GÜNCEL
ARAMA MOTORU

Web'de Ara Site içinde Ara
 
Forum sözleşmesi


E-posta: Şifre: Şifre Hatırlat | Üye Ol

KONUYU AÇAN: ÖZCAN 195.87.69.1***
9.02.2007 05:54:54
Konu: Hrant ın yetimhanesi Türkiye
Hrant ın yetimhanesi Türkiye

Biz onu öldürmekle kendimizi öldürdük. Şimdi her şeyle yüzleşilecek. Biz olmakla, bu ülkede doğmakla, insan olmakla ilgili bildiğimiz kutsadığımız her şeyle yüzleşilecek. Bu kurşun Türkiye ye sıkıldı diyenler hamaset yapıyor görünseler de aslında gerçeği söylüyorlar.



Ondaki yürek bende yok diyen Etyen Mahçupyan ın can yakan satırlarından sonra ne yazılabilir Hrant Dink hakkında? Ne söylenebilir? Susmak ve ağlamak çare olsaydı keşke. Şimdi onun gidişinin ardından ağlayan, acı çeken herkes gibi ben de bu yasın nasıl tutulması gerektiğini biliyorum artık. Evet Hrant ın kalbi hiçbirimizde yok. Ama onun için duyulan acının yarattığı büyük bir kalbin varlığına inanmak istiyorum. Çünkü biliyorum, Hrant ın ölümünden duyduğumuz acı bildiğimiz hiçbir acıya benzemiyor. İçimizde nedensiz oluşan bu ağlamalar bir arınma imkânı yaratsın isterdim. Onun ölümüyle, çoktandır kabuk tutan, katılaşan, içine kapanan kalplerimizde bir krater açıldı çünkü. Hepimizi en derin yerimizden yakalayan, sarsan bu gidişin hayatlarımız için bir anlamı var. Olmalı. Hırant ın ölümünden duyduğumuz acı normal bir acı değil çünkü. Yakınımızda birilerini kaybettiğimizde duyduğumuz acıdan daha ötede kendi varlığımızın çekirdeğinde bir yere ilişkinmiş gibi geliyor. Ne bileyim belki de evlat acısına benziyor. Ancak bir evladın kaybı ile kıyaslanabilir. Bir annenin, babanın ölen çocuğu için duyduğu acıya. Günahsız, kirlenmemiş bir evladın ölümünden duyulan acıya. Hrant bu ülkenin evladıydı. Yetim evladı. Bize sorumluluklarımızı, bir insanın kıymetini bilmemenin ezikliğini duyuran bir ölüm onunki. İnşa ettiğimiz, tapındığımız, mutlak sandığımız kimlik alanlarının gizlediği insani tortuya düşen bir ateş sanki. Kim bilir belki de bu acı yüzleşilmemiş tarihimizden geliyor.

Biz kendimizi öldürdük!

Kırılan, yok edilen bir ormandan geriye kalan tek bir ağacımız vardı sanki ve biz o ağacı kestik. Hrant ımıza kıydık. Şimdi hepimizin canını bu kadar yakan yapayalnız çorak kalacağımızı bilmek korkusu belki de. Hrant buralı olmanın tüm anlamını kendinde var etmiş biriydi. Onun gülüşünden, sahiciliğinden, geride sayıları az da olsa insan bıraktığımızı, herkesi katletmediğimizi anlıyorduk biz. Farkına varmasak da Hrant ın canlı, içten varlığı vicdanlarımızı yatıştırıyordu. Ertelenmiş bir hesabı biraz daha ertelememizi sağlayan vicdani bir sigortaydı sanki. Biz onu öldürmekle kendimizi öldürdük. Şimdi her şeyle yüzleşilecek. Biz olmakla, bu ülkede doğmakla, insan olmakla ilgili bildiğimiz kutsadığımız her şeyle yüzleşilecek. Bu kurşun Türkiye ye sıkıldı diyenler hamaset yapıyor görünseler de aslında gerçeği söylüyorlar. 19 Ocak ta vurulan kurulmuş kimliklerimizin gerilere ittiği insanlığımızdı aslında. Canımızın bu kadar yanması bundan. Suçluyuz çünkü. Yetim bırakılmış o evlada sahip çıkamadık. Sadece Etyen in değil, Ermeni meselesine akılla yaklaşan herkesin kalbiydi Hrant. Tarihe akılla, hesapla yaklaşıldığında kaybedilenin insanlık olduğunu en iyi Hrant biliyordu. Tercihini tarihin kuru akışından yana değil, çekilen acılardan yana yapması boşuna değil. Bu benim yüküm dediği gerçek acılar ilgilendiriyordu onu.

Bazı hikayeler baştan, bazıları sondan okunduğunda anlam kazanır. Hrant ın hikayesi, her yerinden okunabilir. Çünkü hesabı yoktu onun. Her hücresiyle gerçek bir hayat onunki. İster başından, ister sonundan başlayın. Her yerinden bir insana çıkarsınız onun hikayesinde. Daha küçük bir çocukken düştüğü yetimhaneden başlayın isterseniz. Yetimhaneyi bir an evvel uzaklaşılacak bir yer gibi görmemesi, orada tanıştığı yetim arkadaşıyla evlenmesi. Kaçmadığı gibi yetimhaneyi iyileştirmek için yönetimde yer alacak kadar sahiplenmesi onun Türkiye ile ilişkisidir aslında. Ona yetim muamelesi yapan ülkesinden gitmeyi hiç düşünmemesi anlatmıyor mu bunu? Ne yapacaksa kendi ülkesinde yapacaktı. Başkalarının ülkesinde değil. Uluslararası bir toplantıda kendisini alkışlayan, sarılıp kutlayan Avrupalıların ilgisine, Bilmeden bir yanlış mı yaptım? Ülkemin aleyhine bir şey mi söyledim ki bu Almanlar, Fransızlar beni alkışlıyor? diyen Hrant Dink ten söz ediyoruz. Hrant ın ölümü Hrant ın ölümü değil aslında, bizim ölümümüz. O gün öldürülen biziz. Canımızın bu kadar yanması bundan. Bu ülkenin en acılı, en gizli tarihinin yükünü yüklenmiş o kalbi koruyamadık. Herkes cesaretinden söz ediyor Hrant ın. Cesaret onda haklılık ve samimiyet duygusuyla birleşmeseydi ne anlamı olurdu ki? Hrant ın cesaretini anlamlı kılan onun haklı ve samimi olmasıydı. Onu bu ülkenin vicdanı yapan şey de bu sahiciliğiydi.

Son fotoğrafa iyi bakın...

Hrant Dink in vurulduğu yerde yatarken verdiği son fotoğrafa iyi bakın. O fotoğrafa hepimiz iyi bakalım. Gözlerimiz ışıktan bembeyaz olana kadar bakalım. Kör oluncaya kadar. Dışı cilalanmış, altı tamire muhtaç o ayakkabılara iyi bakın. Tıpkı Hrant ın içi gibi ayakkabıları. Bu ülkede yaşarken dağıttığı sevginin, insanlığın bir ömür yeteceği bizler sadece parçalanmış ayakkabısına değil ayaklarının düşerken aldığı şekle de bakalım. Birbirine dönük o ayaklar bir yetimin ayakları. Ancak yetim büyüyen biri düştüğünde ayakları öyle çevrilir birbirine.

Şimdi Kumkapı daki Meryem Ana Kilisesi nde uyuyor Hrant. Yüzü koyun değil artık. Yüzü gökyüzüne ve Tanrı sına dönük. Derin uykusunda sığındığı şefkatli kucağın, Meryem Ana sının yeterince koruyamadığı halkına nasip olmayan bir vedaya hazırlanıyor. Derin husumetlerin ürettiği derin ruh. Derin insanlık. Tüm o acıların yükü altında dövüle dövüle billurlaşan kalbiyle Hrant şimdi Meryem Ana Kilisesi ndeki soğuk odada toprağına gömülmeyi bekliyor.

Gittiği her ülkede ilk önce Ermeni mahallelerine gitmesini yadırgayanlara, nar hikayeleri anlatırmış. Halkının tüm dünyaya dağılmasını Ermenilerin ulusal sembolü nara benzetiyordu. Bir narın çatlaması gibi dağılan Ermenilerin izlerini arardı gittiği her yerde. Ama onu Hrant yapan, narları saçılmış o ağacın köklerini, gerçeğini bu ülkenin derinlerinde tarif etmesiydi. Şimdi çatlayan o nardan dağılan Ermeniler dünyanın her yerinde Hrant ın anısı önünde eğiliyorlar. Bir arkadaşım İran dan aradı, bir diğeri Los Angeles tan. Her yerde yaşlı tehcir görmüş Ermeniler, onlardan esirgenmiş bu toprakların şefkatine sığınan Hrant ın yasını tutuyorlar. Tuttukları kendi yasları değil. Onlarınki çoktan yas olmaktan çıkıp, bir varlık halini aldı çünkü. Bu toprakların onu terk etmeyen, ona aşkla bağlı olanlara yüz vermediğini görmek ağlatıyor onları şimdi.

Bir arkadaşı anlatmıştı, Hrant ın babasından duyduğu çok sevdiği bir şarkının sözleri, Biz gittikten sonra nasıl akacak bu nehirler, nasıl esecek rüzgâr? anlamındaymış. Herkes gittikten sonra nasıl esecek rüzgâr? Ve biz kalanlar o rüzgârın acıttığını duyarak nasıl devam edeceğiz hayatımıza? O rüzgârın, suların acısını duymadan nasıl?

Hrant gitti. Bu ülkede doğan, büyüyen herkesten fazla devraldığı acılarla yüzleşerek, yüzünü, kalbini acılarına açarak gitti. Ama ben inanıyorum. Onun açık, sevgi dolu kalbi şimdi geride başkalarını acıya boğarak çarpmaya devam ediyor. Bu acıdan herkes büyük bir kalp olarak çıkacak. Bu acıya, bu acının anlamına sahip çıkacağız. Yoksa ondaki yürek tek başına hiçbirimizde yok.

BEJAN MATUR
24/01/2007
 
Kimden: muhammed  88.251.177.***
3.10.2008 05:26:11
Cevap: Hrant ın yetimhanesi Türkiye
tek ermeni dostumu da bu düzenin yetiştirdiği bir zihniyete kurban ettik!hala içim acıyor hala...
 
Kimden: firat  79.214.116.***
14.10.2008 14:55:43
Cevap: Hrant ın yetimhanesi Türkiye
türkiyede aydin insan pek fazla yasamiyor nedense hep ömrü kissa oluyor yazik bütün dünyade aydin insanlari göz bebeyi gibi koruyorlar ama türkiyede ne aydinlar gitmis sayisi bile bilinmezler ne apalim mekani cennet olsun

saygilar
 
Kimden: muhammed  88.247.56.1***
14.10.2008 19:30:28
Cevap: Hrant ın yetimhanesi Türkiye
hala devletin katilleri koruduğu bi ülkede adalet duygusundan bahsedilebilir mi?ermeni olması katline sebeb olan bi ülkede bi insan nasıl gülebilir nasıl aşık olabilir?sorarım sizlere!!!!
 
Kimden: Umur  77.251.185.***
8.11.2009 16:10:51
Cevap: Hrant ın yetimhanesi Türkiye
Doru konusup soykirimi inkar etmedigi icin ve kendisini Medya onunde gazeteler ve televizyon tarafindan vatana ihanet eden gene turk ve kurtlerdir. Ogun samastin onu oldurmesinin sebebi ogun samatin beyninin seytanikuvvetlerce ayartilip fasict turkculuk bahane edilerek onun kullanilmasidir. Soykirimdada mahkumler ve cahil kurtler kullanildigi gibi. Turkiye en cesaretli olan Hrant korkmayarak kendi milletinin basindan gecenleri dile getirmistir, kitaplariyla ve televizyonda roportajlarda tekrar tekrar nene ve dedesinin basindan gecenleri anlatmistir. Ermenin soykirimindan sorumlu olan seytani kiskant fascist irkci zihniyetin halen turklerin ve rum donmesi lazlarin beyninde oldugunun kanitidir.
300 sene once butun lazlar hristyan idi. Simdi musluman olmuslar ve kendilerini dogru yolda olduklarini zannediyorlar, Katillerin dini.
Hrantin ve Ermenilerin muslumanlar tarafindan oldurulmus olmasi tesaduf olamaz cunku seytan onlari yoneltmekte cok rahat tir. seytan ve meleklerleri ozellikle muslumanlari secer cinayet icin. Lazlarde ne kadar rum kirmasi olsalar iclerinde olmayan mukaddes melekleri 300 sene sonra kaybetmislerdir simdi seytanin indi olmus ogun samat mapusta. Dogru yoldan saparsan oyle seni kullanirlar iste. Soykirimda Trabzonda ermenileri kayiklara doldurup onlari ogun samastin dedesi karadenize atmistilar. Allah ogunu cehennemin dibine gonderecektir onlarin katil resullerine yaptigi gibi. Sulfur golune atilacaktir sahte peygambere secde kilanlar. (Incil son sayfa).
 
CEVAP YAZ - Onaylı Üyelik Gerektirir
isim:
konu:
cevap:
   

   


© Copyright 2008 www.suryaniler.com
tasarım: Web Tasarım