mara

             
 
GÜNCEL
ARAMA MOTORU

Web'de Ara Site içinde Ara
 
Forum sözleşmesi


E-posta: Şifre: Şifre Hatırlat | Üye Ol

KONUYU AÇAN: PETRUS 82.229.93.1***
24.01.2010 00:29:39
Konu: MİLLİYETÇİLİK, MİLLİYETÇİLER

MİLLİYETÇİLİK, MİLLİYETÇİLER
( ırkçılık, milliyetçilik ile ilgili görüşlerimi sizlerle paylaşmak, yine bir kaç ay önce yazdığım yazıyı sizlerle paylaşmak isyiyorum)

Milliyetçilik, faşizm, şovenizm, vatanseverlik, ulusalcılık hatta hiç birini kullanmadan IRKÇILIK yapılabilir. Bu kelimelerin kavramı ve tarihçesine girip kafa karıştırmaya gerek yoktur. Milliyetçiliğin 18. ci yızyılda fransa’da doğduğu söylenir. Ama milliyetçilik her zaman vardı. 18.ci yüzyılda Fransa’da kavramlaştırıldı, pekiştirildi.
Irkçılık, faşizm, şovenizmi kimse ve hiç bir kurum, siyasi örgüt üstlenmez, sahiplenmez. Çünkü aşağılayıcıdır, onur kırıcıdır, muhatabı düpe düz hedef aldığı için anında tepki görür. Kin, nefret, dışlama, düşmanlık içerir. Bunların yerine genelde ‘milliyetçilik’ kelimesi, yahut daha makul, ilerici ve masum görünmek için ‘vatanseverlik’, ‘ulusalcılık’ kelimeleri kullanılır. Sözcük ve kavramlardan çok, önemli olan pratiğidir tabi.
Sol-sosyal söylemleri kullanıp ırkçılık ve milliyetçilik yapan oluşumlar da yok değildir. Hitler’in nazizmi (sosyal milliyetçilik), Perinçek’in işçi partisi hatta CHP’ye bile defalarca milliyetçilik yakıştırıldığı gibi haklı olarak.
Milliyetçiliğin bir ülkeye, halka, insanlığa her hangi bir yarar sağladığı görülmemiştir, veya ben bilimiyorum. Buna karşın haddı hesabı olmayan zararlar vermiştir. İşte almanya, Japonya, İttihat ve Teraki vasıtası ile Osmanlı vs. Esasında bütün insanlık ırkçılıktan zarar gördü, acı çekti, dünyanın bir çok yerinde bu zarar ve acılar hala sürmektedir. İkincı dünya savaşından sonra milliyetçiliği sürdürüp dayatan rejimler ülkelerine, insanlarına zulüm, acı, sıkıntıdan ve ülkelerine düşman kazandırmaktan başka bir şey veremediler. Buna İspanya, şili, Arjantin vs örneğini verebiliriz. Milliyetçilere göre vatanı,halklarının maddi ve manevi değerlerini korumak ve kollamak için milliyetçi olmak gerekir. Halbuki bu söylem tamamı ile yalan, yanlıştır. Şimdiye kadar milliyetçi geçinmeyenlerin vatanlarını, kendi halklarının menfaatlarını sattıkları dünyanın neresinde görülmüştür? Fransa’da milliyetçiler ikinci dünya savaşı sırasında Nazi rejimine teslim olurken, solcular ve liberaller ülkelerini kurtarana dek canları pahasına savaştılar. Milliyetçiliğin artık ne kadar tehlikeli olduğunu, iflas ettiğini, ayıplı bir ideoloji olduğunu en son Avusturya örneğinde görüldü. Aşırı sağcılar birinci parti olunca Avrupa’da siyasi kıyamet koptu. Irkçı Haider’in partisini iktidardan koparana kadar topyekün bir baskı uygulandı. Sağcı veya solcu olsun Türk milliyetçilerinin, AB’ye karşı olmarının sebeplerinden biri de budur. Sanıyorum 2002 de idi, Fransa’da başkanlık seçimlerinin ilk turunda sosyalist aday Jospin elendi ve büyük bir sürprizle milliyetçi/ırkçı aday Le Pen ikinci tura yükseldi. Fransız kamu oyu seferber olup ırkçıya karşı sağcısı solcusu birleşti. Sağcı aday Chirac yüzde 87 civarında oy alarak Fransa tarihinde De Gaulle dahil hiç bir cumhurbaşkanının alamadığı oyu aldı. Çünkü Avrupa artık milliyetçilikten çok korkuyordu. Bunun içindir ki, bir çok demokratik medeni toplumlarda IRKÇILIK yasak olup insanlar arasında düşmanlık, kin, nefret vs oluşturduğundan ırkçılık yapanlar hakkında kanuni işlem yapılarak ağır şekilde cezalandırılmaktadırlar.
Türkiye’ye baktığımızda insanlar bu tehlikenin farkında değiller.
Çeşitli adlar altında ve şekillerde çok doğalmış gibi rahatlıkla ırkçılık yapılmaktadır. Irkçılık öyle yapılıyor ki Türkiye’de, sanki mecburi görevdir. Devletin yapısında, siyaset geleneğinde, eğitim sisteminde, resmi kurumlarında ırkçılık var ve bilinçli olarak yerleştirilmiştir. Basının da bunda büyük payı vardır. Irkçı söylem ve haraketlere karşı ciddi bir mucadele vermediği gibi önemli bir kısmı da ırkçılık yaparak varlığını sürdürmektedir. Almanya’da ırkçı bir olayı abarta abarta işlerken aynı basın Türkiye’deki daha vahim bir olaydan bahsetmez veya minimize yapar. Bildiğim kadarı ile Türkiye’de şimdiye kadar irkçılık suçundan sadece ‘ köpekler girer, yahudi ve Ermeni giremez’ pankartı asanlara komik bir mahkumiyet verildi o kadar.
Bazı televizyon programları izlendiğinde, yazılı basında çıkan bazı haberler okuduğunda insanın tüyleri diken diken oluyor . İşin vahim yanı en çok takdir ve alkış toplayan ırkçı söylemlerin olmasıdır. Senin hırsızın kötü, benim iyidir misali. Alman ırkçısı kötü ise türk ırçısı da kötü…Soligen’de türkleri yakanlar cani ve alçaktır. Madımak’ta aydınları açık açık yakanlar daha beterdir.
Türkiye’de siyaset yapmanın en kolay ve ucuz yollarından biridir milliyetçilik. Bunun üzerinden politika yapanlar çıtayı belli bir seviyeye kadar çıkartabiliyorlar, yalnız belli bir seviyeye kadar... Sonuçta ; kavram, söylem, maneviyat üzerinden siyaset yaptıkları için kimseye vermek mecburiyetinde oldukları hesapları yok ve bu konularda sorulacak her hangi bir hesap da yoktur. Söyleyebilecekleri tek şey ‘biz olmasaydık/olmasak vatan elden giderdi’ gibi asılsız ve ucuz laflar… İşçiye, tuccara, memure, köylüye, öğrenciye, emekliye şimdiye kadar ne verebildiler ki. İnsanların duygularına hitap etmekle yetiniyorlar. Yetinilmesine yetinilebilir de fakat bunun kötü sonuçları vardır. Düşmanlık, kin,nefretin yaratılmasının yanında, duygu üzerinden politika yapıldığından toplumun esas sorunları olan aş-iş, sağlık, eğitim, ekonomi, temel hak ve özgürlüklerle gerçek anlamda ilgilenilmez. Ayrıca milliyetçi akımlar çatışma, provokasyon ortamına çok yatkın olur. Bu, bütün milliyetçi şöven haraketlerde , özellikle Türk milliyetçiliğinde, MHP’de görüldü. Bu konular da çok yazıldı çizildi. Ülkücü gençliği sokaktan çektiğinden dolayı son zamanlarda Bahaçeli’ye, görsel ve yazılı basından, siyasilerden takdir ve teşekkürler dile getirildi. Bunu anlamakta güçlük çekiyorum. O gücü sokağa kim sürmüştü? Kim silahlandırıp beslemişti? Devletin içinden muazzam bir işbirliği ve destek olmasaydı o oluşum mümkün olur muydu? Daha önce sokaktan çekilemez miydi? O güç zarardan başka bir şey getirdi mi ülkeye ? O ‘gücün’ katliamlara, cinayetlere, provokasyonlara, mafyalara, her türlü illegal işlere yurt içinde ve dışında nasıl bulaştığını, o çok savundukları ‘devletin itibar ve esenliğini’ ne hale getirdikleri bilinmektedir. Hesap sorulacağına, takdir ve teşekkürler!... Bahçeli ve çevresi dünyanın değiştiğini, Türkiye’nin de ayak uydurma durumunda olduğunu, Türkiye halkının da bundan kaçamıyacağını dolayısı ile duygu sömürüsünün eskiden olduğu gibi etkili olmadığını kavrayamadılar. Demokratikleşme ve açılım ile ilgili konuşmalarında da görüldüğü gibi çok tedirginlik ve kaygı vericidirler. Doğal olarak kurt sisli havayı sever. Irkçı/milliyetçi akımların etkili olduğu ülkelerde doğal olarak bölünme, gerginlik, ayrışma ve şiddet ortamları oluşur. Kesinlikle barışık, demokratik bir şans yakalanamaz. Seyrek de olsa ‘kürt kardeşlerimiz’ demeye başladılar ama samimi ve bunun içini doldurmak lazım.
Türk siyasetinde, literatüründe, basınında bazı çağdışı, ırkçılık çağrıştıran söylemlerin de artık tarihe karışması gerek. Mesela, çok demokrat, medeni, çağdaş geçinen Hürriyet gazetesinin logosundaki ‘Türkiye türklerindir’ yazısı. Türkün türkten başka dostu yoktur. Bir türk dünyaya bedel, her türk asker doğar, beş altı yaşındaki çocuğa bile her sabah söyletilen okul andı vs. gibi. Bunlar dolaysız olarak ırkçılık çağrıştıran söylemlerdir. Bunların amacı tabi ki bellidir. Bütün halklar bu tür söylemlerden yola çıksalar dünyanın hali ne olur? Dünyada onursuz halk mı var? Varsa eğer milliyetçiler bir sıralama yapsınlar ki herkes öğrensin….
Irkçılık konusunda ölçüt, mihenk taşı nedir?
Bana göre çok basit bir örnek yeterlidir. Eğer komşumun kökenine, diline, rengine, maddi ve manevi değerlerine ciddi bir şekilde saygılı değilsem, onları küçümsüyorsam, sadece komşuma karşı güçlü olmak için, kardaşim ve kuzenimle birlik oluyorsak ben IRÇIYIM demektir.

PETRUS KARATAY
Paris

 
CEVAP YAZ - Onaylı Üyelik Gerektirir
isim:
konu:
cevap:
   

   


© Copyright 2008 www.suryaniler.com
tasarım: Web Tasarım