DTP nin kapatılmasını protesto eden gençlere yönelik, düzenlenen saldırıda sivil giyimli kişiler tarafından bacağından vurulan ve kaldırıldığı hastanede bacağındaki kurşun çıkarılmadan polisler tarafından yaralı halde gözaltına alınan Şevket Aslan, tutuklandı. Aslan ın vuranlar ise gözaltına alınarak serbest bırakıldı..
Oof oof çıldırmamak elde değil işte. Haydi gel gözlerini kapat kör ol. Kulaklarını kapat ki duyma sağır ol. Böbrek ve dalaklarını organ mafyasına bağışla’da kurtulu ver, bu adaletsizlikten, bıktık, usandık...
Tek devlet iki hukuk. Bu ülkede herkes hukuk önünde eşitmiş... Yalanın Daniskasıdır bu.. Kürde ayrı Türke ayrı bir kanun ve hukuk sistemi var. Diyarbakır’da ayrı işler. İstanbul ve İzmir başka işler. Taş atan çocuksa hele hele kürtse hemen 5 yıl dan az olmayacak şekilde ceza gelir. Kürd çocukları taş atığında terörist oluyor, Türkler ise kasabanın şerifi gibi çifte tabancalı, pompalı silahla saldırıyor onların ki yurtsever, milliyetçi oluyor. Kurşun yiyen cezaevine, kurşun sıkan serbest. İşte adalet abla, işte hukuk’’ İşte bu ülkede adalet sistemi böyle işler. Dikkat beyler hakim savcılar burası Papua Yeni Gine, Ruanda değil, burda yaşayanlar da ne Hutulardır ne de Tutsiler.
MİT, TİT İT, JİTEM ve derin devletin mazisi karanlık olan,çeteler,tetikçiler,mafya,katliamlarda suç ortaklığı olan,yolsuzluk dosyalarıyla dolu bir garip Burkina Faso Türkiye
Bu ne yaman çelişki polis ağabeyleri bir güzel korumuş bu faşist katilleri. Öyle ya izmir de taş atana "vatandaş hassasiyeti" teşhisi konur, Diyarbakır da taş atan çocuğa yaşlarının birkaç katı hapis cezası verilir. ‘’Devlet suç işleyen kişiler arasında da ayrım yapar mı yahu?. Bu ne yaman çelişki böyle! kendi adıma söyleyeyim bu koca yalanı yemedim. Hiç bir Kürde yapaz artık..
Kürdler istediği kadar haklıda olsa, Türk "adaleti" karşısında haksızdır. Egemenlik Kayıtsız Şartsız Türklerindir" Milletin değildir. ‘’Kürtler nasıl güvensin bu adalete?’’ Kürtler isyan etmesin’de ne yapsın..
Şuan yüreğimde tarifi zor bir acı varki. Onu ne dile yükleyebilirim nede masum ve günahsız duygularıma salabilirim. Hapsetsem onu içimi yakıyor , dışarı salsam onu dışımı yakıyor . İki yanım da uçurum. Ben yokum, yaşamıyorum. Dilim yasak, kendimi ifade edemiyorum. Kırılan kolum, sırtıma sıkılan kurşunlarla anılıyorum. Panzerler eziyor bacaklarımı!.
‘’Nerde adalet?’’ Nerde kanun?’’ Nerde hukuk?’’ Kurşun yiyen cezaevine, kurşun sıkan serbest. Hukuk bizimki gibi ülkelerde ezilen sınıfları ve yoksul halk yığınlarını dizginleme aracı olarak olarak kullanılan bir kırbaçtır....
Şu dik kafalı Kürtler ne kadar oyun bozandırlar. Bir türlü hizaya gelmiyorlar. 85 yıldır uğraşılıyor, bir türlü hizaya getiremediler. Türk olmanın demek olduğunu, Kürt olmanın ne demek olduğunu, Laz olmanın ne demek olduğunu, Çerkez olmanın ne demek olduğunu, ırkçılığın nasıl bir illet olduğunu, milletini sevip diğer etnik unsurlara saygı göstermenin, ne olduğunu bir arada eşit koşullarda yaşamanın ne olduğunu asimilasyonun ne illet ve çirkef bir şey olduğunu devletin nasıl asimilasyon yaptığını devletin Lazları ve Çerkezleri nasıl asimile ettiğini bu gün Lazca ve Çerkezce bilen hiç kimsenin neden kalmadığını Kürtleri de bu şekilde asimile etmek ederek tek dil tek ulus programını tamamlamak istediğini ancak Kürtlerin bu sürece sekte vurduğunu fakat ve ne yazık ki bir kısım Kürtlerinde asimile olmaktan kurtulamadı......
Çünkü bu dünyada yaşayan Türk’ten başka Türk’ün dostu yok. Başka ırk’de yok. Bir tek sizin ırkınız sizin dışınızda ırk, ülke yok. Başka bir ırka mensup birinin sizin istediklerinizi istemeye hakkı yok. Onlar iyi çocuktur, tanırım o çocukları diyen birileri yok. Onlara sahip çıkacak gerçek savcıları yok. Cübbelerini giyip derin devletçilik oynayan öğretim görevlileri yok. Onların için Çağlayan Meydanında Taksim Meydanında toplanacak kimse yok. Onların sevenleri yok. Onlar hep sahipsiz kalan, parçalanmış, kurşunlanmış vücutlarıyla uzaktan, dört duvar arasından çocuksu ama büyümüşte küçülmüş edası bakışlarıyla bakarlar bizlere, oyuncak yerine onlara atılan havan toplarında parçalanmış vücutlarıyla yine mi kaybettik sorusunu sorarlar bizlere. Kürt, Rum, Ermeni, Alevi ve Solcular bu ülkede hep öteki oldular. Ve yaşam hakları dahi ellerinden alındı çoğu kez, çünkü onların nefes alışları dahi onları bir yerlerde boğuyordu. Ve sonuç hep aynı... Devlet tarafından desteklenen linç kültürü ..Hadi burdan yakın
Ne Mutlu Türküm deyin bakalım. Ne kadar mutlu olabilirsiniz?’’
|