mara

             
 
GÜNCEL
ARAMA MOTORU

Web'de Ara Site içinde Ara
 
Forum sözleşmesi


E-posta: Şifre: Şifre Hatırlat | Üye Ol

KONUYU AÇAN: Cem 90.150.141.***
10.12.2009 13:24:11
Konu: HERKES BİR ANLIĞINA YER DEĞİŞTİRSİN.
HERKES BİR ANLIĞINA YER DEĞİŞTİRSİN.

İsviçre’nin yeni minarelerin yapılmasını engellemek için 100 bin imza karşılığı yaptığı referandum yüzde 5o’den fazla evet oyuyla sonuçlandı. Müslümanların sesi çıkmaya başladı. Ses çıkarmak en olası bir tepkidir aslında. Fakat aynı sesi karşıdan duymak ne derece tahammülkardır merak ediyorum. Kuyruğumuza basılınca bağırmakmı tepkidir yoksa dünyanın herhangi bir yerinde haksızlığa uğradığını düşündüğümüz insanlar içinde ses çıkarmakmı ?

Empati eksikliğini tek başımıza satranç oynamaya çalışarak teknik anlamda çözebiliriz belki. Böylece ne kadar zor ve sonuçlarının sonradan çıkabilecek anlaşmazlıkları nasıl engelleyebileceğini öğrenmiş oluruz. Eğer karşımızdakini anlayabilseydik film çekimi için surlara asılan birkaç bizans bayrağını görünce kıyameti koparmazdık. Trabzonda papazı öldürmez , izmirde yine başka bir papazı bıçaklamazdık. Süryani rahibi kaçırmazdık ve güvercin ürkekliğindeki güzel insanımızı katletmezdik. Tahammülü yada tahammülsüzlüğü somutlaştırarak örneklerini çoğaltabiliriz. Türkiyede son zamanlarda hangi yasa taslağı yada aslı çıkarsa çıksın ötekileştirilmişler bir şekilde ya kıyıda kenarda izole bir durumda yaşamlarını sürdürüyorlar yada cepleri şişikse istediği yerde az tehlikeli bir şekilde yaşamaya devam ediyorlar. Devlet gayr-i müslimler için , kürtler , çingeneler , eşcinseller, ateistler ve diğer azınlıklar ve de ötekileştirilmişler için kanun üstüne kanun çıkarsınlar insanlar kafalarını restore ettirmedikçe o insanların nefes almaları olanaksızdır. Kronik astımlılar gibi hergün ölümü misafir ederler bedenlerine. Çünkü mahalle baskısı devletin yaptırımlarından daha zor bertaraf edilen bir işkencedir. Sıradan bir Ermeninin yada Rumun herhangi bir atölyede yada fabrikada kendini gizlemeden ve hiçbir baskıya tacize uğramadan çalışabilmesi şu an için sadece filmlerde olabilecek bir hadise.

Geçenlerde Çanakkale’nin Bayramiç ilçesinde kürt kökenli insanlarla kız yüzünden çıkan kavgada bayramiçlilerin içinde nadasa bıraktığı kinlerinin nasıl kısa sürede serpilip yeşerdiğini gördük. Bayramiçin yakın tarihinde romanlara karşı ayaklanma – dövme - kovma – def etme de vardır. Yada Bayramiçe yakın başka bir ilçe olan Ezinede otelde birkaç kürt müşteriyle çıkan anlaşmazlığın direk sokağa taşırılmasıda başka bir galeyan oyunudur. Bu oyundan birkaç yıl sonra gene Ezine de romanlara karşı ayaklanma – dövme – kovma – def etme oynanmıştır. Yada bu yazıyı yazan şahsın yine o ilçede ; çok duyarlı halkının bol olduğu yerde henüz 11 yaşındayken pis kürt deyip taşlanması, evinin bahçesinde saklanması – saldırması ve küfür olarak adını bile duymadığı PKK lı olduğuyla ilgili suçlanması artık çok doğal. Yapılan bir şey ne kadar feci kötü insanlık dışı olsada bir zaman sonra alenen tekrar edilmesi o felaketi normalleştirir.

Devletler karar alırken çok olanın haykırmalarına kulak verip az olanın cılız sesini de duymalıdırlar. Bu ülkede benim gibi beş vakit ezan sesi duymak istemeyenler , okulda zorla din dersi eziyetine katlanmak istemeyenler , henüz cebimize uğramadan maaşlarımızdan kırpılan vergilerle bu işlerin dönmesini istemeyen ve bu vergilerin savaş için hastaneden ve okuldan çok fazla kadroya – binaya – masrafa sahip olan diyanet gibi kurumlara yani fuzuli işlere harcanmasını istemeyen insanlarda var. Birileri bana sormadan benim kaderimi çizmeye çalışmasın. Bırakın artık elim kalem tutuyor. Yolumu ben çizerim.

Evrensel düzeyde kabul edilmiş insan hakları için referandum olmaz diyoruz. Acaba biz olsaydık yeni kiliseler kurulmasına müsaade edermiydik. Hiç sanmıyorum…
 
Kimden: lea  85.107.185.***
11.12.2009 22:12:02
Cevap: BENDE HİÇ SANMIYORUM CEM..
MİNARE yapımını yasaklayan referandumdan sonra İsviçre nin Basel kentindeki tarihi Elisabethen Kilisesi, çan kulesini sembolik olarak minare ilan etti.

Bununla ilgili plaketler kilisenin üç değişik yerine asıldı. Kilise papazı Feuz, kilisenin içinde bir Türk imamla birlikte Kuran ve İncil okuyarak dua etti. Gazetelerde bu haberin yayımlandığı gün, Türkiye den, İsviçre ye yapılmış “hoşgörü” çağrıları ile ilgili haberler de okudum.


Hoşgörü meselesini, çuvaldızın ucu batana kadar hatırlayamamış olmamız ne acı.

Benzeri bir durum Türkiye de ya da herhangi bir Müslüman memleketinde yaşansaydı, herhangi bir minarenin kapısına “Burası aynı zamanda çan kulesidir” yazılabilir miydi? Hiç sanmıyorum. Böyle düşünmem için çok sebep var.

“Papa, geldiğinde Ayasofya da dua ederse” diye nasıl bir panik yaşandığını iyi hatırlıyorum çünkü.

Rahip Santoro öldürüldüğünde, Trabzon daki imamların cenazeye gittiklerini, canavarca hislerle öldürülen bir din adamının ardından camilerde
dualar okunduğunu da hatırlamıyorum.

İslamcı gazetelerde cinayeti mazur göstermek istenirmişçesine Santoro nun “misyonerliğine” yapılan özel vurguyu da hatırlayalım.

Hrant Dink in ölümünü protesto edenlerin “hepimiz Ermeniyiz” sloganının, toplumun bir kesiminde nasıl tepkiyle karşılandığını da unutmamış olmalısınız.

“Çan kulelerimiz minaredir” diyenleri alkışlarken, durup biraz da kendimize bakmamızda yarar var.

İmza atmayan varmıdır?



 
CEVAP YAZ - Onaylı Üyelik Gerektirir
isim:
konu:
cevap:
   

   


© Copyright 2008 www.suryaniler.com
tasarım: Web Tasarım