|
BAHÇELİ NİN TEHDİTLERİ!...
Son zamanlarda gelişen ve günden güne önem kazanan demokratikleşme açılımı, kürt sorunu, barış ve kardeşlik projesi gibi bütün söylem ve girişimler milliyetçileri, özellikle MHP yi rahatsız eder, kaygılandırır, hırçınlaştırır. Nedeni de çok açık: Irkçı milliyetçi akımların varlıkları; fobi, ırkçılık, düşmanlık, gerginlik, çatışma ortamı kayırma ve ayrışma üzerine kurulur. Yine de bazı soyut-hayali gerekçeler ileri sürerek kendilerine haklılık payı çıkarmaya çalışırlar. Demokrasi gereği her tür düşünceyi kabul etme durumunda olunabilir tabi. Ama bir söylem, fiil eğer insanlar arasında kin, nefret, ayırımcılık, düşmanlık aşağılama yaratıyorsa kabullenmez. Bundan dolayı gelişmiş demokratik toplumlarda ırkçılık çağrıştıran söylem ve haraketler ağır şekilde cezalandırılmaktadır. Türkiye de sembolik/komik de olsa ırkçı bir eylem mahküm edildi. ( köpek girer, Yahudi ve Ermeni giremez, pankartı)
Bahçeli nin tehditleri, hırçınlığı beklenen ve anlaşılan bir ruh halidir. Partisinin varlık nedeni ile oynanıyor. Bazı kesimleri sindirmeye, gelişmeri baltalamak için provokasyonlar oluşturmaya, gerginliği tırmandırmaya yöneliktir. Bahçeli yi bu ruh halinin içine sürükleyen sebeplerden biri de, görsel ve yazılı basında sık sık dile getirilen " ülkücü gençliği sokaktan çektiği" için kendisine sunulan taktir ve şükranlar dır. Bu tür takdir ve söylemler yerinde olmadığı gibi Bahçeli ye cesaret vermiştir. Belki söz konusu‘şükran ve takdirler’ MHP’yi daha ılımlı bir ortama çekmek için yapılıyor olabilir. Zaten Bahçeli ve MHP’nin ılımlı yönde bu tür söylemlerden etkilenmesi söz konu olamaz.
Bahçeli’nin izlediği yol yanlıştır, kaygı vericidir, tehlikelidir.
Ama bu tehditlerden dolayı fazla korkmaya, kaygılanmaya gerek yoktur. Ülkücüler ve MHP hiç bir zaman eski çatışmacı, vurucu, şiddetçi gücüne kavuşamayacaklar. Çünkü dengeler, imkânlar, zaman, insanlar, ortam, dünya değişti. Bahçeli de bunu biliyor. O güce ve ortama sahip olması durumunda kullanmamasından pek emin değilim.
Ülkücülerin sokak gücü olabildikleri zamanı düşünelim. O zaman komünizm bahanesi vardı ve bu bahane hem içeriden hem de dışarıdan onay ve destek alıyordu, çoktan bitti.Kürt meselesinin önü kesiliyor, örtbas edilmeye çalışılıyordu, bunda da ülkücüler kendilerine vazife çıkarıyorlardı, şimdi bütün açıklığı ile ortada. MHP islamı da işine geldiği zaman sonuna kadar kullanıyordu, bu da elinden büyük ölçüde AKP tarafından alındı. Başta Türkiye’nin komşuları olmak üzere şu veya bu devletin ve de halkın üzerinden düşmanlık ve tehlike senaryoları üretmesine artık eskisi gibi zemin kalmadı, insanlar da inanmıyorlar artık. Ülkücülerin veya onlara yakın çevrelerin ve kişilerin bulaştıkları suçlar herkes tarafından bilinmektedir. Bu durum, onlara olan güven ve inanırlığı azalttığı gibi, çok insan ve çevre de yanaşmamaya özen göstermektedir. MHP’nin devlet kurumlarına yerleştirdiği militanlar yavaş yavaş aşınıyorlar, yerlerine başkaları yerleşiyor. MHP/ÜLKÜCÜLERİN sokak gücü olabilmelerinin en önemli öğesi devletin sunduğu maddi ve manevi imânların büyük kısmı ortadan kaldırıldı. ( para, silah, kamp, yurt, lojistik, koruması vs.) Bir de gençliğin bilinçlenmesi var tabi. Artık «vatan, din elden gidiyor » demekle insanlar eskisi gibi hemen galiyana gelmiyorlar. Ayrıca Bahçeli ve MHP şimdiye kadar ülke veya vatandaş için ne verebildiler/verebilirler ki.
Butun bu nagatif noktalara rağmen MHP niye hala Türkiye’nin üçüncü büyük siyasi partisi ?
Bunun iki önemli nedeni vardır : Bir asırı aşan zamandan beri devlet yapısında mevcut milliyetçiliğe/ırkçılığa çok musait dokuların bulunması. Bu dokular yavaş yavaş önemini yitiriyor.
PKK ile yürütülen savaş ile bu savaşın yarattığı ortam ve neticeler.
Şimdiye kadar sosyal, ekonomik, kültürel veya demokratik cazbedici, ciddi, orijinal bir program sunabilmiş değil MHP.
Zaten şehit aileleri eski söylemlerini bir kenara bırakarak artık savaşın durmasını istiyorlar. Şehit ailelerinden ve koruculardan dolaylı ve dolaysız olarak Bahçeli’nin şahsına tepkiler başladı bile.
Petrus Karatay /Fransa
|
