiç yoktan girilen Birinci Cihan Harbinde, 1 Kasim 1914’te Kafkas Cephesi açilir ve Ruslar Dogu Anadolu’ya girerler.

Ziya Gökalp’in “melekler bu milletin kurtulacagini ona fisildarlar” diye yücelttigi “hürriyet kahramani” Enver Pasa’nin halkin dini duygularini galeyana getiren beyannamesi ile Seyhülislam’in mukaddes cihad fetvasi yayinlanir. Ziya Gökalp’in “turancilik” fikriyle yazdigi siirler üniversite gençliginin slogani olmustur:

“Düsman ülkesi viran olacak Türkiye büyüyüp Turan olacak!”

Ama Türkiye büyümek bir yana gün geçtikçe erimekte, küçülmekte ve parça parça koparilmaktadir.

Devlet-i Ebed Müddet’ten Enverland’a

“Turan Fatihi” olmanin hayallerini kuran Baskumandan vekili Enver Pasa (baskumandan pasidahtir), padisah damadi olarak birçok yetkiyi elinde tutmaktadir. Padisahin bir çok seyden haberi bile olmamaktadir. Enver Pasa, verdigi harekât emrinde hedef olarak Tahran ve Aksabat’i gösterir. Tahran harekat merkezine 1350 km. Askabat ise 2000 km. uzakliktadir.

Almanlar, Türkiye’ye giden trenlerin üzerine “Enverland’a (Enver’in Ülkesi’ne) gider” yazmaktadirlar. Kibir ve ihtiras demistik ya! Pasa’nin su ifadelerine bakin: “Beni Napolyon’a benzetmislerrdi. Kabul etmem. Çünkü ben ikinci adam olamam.”

Etrafinda bulunan subaylar da ihtiras ve hayalcilikte ondan geri kalmiyorlardi. Çetecilikleriyle meshur Dr. Bahaeddin Sakir ve arkadaslari Erzurum’a gelirlerken, yol kavsaklarina “Turan’a buradan gidilir!” diye isaret levhalari koyuyorlardi. Alman Von der Goltz Pasa bunlar için söyle demisti. “Kafkasya’da maalesef Napolyon Bonapart oldugunu iddia eden ve cahil yetisen birçok adam vardir. Bunlar, ordularina güçleriyle bagdasmayan görevler vermislerdir ve bu yüzden ordularini büyük zarara ugratmislardir.”

Zararin asil sorumlularindan biri, ihtirasta Enver’den geri kalmayan Hafiz Hakki’ydi. Bu adam hiçbir arazi arastirmasi yapmadan Enver Pasa’nin ihtiraslarini kamçilayacak su telgrafi çekmisti: “Daglar üzerindeki yollari kesfettim. Bu mevsimde bu yollardan hareketin mümkün olduguna inandim. Buradaki kolordu ve ordu komutanlari yeterli ölçüde inançli ve kararli olmadiklarindan böyle bir saldiriya samimiyetle taraftar olmuyorlar. Bu saldiri vazifesi rütbem düzeltilerek bana verilirse ben bu isi yaparim.”

Enver Pasa, Hocasi Hasan Izzet Pasa’yi azlederek görevi sekiz gün önce yarbayliktan albayliga terfi eden Hafiz Hakki Pasa’ya verdi. Hafiz Hakki Pasa artik tümen komutani olmustu ama gözü ordu komutanligindaydi.

Niçin olmasindi? Orduyu politikalarina alet eden bu darbecilerin basi Enver, 18 gün içinde yarbayliktan pasaliga yükselmemis miydi? Bunun yani sira harbiye naziri (savunma bakani) olmamis miydi? Ondan neyi eksikti?

Politika ile rütbe alan bu komutanlar arazi ve yol incelemesini yanlis yapmis ve sonuçta “tekerlekli araçlarin geçmesine uygundur” raporu verilen yollardan askerler yaya zor geçmislerdi. Tekerlekli araçlar ve kisitli mühimmat karlara saplanip kalmis, tek tek birerli siralarla yürüyen askerler, güçleri tükenmis, hasta ve mecalsiz olarak Ruslarin karsisina dikilmisler çogu kursun bile atamadan donarak ölüp gitmislerdi.

Kardan heykeller

22 aralikta Enver Pasa’nin emriyle 120-125 bin civarinda Osmanli askeri dondurucu soguga ragmen yollara sürülmüstü. Bölge çogu senenin dört ayi boyunca karlarla örtülüydü. Kar yükseklikleri kimi yerlerde bir metreyi geçiyordu. Zemheriler diye bilinen en soguk günlerdi. Sifirin altinda kirk dereceye düsen soguk, düsmandan daha düsmandir. Yapilan harekât plânina göre 9. Kolordu Sarikamis Daglari’ni, 10. Kolordu ise Allahuekber Daglari’ni asarak Ruslari Sarikamis’ta kusatip imha edecekti.

Gündüz baslayan yürüyüste çariklari yumusayan askerlerin çariklari gece donmaya, bir mengene gibi ayaklarini sikmaya baslar. Adim atmak neredeyse imkansizdir. Askerler oldugu yerde ziplar, atlar, kendini karlarin içine vurur ve ayaktan baslayan donma yavas yavas tüm vücuda yayilir. Düseni kaldirmamak için emir vardir. Zaten kimsede de kimseyi kaldiracak güç kalmamistir. Neferler ordunun isaret taslari gibi yollara dizilirler. Kimi çömelmis, kimi oturmus, kimi yuvarlanmis, kimi bir agacin gövdesine dayanmis kardan heykellere dönüsürler.

90.000 sehit. Tek kursun atmadan...

O yil kurtlar insan etine doyar. Birçok cesedin gözlerini kuslar oymustur. Arkadan gelenler, gördükleri korkunç manzara karsisinda moralmen yikilmaktadir. Ayrica açlik da son haddine ulasmistir.

Onbes saatlik yürüyüsün sonunda, 16.300 kisilik 30. tümenden geriye 1.400 asker kalir. Ölenler, düsmana karsi tek bir mermi atamamislardir. Diger birliklerin de bunlardan farki yoktur. Kayiplarin sayisi, en iyimser rakamla 70 bin kisidir. Bazi kaynaklarda bu sayi 90 bin kisiye kadar ulasir. Sonuçta, sadece bir gecede binlerce asker beyaz karlarin üzerine cansiz serpilmisti. Kalanlar ise açlikla, bitlerle, tifüsle, sogukalginligi ve kangrenle ugrasiyorlardi.

Tarih ne böyle bir faciayi yazmis, ne de görmüstü. Oysa Istanbul’a çekilen telgraflarda inanilmaz ifadeler vardir: “Kafkasya daglari ve tepeleri beyaz bir örtüyle örtülüdür. Kar hemen hemen bir metreyi geçmistir. Harekâttaki sessizlik bundandir. Kahraman askerlerimizde ilerleme istegi o kadar çoktur ki, ellerinden gelse soluklariyla karlari eritip yol açacaklardir. Kari daha az olan kesimlerde kahramanlarimiz basarilar elde ediyorlar. Dün süngü saldirisiyla düsmandan iki mevzi ele geçirilmistir.”

Enver Pasa inadindan dönmedi. Son bir gayretle Sarikamis’a yüklenmek istiyordu. Acimasiz emrini verdi: “Saldiri sirasinda her üst, bir adim geri atani derhal tabancasi ile öldürecektir.” Askerler, bu durum karsisinda dillerinde kelime-i sehadet ile bir kere daha bile bile ölüme yürümeye basladi. Sonuçta Sarikamis’a ancak bir avuç kahraman ulasabildi. O da geçici bir süre için.

‘Onlari teslim alamadim. Çünkü...’

Rus Kurmay Baskani Pietroroviç, anilarinda Sarikamis’a kavusan o bir avuç kahramani söyle anlatacaktir:

“Ilk sirada diz çökmüs bes kahraman. Omuz çukurlarina yasladiklari mavzerleri ile nisan almislar. Tetige asilmak üzereler. Ama asilamamislar. Kaput yakalari, Allah’in rahmetini o civan delikanlilarin yüreklerine akitabilmek istercesine semaya dikilmis, kaskati... Hele biyiklari, hele hele biyiklari ve sakallari! Her biri birer fütuhat oku gibi çelik misal. Ya gözler?.. Dinmis olmasina ragmen su kahredici tipinin bile örtüp kapatamadigi gözleri!.. Apaçik!.. Tabiata da, baskumandana da, karsisindaki düsmana da isyan eden ama Allah’ina teslimiyetle bakan gözler... Açik, vallahi apaçik!..

Ikinci sirada öyle bir manzara ki, hiçbir heykeltras benzerini yapmayi basaramamistir. O ürkütücü ayaza ragmen, saglarinda fisekleri debelenerek üzerlerinden atmaya tenezzül etmemis iki katirin yaninda baslari semaya dönük, alti masal güzeli Mehmed... Sandiklari bir avuçlamislar ki, hayati biz ancak böyle bir hirsla avuçlayivermisizdir. Öylesine kaskati kesilmisler.

Ve sag basta binbasi Mustafa Nihat. Ayakta... Yarabbi, bu bir ayakta durustur ki, karsisinda düsmani da, kâfiri de,****etlisi de Allah’in huzurunda diz çöküs halinde gibi. Endami, düsmani dize getiren bir tekbir velvelesi gibi. Belinde, fiseklerinin yuvalarini tipi ile kapatmaya bütün gece düsen kar bile razi olmamis. Sol eli boynundaki dürbünü kavramis. Havada donmus, Kale sancagi gibi... Diger eli belli ki, semaya uzanip rahmet dilerken öylesine taslasmis. Hayrettir, basi açik. Gür erkek kömür karasi saçlari beyaza b****mis...”

Ve Moskova’daki askeri müzede sergilenen bu satirlarin sonu söyle biter: “Allahuekber Daglari’ndaki Türk müfrezesini esir alamadim. Bizden çok evvel Allah’larina teslim olmuslardi. 24.12.1914 Persembe.”

Ve bitisimizin itirafini olayin bas sorumlularindan Hafiz Hakki Pasa, baskumandan vekiline su sözlerle özetler: “Bitti pasam, ordumuzun kism-i küllisi mahvoldu.”

Enver Pasa hiçbir sey olmamis gibi Istanbul’a döner. Arkasinda binlerce kefensiz kar çiçegi birakarak... Basini ele geçirmis bu darbeci güruh siki bir sansür uygulayarak halkin Sarikamis cephesinde olup biteni ögrenmesine engel olurlar. Faciayla ilgili bilgiler Ruslar vasitasiyla Avrupa ve Dünya’ya yayilir ama hersey için artik çok geçtir. Bir sohbet sirasinda Harbiye Nezareti Ordu Daire Baskani Behiç Bey’e bu facia için Enver Pasa söyle der: “Bunlar nasil olsa birgün ölecek degiller miydi!”

Birinci Cihan Harbi’nin alevleri, Sarikamis’tan Çanakkale’ye, Galiçya’dan Trablusgarp’a kadar binlerce kilometre karede müslüman kaninin ihtiraslar ugruna akmasina sebep olur. Ve Akif gözyaslari içinde söyle inler:

“Gitme ey yolcu beraber oturup aglasalim,

Elemim bir yüregin payi degil, paylasalim.

Karsimda vatan namina bir kabristan yatiyor!”

Ihtiras demistik ya! Bazilarinin ihtirasi sadece kendilerini degil, milyonlarca vatan evladini ve tarihin gördügü en ihtisamli cihan devletlerinin birini yakabiliyor.

Kaynak: Semerkand dergisi, 12/2000


.

 
Kimden: Anti_Propaganda  88.233.205.***
10.02.2007 12:21:52
Cevap: Findik reklamlarina fazla bakmak beyne zarar verir...
Senin ne alakan war Sarıkamış olayları ile? Yoğun kar ve tipi altında askerlerine hucüm emri veren Enver paşa ile bir akrabalığın mı var? Yoksa İttihat ve Terakkçiler Süryani mi idi? Harbiden zeka yaşın bayağı alt seviyelerdeymiş..Seni isveç bile adam edememiş..

Gerçekler ayrıntılar da gizlidir aslanım.Onu göremeyecek kadar körsen ben sana ne diyeyim a benim isveçli obezim..Senin gibi doğduğum topraklardan kaçıp gideceğime buralarda yaşıyorum kelle koltukta. Sende o yürek bile yok diasporadan atıp tutuyorsun. Kolaysa gelde buralarda yaşada görelim seni. Ben doğduğum toprakların nimetlerinden faydalanıyorum. Sense başkalarının eline bakıyorsun sosyal mosyal gibi..A***** değilim sizler gibi.. Alıntı yapıp durmuyorum. Aslanlar gibi kendi fikirlerimi ortaya koyuyorum. Seni de fikirlerinle görmek isteriz obezim..
 
Kimden: Can  90.227.94.5***
10.02.2007 13:58:00
Cevap: Findik reklamlarina fazla bakmak beyne zarar verir...
Insan yasadigi toraklarin tarihiyle ilgili bilgi edinmesi
kabahatmi?
Sen okulda tarih kitaplarini okumadinmi?
Butun insanlar tarih kitaplarini okumaktadir ve istedikleri
gibi sekilde yorumlarlar...
Sözlerini daha dikkatli bir sekilde yazmani öneririm!...
Diasporanin,sizlere gettirdiyi nimetleri,de tepmeyin.
Isvec, beni adam edemediyi icin de cok mutluyum.Cunku her namaza amin demiyorum.

Ben kendi topraklarimda yeteri kadar yasadim ve yasiyorum...

Askerlik görevimi,de Sarikamista yaptim...

Bilmem sende askerlik görevini, Sarikamista yapacak kadar yurek varmidir...

Insanlar bir birlerini affetmek mecburiyetindedirler.
Cunku dusmanliklarin sonu yoktur.







 
Kimden: Anti_Propaganda  88.233.205.***
10.02.2007 15:21:17
Cevap: Findik reklamlarina fazla bakmak beyne zarar verir...
İnsanların yaşadığı toprakların tarihi ile ilgilenmesi kabahat değil ama tarihe tek taraflı gözlerle bakanların görüşlerini yansıtırsan sana karşı çıkarım..Tarihe tek taraflı gözle bakanlara göre bu ülkenin tarihinde hiç bir kara leke yok.. Sarıkamışta 90 bin askeri de Türkiye nin mutluluğunu istemeyen dış güçler öldürdü. Osmanlıyı da 1.dünya savaşına istemeye istemeye batılı devletler soktu. 1895 ve 1915 te bu topraklarda farklı kültürden olanlara karşı hiç bir şey yapılmadı. Onları sindirmek ve yok etmek için Hamidiye alayları kurulmadı. Tarihe tek taraflı bakanlara göre bu ülkenin geçmişinde olan biten herşey güllük gülistanlık. Kimsenin bir kılına zarar gelmemiştir. Ben kimseye düşmanlık amacı gütmüyorum ama gerçekleri saklayanları, tarihi manipüle edenlerin sizleri oltalarına takmalarına dayanamıyorum. Tarihi öğrenmek istiyorsan tek taraftan değil her taraftan bakmak zorundasın sevgili arkadaşım.

Bende askerlik görevini Şırnak ta karakolda yapacak kadar yürek vardır. Benim babamda bahsettiğin yerde yapmıştır. merak etme ailecek hepimizde mangal gibi yürek vardır. Buradan kastın neyse anlayamadım ya da güç gösterisi mi yapmak istedin nedir?!!...Hem de inanmadığım pis bir savaşın içinde yer alarak. Şimdi bunları söylediğimiz için tarihe tek taraflı bakanlar tarafından bizler de kara listelere alınmışızdır. Nasıl olsa onların her söylediği doğru ve oltalarına takılan balıklar her daim bulunmaktadır.

Bana diaspora hiç bir nimet getirmemiştir. Olsa olsa diasporada yaşayanlar oraların demokratik havasından ve ekonomik şartlarından istifade ederek kendi ceplerini doldurmuşlardır. allaha şükür şimdiye kadar diasporada yaşayan hiç bir akrabamdan ne manevi bir destek ne de maddi bir yardım almamışımdır. Kendi topraklarında yeteri kadar yaşadığın için İsveç lere gittiniz galiba. Bizler de bu toprakları bırakıp gidecek yürek olmadığı için biz buralarda yaşamaya devam ediyoruz. Zaten bizim gibileri de eninde sonunda ortadan kaldırırlar ve sizin gibileri de bunlara sevinirler.

Evet insanlar birbirlerini afetmek zorundadır ama benim kimliğimi yok sayanı, beni kendine benzetmeye çalışanı, benzemeyeni ortadan kaldıranı, anayasal haklarımı gasp edeni ve beni eşit bir yurttaş gibi görmeyen bir anlayışı af edeyim de beni asimile etmeye devam etmeyecek mi o güç? Beni yok etmeden dur diyecek mi? Biz mesihin dediğin gibi bize tokat atana obür yanımızıda çevirdik ama görüyoruz ki tokatları yiye yiye artık tükenme noktasına geldik. Tabii ki sizler diasporada yaşadığınız için bu sorunların sizlerle bir alakası yoktur ve sizin öncelikli hedefiniz yeni ülkelerinizin asil bir vatandaşı olmaktır. burayı unutun artık kafalarını yeni yaşadığınız yerlere verin. Size ne burada olup bitenlerden. Gidin yeni vatandaşı olduğunuz ülkelerin tarihlerini öğrenin ve başkalarına öğretin. Ama bunu yapamayacağınızı biliyorsunuz çünkü artık sizler ne buralı ne oralısınız. İki derede bir arada kalmış insanlarsınız. Herhalde kimlik krizi denilen şey bu olmalı.

cümlenize acil şifalar dilerim

 
Kimden: Can  90.227.94.5***
10.02.2007 16:13:50
Cevap: Findik reklamlarina fazla bakmak beyne zarar verir...
No ahparik!...
 
CEVAP YAZ - Onaylı Üyelik Gerektirir
isim:
konu:
cevap:
   

   


© Copyright 2008 www.suryaniler.com
tasarım: Web Tasarım