GÜNCEL
ARAMA MOTORU

Web'de Ara Site içinde Ara
 
Forum sözleşmesi


E-posta: Şifre: Şifre Hatırlat | Üye Ol

KONUYU AÇAN: Ahmet Altan 88.235.123.***
6.03.2010 11:19:15
Konu: soykırım
Herkes televizyonlarının başında oturmuş milli maç seyreder gibi heyecanla seyrediyor.Ne oluyor?Amerikan Kongresi’nin bir komisyonu “Ermeni soykırım” tasarısını oyluyor. Kongre kulislerinde yapılan karşılıklı hamlelerin sonucunda “maçı” 23-22 kaybettik.

Ve, kıyamet koptu.

Yorumlar, tartışmalar, Amerika’ya ateş püskürmeler, Dışişlerine Bakanı’na “İncirlik üssünü kapatacak mısınız” soruları. Bütün bu gürültü patırtı arasında benim en çok sevdiğim yorum, bu kararı kınayan bir konuşmacının “Türkiye artık kolayca aşağılanabilecek bir ülke değildir” demesi oldu.

Amerikan Kongresi’nin bir komisyonu “soykırımı” kabul edince biz “aşağılanmış” oluyoruz. Aşağılanma nedir biliyor musunuz? Aşağılanma, elâlemin parlamentosunun bir komisyonunda verilecek iki üç oyun nasıl olacağını milyonlarca insanın heyecan içinde beklemek zorunda kalmasıdır. Aşağılanma budur.

O komisyon sonucunu “kendisi için hayati” bulmaktır aşağılanma, bir adamın bir oyu yüzünden kendini yenilmiş hissetmektir aşağılanma, bütün ulusal kimliğinin bir komisyon kararıyla belirleneceğine inanmaktır aşağılanma, başkasının parlamentosundan çıkacak kararı tırnaklarını yiyerek beklemek zorunda kalmaktır aşağılanma.

Türkiye, o komisyon bir oy farkla o kararı aldığı için aşağılanmıyor. Kendi tarihini kendisi aydınlığa kavuşturamadığı, bu işi başkalarına bırakmak zorunda kaldığı, kendi geçmişinden ödü patladığı, gerçeklerin üstünü örtmek için deli gibi kıvrandığı için aşağılanıyor.

Esas soru şudur.

Neden “Ermeni soykırımı” Amerikan, Fransız, İsviçre parlamentolarında görüşülüyor da Türkiye Cumhuriyeti Parlamento’sunda görüşülmüyor? Bir oy yüzünden aşağılanacağımıza inanacak kadar “hayati” gördüğümüz bir konuyu neden kendimiz tartışamıyoruz?

Kendi sorununu kendin konuşamazsan aşağılanırsın. Böylesine önem verdiğin bir meselede susarsan aşağılanırsın. Başkalarını da susturmaya çalışırsan daha da fena aşağılanırsın. Bütün dünya, sayısını bile tam bilemediğimiz kadar çok Ermeni’nin öldürülmesini “soykırım” olarak değerlendiriyor.

Soykırım, hukuki bir terim. İttihatçıların gerçekleştirdiği katliam büyük ölçüde bu hukuki kavramın tariflerine uyuyor. Türklerde de Ermenilerde de “soykırım” kelimesi bir takıntı halinde, Türkler “asla değildir” diye tutturuyorlar, Ermeniler “soykırım değildir diyenler yalancıdır” diyorlar.

İki taraf da kendi söylediklerini dünyaya kabul ettirebilmek için milyonlarca dolar harcıyorlar, neredeyse ortaklaşa çabayla bir “soykırım sektörü” yaratılmış vaziyette. Peki, biz neden bu olayı bütün ayrıntılarıyla konuşamıyoruz?

İttihatçılar kaç yüz bin Ermeni öldürdüler? Niye öldürdüler? “Ermeniler de bize saldırmıştı onun için öldürdük” diyoruz, iyi de “saldıran” Ermeni çeteleri Doğu sınırında, Anadolu’nun diğer bölgelerindeki yüzbinlerce Ermeni’nin, Ermeni olmaktan başka ne suçu vardı?

Bir insan sadece ırkından dolayı cezalandırılabilir mi?

Bir insanı, “suç işlediği” için değil, “suç işlediğini söylediğiniz biriyle aynı ırktan olduğu” için cezalandırmanın adı nedir?

Bu cinayettir. Aynı ırkı hedef alan yüzbinlerce cinayet de doğrusu “soykırım” tarifine girer. İttihatçılar korkunç cinayetler işlediler, Ermenilere yaptıkları zulmü insan havsalası almaz. Bu korkunç suçu neden saklamaya uğraşıyoruz, neden o katilleri savunmaya, onların suçlarını gizlemeye çabalıyoruz, neden gerçekler ortaya çıkmasın diye aşağılanmayı da göze alarak kıvranıp duruyoruz?

Her toplumun, her devletin geçmişinde suç ve kan var, geçmişi değiştiremeyiz ama gerçeklerle yüzleşecek, gerçekleri tartışacak cesareti gösterebiliriz, “aman cumhuriyeti kuranlara suç bulaşır” endişesiyle dünyayı susturmaya uğraşmaktan vazgeçebiliriz.

Sorular sorabiliriz.

İlk soru da, “yüzbinlerce insanın öldüğü bir olayı biz neden tarih derslerinde okumadık” olur. Sadece bu gerçek bile durumu “kuşkulu” kılmaya yeter. Doksan beş yıl önceki bir gerçekle bile yüzleşecek cesareti gösteremezseniz aşağılanırsınız, taa geçen yüzyıldaki bir olayı saklayabilme çabasıyla yetmiş milyon insanın dünyayla ilişkisini bir “yalana” bağlamaya uğraşırsanız aşağılanırsınız.

Gerçeklerden korkmayan cesur insanları aşağılamak kimsenin haddi değildir, öyle insanları kimse aşağılayamaz. Kendinizi aşağılanmış hissediyorsanız, dönüp kendinize ve sakladıklarınıza bakmalısınız.

Taraf gazetesi, 6 mart 2010 yazısı
 
Kimden: beer  77.56.181.2***
6.03.2010 14:38:48
Cevap: soykırım
ALTAN BEY: YAZDIKLARIN HEPSINA KATILIYOR VE SENIN GIBI CESUR INSANLAR VAR OLSUN . TARAF GAZETESINI KUTLUYORUM .
BEN AYNEN DEDIKLERINLE INSAN BOYLE MEDENI VE AHLAKI CESARET GOSTERDIYI ZAMAN INSAN RAHAT OLUR ..
SAYGILARIMLA
 
Kimden: firat  79.214.54.1***
6.03.2010 17:33:00
Cevap: soykırım
SAYIN AHMAT ALTAN BEYEFENDI
agzindan gercekten bal akiyor yazdigin yaziyi altin deyerindedir ama kac kisi seni takdir edecekse bilemiyorum sen gerceklerden kacmiynlarden sin cesurca seningibi leri TC inde kac kisi bulunuyor bilmem normal olarak senin bu bildiklerin TC DEVLETINDE yüzde doksan bes i biliyorlar ama kimse gerceklere yanasmak istemiyor NEDEN cunku turkiye cumhuriyeti kuranlara bazi seyleri bulasilmassin diye TAM 95 yildir bu sorunu bekletiliyor ve saklaniyor ama nereye kader git gide buyuyor herkes kendi tarihini bi aci verseydi cokten bu kara lekke tarihtan silinmisti hic bir sey sonsuza kader sakli kalmiyacagini herkes bilir yapilanlar kimse gerie getiremiyeceyinide herkes bilir nereye kader direnmek direnmek herseyin bir sonu mutlaka olacaktir umarim simdi TC DEVLETI artik bu sorunun sonu getirecektir VE HERKESE HAYIRLI OLACAKTIR

SAYGILAR BU KONU COK UZUNDUR
 
Kimden: Esra  80.227.127.***
8.03.2010 06:49:31
Cevap: soykırım
Yeter amma uzattiniz.Dibimizde Afganistanda, Irakta ,surda burda hergun onlarca,yuzlerce insan oluyor hede senelerdir.Bir kere uzerine konustunuzmu yazdinizmi.Savasta ,hele 1.Duntya savasi,2.Dunya savasi gibi savas zamainda olmus seylere habire gebe kaliyorsunuz.Kaldiki olanda tek tarafli olsa.

Bu tavirlariniz,ermeilerin bu hirsi sizinde Turkiyeden ilelebet vedalasmaniza sebep olucak. Bu ulke son turk gencinin kani yere dusmedikce kimseye peskes cekilmiycek. Tarihte hangi toprakta sonsuzluk var.Her kez kumeler halinde ilerlemis.Zirvalik baska bir sey diil... Ustune asir gecmis ,takinti hastaligi baska bir sey diil...
 
Kimden: Demir  84.226.174.***
12.03.2010 21:54:04
Cevap: soykırım
Merhaba Esra Hanım,
Etrafımızda insanların ölmesi öldürülmesi, çocukların ana-babasız kalması hoş değil. Ama bunlar oluyor diye geömişte yapılanları görmemek veya onları haklı çıkarmak çok daha kötü. Çünkü; hiçbir neden hiçbir şekilde bir cinayeti haklı çıkaramaz.
Sizin "savaş zamanında olmuş şeylere" demenize gelince; bana kalırsa siz hiçbir şey bilmiyorsunuz. Yoksa size yalancı demek zorunda kalacağım. Bu yüzden ben size herhangi bir konu hakkında bir şey söylemeden, önce o konu hakkında bilgi sahibi olmanızı öneririm.
Mesela; hiçbir siyasi örgütlenmesi ve talebi olmayan Süryani erkeklerin tek tek toplandıktan sonra geride kalan kadın ve çocuklara ne yapıldığını, nasıl öldürüldüğünü, hamile kadınların karnındaki ceninlerin nasıl ayaklar altında ezildiğini, genç kız ve bayanların ganimet diye nasıl kaçırılıp iğfal edildiklerini araştırın lütfen. Lütfen 1915 Seyfo zamanında öldürülenlerin çocukları yıllarca hangi duyguları yaşadıklarını araştırın. Ya da SEYFO yu yaşayanların torunları olarak bizlerin Türkiye de yaşama isteğimizi ifade ederken neler çektiğimizi anlamaya çalışın.
Lütfen biraz EMPATİ yapın. Mesela; Hiristiyan olmasına, hatta Kilise Yönetim Kurulu Başkanı ve zengin birisinin kızı olmasına rağmen nufus kağıdında Müslüman yazdırmanın nasıl bir duygu olduğunu yaşayın. Ondan sonra konuşun.
Eğer konuşabilir ve tartışabilirseniz, ben hazırım!!!!

Saygılarımla
DEMİR
 
Kimden: fikret  88.237.0.9***
12.03.2010 22:24:05
Cevap: soykırım
Ya basilip tum ahalisi öldürülen türk köyleri, ırzına geçilen türk kadını, canlı canlı gömülen türk çocukları, gözünü dahi açamadan ana karnında kesilip vahşice katledilen türk bebekleri.. Ermeni mağdur, süryani mağdur, keldani mağdur, kürt mağdur bir tek biz katiliz dimi?
 
Kimden: Demir  84.226.174.***
13.03.2010 00:36:03
Cevap: soykırım
Siz Masala Devam Edin...
Her çocuk uyumak için zamanında ana-babasından masal dinler. Bu masallar kimi zaman kısa kimi zaman da uyun olur. Bazı çocuklar da dinlediği masalları o kadar çok beğenir ki, büyüdüğünde de bu masalları dinlemek ister. Onun için de büyüdüğünü hiç kabul etmez...
Siz de öylesiniz. Büyüdüğünüzü kabul etmiyor, hala masal dinlemek istiyorsunuz. Ne yapalım, siz bilirsiniz. Masal dinlemeye devam edin. Benim söyleyecek bir şeyim yok...
Ama hayat sadece masaldan ibaret değil. Onun için büyümek ve hayatın gerçekleriyle karşılaşmak zorundasınız. Tek bir şey söyleyeyim size; araştırın bakalım, Süryaniler in yaşadığı bölgede tek bir Türk köyü var mı acaba? Ya da sorun sorabildiğinize, her türlü baskı ve katliama rağmen yedibin yıldır yaşadığımız topraklarda, biz Süryaniler Türkler e karşı elimize silah aldık mı acaba?
Ha doğru mu yaptık diye sorarsanız, işte orasını bilmiyorum. Neyse; biz, sizin gibi düşünenlere rağmen, kendi ülkemizde komşularımızla kardeşçe yaşamanın kavgasını bundan sonra da vereceğiz.
Ayrıca, ben sizlere katil demedim. Benim dediğim 1915 teki yönetici zihniyetin katil olduğudur. Üstelik bundan en az bizim kadar sizler de zarar gördünüz. Aksi düşünülseydi, Osmanlı İmparatorluğu yıkılmaz, Türkiye Cumhuriyeti kurulmazdı. Ama ne yazık ki ortalıkta o katil zihniyeti hala savunanlar var. Az da olsa............

Saygılar
Demir
 
Kimden: Esra  80.227.127.***
13.03.2010 07:38:23
Cevap: soykırım
O zamanda o bolgede kurtler ermeni ve suryanilerle mucade etmistir.Ne Turku.Bunuda kilciklik yapmak icin diil boluculuk yapan kurtlere kapak olsun diye soyluyorum,
 
Kimden: Rahmi  78.170.33.9***
13.03.2010 15:04:03
Cevap: soykırım
1915 olayları ile ilgili birşey bilmeyen herkes konuşuyor taşnak ermenilerinin Türklere yaptığı ortada giderken van şehrini yakıp yıktıkları fotograflarla sabit kimsede durup dururken tehcir edilmedi hiç bir Türk de demiyorki tehcir sırasında gidenlerden kimsenin burnu kanamadı diye hep Türklermi empati yapacak birazda siz yapın bakalım vatanınıza işgalciler geliyor ve bir grup azınlık işgalcilerin kolluk kuvvetliğini yapıyor ne yaparsınız (hoşgörüyle bakarım diyen ahmaklarda var tabiki ama Türkler arasında değil karşı tarafta empati yaparken yapamayanlar yazık ne diyeyim.) Osmanlı eşit bir şekilde davrandı ermenilere hatta ermenilere zarar veren Türkleri idam etti hala empati diyorsunuz neyin empatisi sen benim ülkemi işgal eden ülkelerle işbirliği yap sonra empati de ilk önce benim bağımsızlığım... bu kadar. Türklerin karşısına geçip her gün parmak işaretiyle göstererek bu barbar bu soykırımcı bu katil dersen sende pek fazla hoşgörü bekleme.
 
Kimden: assyrian  188.56.165.***
13.03.2010 18:22:03
Cevap: soykırım
Bazılarının mantığına göre hareket edilirse dünya için çok iyi olur. Çünkü dunyadaki insan nüfüsünün 50 nin altına iner. Çünkü çok büyük katliamlar yaşanır. Mesela Türkiye de tiko,DHKP-c v.s. var. yanlış olmazsam bü örgütler türkler den oluşuyor. Ee ne yapmak lazım suçlu türklerle birlikte suçsuz ve gariban türkleri de yok etmek lazım. Yada el kaide yüzünden gariban ve suçsuz arapları da yok etmeyi normal görmek. Ne kadar barbarca değil mi? Ama malesef birileri bu tür düşüncelere sahip.
Ama Suryaniler bu tür hareketlerde de bulunmadılar.
Ama kesin bir şey var. Yalancının mumu yadsıya kadar yanar. Eninde sonunda gerçekler ortaya çıkar.
Türkiye bu yalanları saklamak için şimdiye kadar hadı hesabı olmayan enerji harcadı.
Türkiye için iyi mi yoksa kotu? ...
 
Kimden: Demir  62.167.70.1***
13.03.2010 22:26:47
Cevap: soykırım
İNADINA
Hayatta ne cevherler varmış ta bizim haberimiz yok. Neredeyse bu dünyadan birer cahil olarak gidecektik. Bizleri Allah korudu. İnsan konuşup tartıştıkça, gerçekler daha rahat ortaya çıkıyor. Madem öyle, o halde devam edelim:

Esra ya
Bakınız, silahın kim tarafından tutulduğu önemli değil. Geçmişte birçok insan, birilerine karşı silah tuttular ve cinayet işlediler. Her cinayet işleyen de bireysel olarak suçludur. Yakalanmışsa eğer, az veya çok cezasını çekmiştir.
Bizim bahsettiğimiz böyle bir sorun değil. Bizim bahsettiğimiz; Süryani (egemen güçten farklı) olmaktan başka hiç bir suçu olmayan bir halkı topluca katletmektir. Burada suçlu olan soykırım yapılırken eli silah tutanlar değildir. Çünkü burada eli silah tutanlar "emir kullarıdır". Dolayısıyla esas suçlular soykırım emrini verenlerdir. Bunlar da dönemin Osmanlı yöneticileridir. Bu yöneticilerin ırk olarak; Türk, Kürt, Ermeni veya Süryani olmalarının hiçbir önemi yok. Bu yüzden de bizler ırk olarak hiçkimseyi suçlamıyoruz. Bizim suçladığımız; Soykırım emrini veren "İttihat Terakki" zihniyeti ve bu zihniyetin savunucularıdır.

Rahmi ye
Doğrudur; "1915 olayları ile ilgili birşey bilmeyen herkes konuşuyor" aynen sizin gibi. Rahmi bey;
1- Hiçkimse başkalarının işlediği suçtan dolayı suçlanıp cezalandırılamaz. Dolayısıyla eğer dediğiniz gibi; Taşnak üyeleri herhangi bir suç işlemişse, devletin görevi onları yakalayıp en ağır cezalara çarpıtmaktır. Suçsuz insanları katletmek değildir.
2- Evet herkes EMPATİ yapmalı. Ben yaptım, kendimi o günkü ve bugünkü Türkler in yerine koydum. Bana karşı suç işleyenleri cezalandırmak yerine suçsuz insanları kettlettiğim için ve geçmişte işlenen suçları örtmeye çalıştığım için kendimi çok zavallı gördüm. Bu yüzden de her tarafımı yüksek duvarlarla örüp her söylenene kulaklarımı kapattım. Ama sonuçta bunun hiçbir fayda getirmeyeceğini de anladım.
3- Ülkemi işgal etmeye kalkan her güce karşı var gücümle savaşırım. Ama bana saldıran askerin karısına-kızına-anasına-babasına saldırmam. Sizler faklı düşündüğünüz için bugün bile binlerce faili meçhul cinayet var. Yüzlerce köy boşaltma var. Milyonlarca göç var. İnkar var. Baskı var. Var oğlu var....
4- Bağımsızlık.............. Bu konuda fazla bir şey söylemek istemiyorum; Kore savaşını düşün, Marshal yardımını düşün, 12 Mart, 12 Eylül ü düşün, Amerikan yardımlarını düşün, IMF ve Kemal Derviş i düşün,
5- Ben ve bizler sizlerden kesinlikle hoşgörü beklemiyoruz. Çünkü bizler, hiçkimseye karşı bir suç işlemedik. Bu yüzden de Allaha çok şükür, Anlımız dik ve yüzümüz aktır.

Son olarak; Eğer hoşgörülmesi gereken birileri varsa onlar da sizlersiniz. Çünkü gerçekten birey olarak suçsuz ve safsınız. Ama savunduğunuz Osmanlı nın yöneticileri öyle değil....

Hergün parmakla gösterilmek elbette hoş değil. Ama ne yapalım. Bu sizin seçiminiz....

Saygılarımla
DEMİR
 
Kimden: Esra  80.227.127.***
14.03.2010 06:08:26
Cevap: soykırım
Assyrian Al Kaide Sovyetler birligini dagitmak, Sovyetlerden dagilan ulkeleri mesela Afganistan gibi silahlandirip, Amerikanin butce ve silah destegiyle tureyen radical gruplarin bir tanesi.Amerika kendi kendine virus enjekte edip kendine savunma saldirma yontemleri gelistiriyor.Sizde boyle bir hikaye benzeri Rus,Fransiz vs destegiyle ayaklandiniz.Sizide kullandilar.Bakin tekrar ediyorum her karsi hareketiniz size baska bir jenerasyona maal oluyor.Bence Turk bayragi altinda yasayan onlarca etnik grup gibi uyum gosterin haklarinizi alin.
 
Kimden: Esra  80.227.127.***
14.03.2010 06:10:53
Cevap: soykırım
Duzeltmek istiyorum Sovyetlerden dagilmis ulkeler ve sovyet kominizmi etkisindeki ulkeler Afganistan gibi demek istedim.
 
Kimden: fikret  88.238.248.***
14.03.2010 13:10:27
Cevap: soykırım
Demir Bey,

Birincisi biz suryanilerin osmanliya karsi isyan ve ihanet ettigini soylemedik, ne boyle bir tarihi kayit var ne de halk arasinda boyle bir algi var.. Bizim sorunumuz anlasilamamak.. Birincisi sizin de takdir ettiginiz gibi bir grup yuzunden bir etnik grubun tumune karsi siddet eylemine girmek yanlis olur.. Yalniz burada bir bilgi karmasasi var. Isyan eden dis guc destekli Tasnaklar da turk koylerini basip binlerce masum insani öldürdü, tipki turklerin ve kurtlerin yaptigi gibi.. Ama eger siz sadece turkler durup dururken adam kesti derseniz, biz de bir savunma mekanizmasi gelistirip, kendi pisliklerimizi gormekten kaciniyoruz.. Bugun sozde ermeni soykirimini savunan ermeni yazarlar bile karsilikli katliamlar oldugunu inkar etmiyor. Tabi burada en magdur olanlarin basinda da suryaniler geliyor, cunku tum hristiyanlari ermeni olarak dusenen rövanş zihniyeti cekilen acilarin intikamini suryanilerden de cikarildigini inkar edemeyiz, tabi bunlara bolgedeki sevgili kardesleriniz kurt asiretlerin istahini kabartan mallariniz mulkleriniz ve kadinlarinizda eklenince faturanin en agiri size cikti..

Suryaniler asil bir millet, bizim size karsi bir dusmanligimiz kendi degerlerimize dusmanligimiz demektir.. sozde ermeni soykirimi konusuna gelince, ermenilerin bir boulumunun dis guclerle pazarligi 1878 osmanli rus savasini sona erdiren ayestafanos(yururluge konmadi) ve devamini takiben (yanilmiyorsam)berlin anlasmasi olusum surecinde baspsikoposun vilayet-i sitte adi altinda 6 sehrin kendilerine tehsis edilmesi pazarligina girisilmesi ile baslandi.. Tabi bundan dolayi butun ermenileri suclamak elbette dogru degil. Kisaca bildiginiz uzere 1915 e kadar suren karsilikli katliamlar gerceklesti, bunun benzeri tum dunyada gorulmustur, farkli olan 1915 de alinan karardir. OSmanli devletinin 4 cephede savasta oldugu, etrafi sarilmis zayif bir devletin kendi ulke icinde bile asayisi saglamakta yetersiz oldugu akla getirilirse alinan karar daha iyi anlasilabilir..1915 deki techir kanunun da olaylara mudahil olmamis trakya istanbul bati anadolu ermenilerinin ne sucu vardi derseniz haklisiniz, malesef bu halklar arasindaki trajedinin kurbani olmuslardir. Techir sirasinda saldiraya ugrayan katledilen, tecavuze ugrayan, yagmalanan, acliga terkedilen ermeniler icin onlem alinamamasi devletin acizliginin bir sonucudur. tabi bunlarin donemin sorumlu kisilerin tarafindan hos gorulmus olabilecegi gercegini de aklimizda bulunduruyoruz.. Ama neticede aciz etrafi sarilmis yok olmakta olan bir devlet kendi ic guvenligini saglamakta bile yetersiz, karsilikli katliamlari one gecemeyen, otoritesini dinletemeyen bir yonetim karsilikli katliamlari sona erdirmek, dis destekli guclu tasnaklarin tabani ile olan bagini koparip onu alt etmeye calismak icin bole koklu radikal ve aci bir karar almis da olabilir, tarihi yargilarken donemin sartlarini da goz onunde bulundurmakta fayda var..

 
Kimden: assyrian  188.56.161.***
14.03.2010 13:19:11
Cevap: soykırım
Esra hanım yalan soyluyorsunuz. Suryaniler kimsenin oyuna gelmediler. Hakkaride Asuriler ayaklandı. Ama bunun süçü da başka ülkelere atma. Bu ayaklanma 1915 olaylarından sonra gerçekleşti. Baktılar ki diğer hristiyan gruplar yok edildi onlar da doğal olarak kendilerini koruma refleksi içinde girdiler. Herkesten kuzu gibi boynunu bıçak altında uzatmasını mı bekliyorsun. Bence bu insafsızlık olur. Sonra verdiğim el kaide örneğini anlayamadın veya anlamak istemedin.
Buraya bir mesaj değil 7bin 700 mesaj yazsan da kimsenin fikrini zerre kadar değiştiremezsin bu konularda.
1915 olayları yaşandığı yerler ve hala yaşayan kişiler bize bu olayları tüm çıplaklığıyla ve kuşku getirmez gerçekliğiyle bize anlatıyor.
Eğer burda takındığınız tavırda samimiyseniz. Size bu konuları araştırmanıza tavsiye ediyorum. yok sadece oyun oynuyorsunuz o zaman devam edin, ama boşuna üğraşıyorsunuz.
 
Kimden: Esra  80.227.127.***
15.03.2010 06:03:48
Cevap: soykırım
Kimden: fikret 88.238.248.*** 14.03.2010 13:10:27
Cevap: soykırım
Demir Bey,

Birincisi biz suryanilerin osmanliya karsi isyan ve ihanet ettigini soylemedik, ne boyle bir tarihi kayit var ne de halk arasinda boyle bir algi var.. Bizim sorunumuz anlasilamamak.. Birincisi sizin de takdir ettiginiz gibi bir grup yuzunden bir etnik grubun tumune karsi siddet eylemine girmek yanlis olur.. Yalniz burada bir bilgi karmasasi var. Isyan eden dis guc destekli Tasnaklar da turk koylerini basip binlerce masum insani öldürdü, tipki turklerin ve kurtlerin yaptigi gibi.. Ama eger siz sadece turkler durup dururken adam kesti derseniz, biz de bir savunma mekanizmasi gelistirip, kendi pisliklerimizi gormekten kaciniyoruz.. Bugun sozde ermeni soykirimini savunan ermeni yazarlar bile karsilikli katliamlar oldugunu inkar etmiyor. Tabi burada en magdur olanlarin basinda da suryaniler geliyor, cunku tum hristiyanlari ermeni olarak dusenen rövanş zihniyeti cekilen acilarin intikamini suryanilerden de cikarildigini inkar edemeyiz, tabi bunlara bolgedeki sevgili kardesleriniz kurt asiretlerin istahini kabartan mallariniz mulkleriniz ve kadinlarinizda eklenince faturanin en agiri size cikti..

Suryaniler asil bir millet, bizim size karsi bir dusmanligimiz kendi degerlerimize dusmanligimiz demektir.. sozde ermeni soykirimi konusuna gelince, ermenilerin bir boulumunun dis guclerle pazarligi 1878 osmanli rus savasini sona erdiren ayestafanos(yururluge konmadi) ve devamini takiben (yanilmiyorsam)berlin anlasmasi olusum surecinde baspsikoposun vilayet-i sitte adi altinda 6 sehrin kendilerine tehsis edilmesi pazarligina girisilmesi ile baslandi.. Tabi bundan dolayi butun ermenileri suclamak elbette dogru degil. Kisaca bildiginiz uzere 1915 e kadar suren karsilikli katliamlar gerceklesti, bunun benzeri tum dunyada gorulmustur, farkli olan 1915 de alinan karardir. OSmanli devletinin 4 cephede savasta oldugu, etrafi sarilmis zayif bir devletin kendi ulke icinde bile asayisi saglamakta yetersiz oldugu akla getirilirse alinan karar daha iyi anlasilabilir..1915 deki techir kanunun da olaylara mudahil olmamis trakya istanbul bati anadolu ermenilerinin ne sucu vardi derseniz haklisiniz, malesef bu halklar arasindaki trajedinin kurbani olmuslardir. Techir sirasinda saldiraya ugrayan katledilen, tecavuze ugrayan, yagmalanan, acliga terkedilen ermeniler icin onlem alinamamasi devletin acizliginin bir sonucudur. tabi bunlarin donemin sorumlu kisilerin tarafindan hos gorulmus olabilecegi gercegini de aklimizda bulunduruyoruz.. Ama neticede aciz etrafi sarilmis yok olmakta olan bir devlet kendi ic guvenligini saglamakta bile yetersiz, karsilikli katliamlari one gecemeyen, otoritesini dinletemeyen bir yonetim karsilikli katliamlari sona erdirmek, dis destekli guclu tasnaklarin tabani ile olan bagini koparip onu alt etmeye calismak icin bole koklu radikal ve aci bir kar
 
Kimden: Demir  84.226.188.***
16.03.2010 15:11:52
Cevap: soykırım
Gelen mesnetsiz cevaplardan sonra bir daha cevap yazmayı düşünmüyordum. Çünkü cevap yazanların çoğu; tartışmak, doğruyu aramak, karşındakini anlamaya çalışmaktan ziyade kendilerini dayatmaya ve doğrularını kabul etmeye çalışıyordu. Ama gelen son cevap (fikret beyin gönderdiği zı) eksik de olsa içinde ışık barındırıyordu. Bu yüzden de tekrar cevap yazmanın gerekliliğine inandım. Ancak ben bu cevabı yazana kadar, geçenlerde Radikal’de okuduğum; Ahmet İNSEL’in “Milli onur meselemiz„ başlıklı yazısının bir bölümünü gönderiyorum. Cevap ve düşüncelerimi sonra yazacağım:

“……………
Osmanlı Ermenilerini Türkler tehcir etmedi. İttihat ve Terakki yönetimi bu kararı aldı ve bütün bir insan topluluğunu, dinsel, dilsel ve ırki nitelikleri itibarıyla, suçlu suçsuz, kadın erkek, çocuk ve yaşlı ayırmadan cezalandırdı.
İttihatçılar bunu devleti kurtarmak saikiyle yapmış olabilirler. Türk milletini korumak ve yaşatmak amacıyla bu vahim kararı hayata geçirmiş olabilirler. Tehciri yönetenlerin, uygulayanların bir kısmı ırkçı-dinsel bir nefretle, diğer bir bölümü dünyevi bir müsadere hırsıyla bunu şevkle yapmış olabilir. Ama ne olursa olsun, bunu yapanların insanlığa karşı bir suç ve ağır cezalık bir iş yaptıklarını reddetmek onurlu bir davranış olarak değerlendirilebilir mi? Milli onurun savunulması, insanlığa karşı işlenmiş bir suçun inkârına dayanıyorsa, savunulanın adına onur denebilir mi?
Savuşturmak
1915’te yapılanların soykırım olarak tanımlanıp tanımlanmayacağını tartışabiliriz. 1915’te Osmanlı Ermenilerine karşı işlenmiş, son derece ağır suçların 1923’e kadar yayılmasını eleştirebiliriz. Ama bütün bunları, 1915’te Osmanlı Ermenilerinin insanlığa karşı işlenmiş çok ağır bir suçun kurbanları olduğunu açık biçimde kabul ettikten sonra yapabiliriz. Aksi takdirde Çanakkale haklı olarak milli onurumuz iken, Ermeni tehcirinin dünya vicdanında lanetlenmesini savuşturmak da bu milli onurun bir parçası haline gelir. Başkalarını bir kenara bırakalım. Kendimizin şeref duyacağı, haysiyetli bir iş yapmış olur muyuz?
“Soykırım iddiasını reddediyoruz çünkü atalarımız soykırım yapmış olamazlar” diye haykırıyor Başbakan. Türk milletinin ortak atası yoksa İttihatçılar mı? Ya da bir milleti toplu tehcire maruz bırakanların İttihatçılar değil, Türk milleti olduğuna önce biz mi gizli gizli inanıyoruz ve bu nedenle milletin uluslararası itibarını korumak için paralanıyoruz?
Ahmet Altan geçen hafta Taraf’ta şu soruyu soruyordu: “Bu korkunç suçu niçin saklamaya uğraşıyoruz, neden o katilleri savunmaya, suçlarını gizlemeye çabalıyoruz, neden gerçekler ortaya çıkmasın diye aşağılanmayı da göze alarak kıvranıp duruyoruz?” Evet, neden 1915’te Osmanlı Ermenilerine karşı işlenmiş organize cinayetlerin, eziyetlerin mahkum edilmesini, lanetlenmesini atalarımıza karşı yapılmış bir hakaret olarak kabul ediyoruz? Neden böyle bir inkârı bu milletin hassasiyetlerinin bir parçası olarak tanımlıyoruz?
O zaman neden böyle bir onuru ve hassasiyeti korumak için çırpınan ve gayet mümtaz şahsiyetlerden oluşan Talat Paşa Komitesini AKP baştacı etmiyor? 8 Mart günü bu komitenin danışma kuruluna başkanlık yapan Rauf Denktaş, toplantının sonunda “Asıl başkanımız Doğu Perinçek’e selam gönderiyorum” dedi. Böyle bir milli onur ve hassasiyetin yılmaz savunucusu neden hâlâ hapiste tutuluyor?
Yoksa bu onurun, bu hassasiyetin arkasında son derece elle tutulur bir neden mi var? Soykırım iddialarıyla mücadele etmezsek arkasından toprak tazminat talebi gelir diye mi korkuyoruz? 6 Mart tarihli Zaman gazetesinde yer alan haberde, diplomatik çevrelerin, “ABD’nin tanımasını, Ermenilerin tazminat ve toprak talepleri izleyebilir” uyarısında bulundukları aktarıldı. Bu ilk kez dile getirilmiyor.
Biz millet olarak, toprak ve tazminat taleplerini engellemek için mi bu milli onur savaşını veriyoruz? Milli onurumuz toprak ve parayla mı ilgili? Ayrıca kim toprak ve tazminat talep ediyor? Talep edilmese bile, bizim kendiliğimizden el konulan mal ve mülkleri, kaybolan hayatları en azından simgesel olarak tazmin etmemiz mi onurlu bir davranıştır, yoksa bu büyük yağma ve müsadereyi inkâr etmek için dünya ile savaşmak mı? Kısacası, 1915’te Osmanlı Ermenilerine yapılanları onurlu bir davranış olarak görüp görmediğimizi önce etraflı biçimde bir konuşalım. Ondan sonra milli onurumuzu nerede ve nasıl savunacağımıza sıra gelir„

Radikal Gazetesi(14/03/2010)
 
Kimden: Esra  80.227.127.***
18.03.2010 05:59:59
Cevap: soykırım
Ittihat teraki tu kaka, Ingiliz,Fransiz ,Rusya cici cicicici
 
Kimden: Demir  84.226.111.***
18.03.2010 13:22:51
Cevap: soykırım
Bu forum un, "Oyuna Gelince" başlıklı bölümünde yapılan tartışmaların içinde; balık, karınca hikayelerini okuyunca benim de aklıma bir hikaye geldi. Her ne kadar Esra Hanım, bizlerin insan olduğunu söylüyor ve verilen örneklere kızıyorsa da ben yine hikayemi anlatayım:
"Bir gün profesörün biri asistanına, sineklerde ortaya çıkan değişiklikleri gözlemleyip bir rapor halinde sunmasını istemiş. Asistan, kafesinde yer alan sinekte ortaya çıkabilecek değişiklikleri beklemek yerine hemen kendisi, sinekte bir değişiklik yapmış ve kanatlarından birini koparmış önce. Kanatlarından biri kopan sinek uçamamaya başlamış. Asistan ikinci kanadı da koparmış ve bir süre bekledikten sonra sineğe eğilip, uç diye seslenmiş. Sinek te herhangi bir değişiklik olmamış tabi. Asistan hemen oturup raporunu yazmış; Sineklerin bir kanadı kopunca uçamıyorlar, ikinci kanadı kopunca da sağır oluyorlar."
Aslında bu hikayeyi anlatmakla ne demek istediğimi de yanlış anlayacaktır birçok insan. Çünkü; kulaklar sağır, gözler kör ve diller lal olmuş. Bu yüzden de kimse kimseyi dinlemeden ve ne demek istediğini anlamadan habire konuşuyor. Mesela Esra hanım; belki çok saf ve çok temiz ama malesef, uzun süren tek yanlı ve inkarcı eğitimden dolayı; kandırılmış, beyni yıkanmış ve halkını ülkesini sevdiği için her söylenene, bilmeden ani bir refleksle cevap vermeye kalkmaktadır. Bunu yaparken Esra Hanım ve benzerlerinin gerçekten iyi niyetli ve dürüst olduklarına ben$ kesinlikle inanıyorum. Ama dediğim gibi maalesef KANDIRILDILAR.
Elimden geldiğince forumun diğer bölümlerini de takip etmeye her yazılanı anlamaya çalışıyorum. Anladığım ve hakkında bilgi sahibi olduğum konulara da elimden geldiğince cevap vermeye çalışıyorum. Tarih, bu konuların başında gelmektedir. Dolayısıyla hiçbir polemiğe girmeden; iyi ve kötü yanlarıyla ortak tarihimizi, sorunlarımızı ve çözüm önerilerimizi herkesle tartışmaya hazırım. Ama ne olur söylemeye çalıştıklarımızı önce anlamaya ve daha sonra cevap vermeye çalışalım. Çünkü polemi yapmak, "vatan, millet, sakarya edebiyatı" ile duygu sömürüsüne kalkışmak, inkarcılığa başvurmak, vb. metotlar hiçkimseye bir fayda getireceğine inanmıyorum.
Sonuç olarak bizler bugün aynı ülkede yaşıyoruz. Ama bugünlere gelene kadar "vukubulmuş" olaylar var. Bu olayları ortaya koymak, tanımını yapmak, varsa suçlularını ortaya çıkarıp cezalandırmak gerekiyor. Bu durum; barış içinde birlikte yaşamanın vazgeçilmez koşuludur. Eğer gerçekten bir arada yaşamak istiyorsak, böyle bir durumu sağlamak zorundayız.
Bizim amacımız da tam bu noktada böyle bir durumu sağlamaya çalışmak olmalıdır. Birbirimizi inkar ederek, sebebi ne olursa olsun yapılan yanlışlıkları haklı göstererek ve birbirimize "hiçbir şey olmamış, yapılmamış" gibi davranarak bir arada yaşayamayız.
Aynı ülkenin çocukları, bir arada yaşamak istemeyince ne yaparlar? Tabiki hepinizin bildiği gibi; birbirlerinin boğazına sarılır ve birbirlerini yok etmeye çalışırlar. Böyle bir boğazlaşmada da maalesef hiçkimse kazançlı çıkmaz. Aynen "Pirus Savaşında" olduğu gibi.
Bu yüzden bizler şimdi bir karar vermek zorunday; Ne yapmak ve nereye varmak istiyoruz?


Saygılarımla
Demir
 
Kimden: fikret  88.237.21.9***
18.03.2010 14:35:24
Cevap: soykırım
Demir Bey,

Aslinda sizin kendi konumunuzu da sorgulamaniz gerektigini dusunuyorum..Egitim sistemi, akademik calismalar, uluslararasi belgeler ve yazismlarin tumunyle bir inkarcilik yalan politikasi oldugunu hukmetmek ve bizleri bu sistemin ürünü kandirilmis, bilgisiz, alalade kisiler olarak goren zihniyet provakatif and subjektiftir. suphesiz herkes bu konularda arastirma yapma ihtiyacina gerek duymayabilir, bu tartismalara ayrilacak zamani lux olarak tanimlayabilir.. Ama bu butun bir milletin sempatizanligini yaptiginiz konulara vakif olmadigi anlamina gelmez. Tek dogru sizin degil, tek aci ceken, tek mazlum olan da sizler degilsiniz.. Bence, bir milleti, tarihi yargilarken daha ihtiyatli ithamlar kullanmak gerektigini dusunuyorum, sonucta siz yargic degil biz de sanik degiliz..

Saygilar
 
Kimden: cenk  212.154.127***
18.03.2010 16:27:00
Cevap: soykırım
1.Dünya savaşının en çok toprak ve insan kaybeden milleti acaba kimdi? 1912 balkan savaşı bozgunundan sonra yaşadıkları toprakları terkedip yollarda kırıma uğrayan yüzbinlerce Türk için neden kimseyi suçlamıyor ve yas tutmuyoruz? Türkler olmasaydı ermeniler bugün bulundukları coğrafyada (Bizans, İran ve Arap) yaşama şansı bulabilirmiydi? İttihat ve Terakki gibi meşruluğu ve milliliği tartışılır bir siyasi diktanın yanlış ve kusurlu uygulamalarını nasıl bütün bir millete maledebiliriz? Bakanlarının bile ermeni, arnavut, rum ve çerkezlerden olduğu bir devşirme devletinin günahlarını kendinden sonra kurulan milli bir cumhuriyetin ödemesini beklemek haksızlık değil midir?
 
Kimden: Esra  94.203.248.***
19.03.2010 10:25:40
Cevap: soykırım
Fikret tesekkur ederim.Cenk sanada katiliyorum Osmanli bunlari toptan devsiricekti yada temizliycekti bak oz aman sesleri cikiyormuydu.Bugun hangi birimiz safkan oldugumuzu iddia edebiliriz.Irkcilik yapiyorlar,habire savunacak ,tutnacak ,boluculuk yapacak baska malzemeleri olmadigi icin 1. dunya savasina geri donuyorlar.Ben art niyetli buluyorum.Balina Ermeniler yaninda giden kucuk baliklarda suryaniler. Bu siteye cok buyuk sevgi ile baslamistim simdi inanin kotu niyetli insanlar olduguna inandim.Burda suryaniymis gibi yazan kurtlerde var,kurt olup olaylari koruklendirenlerde.Bu benim son yazisim olsun.Ben cahilim ya ama orta dogunun gobeginde dunyanin en buyuk sirketlerinden birinde calisiyorum.O kadarda saf diiliz be.Sadece siz fazla art niyetlisiniz.Eger insansaniz bugun hristiyanlarin yaptigi katliamlara dur diyin.
 
Kimden: beer  77.56.181.2***
19.03.2010 16:20:59
Cevap: soykırım
Esra bak ben suryani ve yukari mezopotamya evladiyim.dinim ve meshebim ne olursa olsun ben bir insan olarak sozum sana sen burda yazdiklarin istediyin gibi yazarsin lutfen baska millete baska halklara hakaret etme. biz tarihimizi iyi biliriz kendimizi inkar etmeyiz eyer sen kendi tarihini ve milletini inkar ediyorsan sana diyeceyim yoktur. cunku kendisini inkar eden baskalarida onu muhatap almadiklarini gorur. bu oyledir ve oyle olacaktir. cunku gecmiste oyle oldu simdide oyle ve gelecekte oyle olacaktir.eyer bu sitede yazmak istemiyorsan ben uzulmem .tam tersi cunku kaybedeceyimiz yoktur.
SAYGILARIMLA
 
Kimden: Demir  84.226.100.***
20.03.2010 01:12:31
Cevap: soykırım
Birkaç gündür bu forumda yapılan tartışmalara, seviyeyi düşürmeden ve düşürülmesine izin vermeden, katılmaya çalışıyorum. Elbette yazılan yazıların hepsine katılmıyor, benim yazdıklarıma da bazı insanların katılmadığına inanıyorum. Ama her şeye rağmen yapılan tartışmaların genelde olumlu olduğuna ve dostluğa hizmet ettiğine inanıyorum. Bu çerçevede yazılan son bir kaç yazıya cevap vermeye çalışacağım:

Fikret’e
„Aslinda sizin kendi konumunuzu da sorgulamaniz gerektigini dusunuyorum.“ Doğru. Bir Süryani olarak eğitimimi Türkiye’de yaptım. Ancak edindiğimiz bütün bilgilerin; „bir inkarcilik yalan politikasi oldugunu“ hükmetmiyorum. Ama devletlerin ideolojik yapılanmaları çerçevesinde oluşturdukları şablonları vardır. Işte bu şablonlar her zaman doğruları ortaya koymazlar. Benim söylemeye çalıştığım budur. Zihniyet biçimimin „provakatif and subjektiftir“ olduğu konusundaki yaklaşımınızı bir eleştiri olarak algılıyorum. Olabilir.
Elbette kimileri için bazı konulara ayrılacak zaman „lux“ olabilir. Ayrıca her şeyi herkesin bilmesi gerekmez. Ama; söz söyleme, herhangi bir fiilde bulunma ve özellikle yönetici konumunda olanlar; bazı şeyleri bilmek zorundadırlar. Aynı şekilde ben „yargıç“ ve sizler de „sanık“ değilsiniz. Ama tartıştığımız konuda, suçlu olduğunu idda ettiğimiz kişi ve güçleri savunursanız, o zaman durum değişir. Belki siz değil ama bazıları, yapılanları haklı görürse, en azında bizim gözümüzde onlar da sanık durumuna düşerler. Doğrudur; „tek aci ceken, tek mazlum olan“ sadece bizler değiliz. Bence bugün Türkiye’de yaşayan milyonlarca insan da en az bizim kadar acı çekmekte ve mazlum durumdadır.

Cenk’e
„1. Dünya savaşının en çok toprak ve insan kaybeden milleti acaba kimdi?“
Osmanlı İmparatorluğu olduğunu düşünüyorum.
„1912 balkan savaşı bozgunundan sonra yaşadıkları toprakları terkedip yollarda kırıma uğrayan yüzbinlerce Türk için neden kimseyi suçlamıyor ve yas tutmuyoruz?“
Dünyada yapılan bütün savaşlar insanlara acı vermiş ve yıkıma uğratmıştır. Bu durumun sorumluları, savaş kararı alan yöneticilerdir. Hesabını sormak da o yöneticilere sorumluluk veren halktır.
„Türkler olmasaydı Ermeniler bugün bulundukları coğrafyada (Bizans, İran ve Arap) yaşama şansı bulabilirmiydi?“
Bu sorunun cevabını Ermeni olmadığım için verme durumunda değilim. Ama benim bildiğim Ermeniler; Bizans, İran, Türk ve Araplar’dan önce de oradaydı.
„İttihat ve Terakki gibi meşruluğu ve milliliği tartışılır bir siyasi diktanın yanlış ve kusurlu uygulamalarını nasıl bütün bir millete maledebiliriz?“
Yapılan yanlışlıkları bütün bir millete maletmiyor ve alınan kararın siyasi-ideolojik bir karar olduğunu söylüzorum. Dolayısıyla tek-tek insanlardan veya milletten hesap sormuyorum…..
„Bakanlarının bile ermeni, arnavut, rum ve çerkezlerden olduğu bir devşirme devletinin günahlarını kendinden sonra kurulan milli bir cumhuriyetin ödemesini beklemek haksızlık değil midir?“
….Devletten soruyorum çünkü, bu milli cumhuriyet, Osmanlı İmparatorluğu’nun devamı olduğunu söylüyor. Bu yüzden de kesinlikle ortada bir haksızlık bulunmamaktadır.

Esra’ya
Birkaç yazıda söylemeye çalıştıklarımı ne güzel ifade ettiniz; "Osmanli bunlari toptan devsiricekti yada temizliycekti bak oz aman sesleri cikiyormuydu.“ Ne yapalım denediniz ama başaramadınız. Bu yüzden de bize tahammül edeceksiniz. Bizler de; “Irkcilik“ yapacak, elimizde fazla bir şey bırakmadığınız için de „1. dunya savasina geri“ döneceğiz. Çünkü bizim de sizin de kaybettikleriniz orada.
Bakınız Esra hanım; özellikle biz Süryaniler’in binlerce yıla dayanan bir uygarlığımız var. İmparatorluklarımızın yıkılmasına, ülkemizin işgala uğramasına, uygarlığımızın ayaklar altına alınmasına, yarattığımız değerlerin talan edilmesine ve halkımızın defalarca katliam ve kırımlardan geçirilmesine rağmen, bugün hala varlığımızı sürdürüyoruz. Üstelik hiçbir zaman hiç kimseye hiçbir şekilde ihanet etmedik. Ister Yahudi, ister Hiristiyan, ister Müslüman, ister Budist, isterse de dinsiz olsun; KATİL HER ZAMAN KATİLDİR VE İNSANLIK GÖZÜNDE LANETLİDİR. Gücüm oranında da katillere „dur“ diyorum.
Siz; „orta dogunun gobeginde dunyanin en buyuk sirketlerinden birinde calisiyor“ olabilirsiniz. Ama malesef bazı şeyleri bilmiyorsunuz. Mesela bizleri tanımıyorsunuz. Biraz zorlanınca, içinizdeki bastırılmış duyguları açığa veriyorsunuz. Sıkışınca etrafınıza iftira atıyorsunuz. Yazı yazmasını bilmiyor, kendi kendinizle çelişkiye düşüyorsunuz. En kötüsü ne biliyormusunuz, bütün bu eksikliklerinizi kabul etmiyor ve dolayısıyla öğrenmeye çalışmıyor, ufak bir başarıyla öğünüyorsunuz.
Fikret bey, biliyorum biraz provakatif oldu ama; işte benim anlatmaya ve eleştirmeye çalıştığım eğitim biçiminin sonuçları karşımızda duruyor.

Saygılar
Demir
 
Kimden: Demir  84.226.100.***
20.03.2010 01:20:52
Cevap: soykırım
bu arada belki faydası olur diye, 19.03.2010 tarihl Taraf Gazetesi’nde çıkan bir yazıyı buraya ekliyorum

İnsaniyet Namına
Yasemin Çongar

Tan Oral’ın dünkü karikatürü, düz bir çizgiydi aslında...
Başbakan’ın o utanç verici cümlesini, bu topraklardaki Ermenilere, doksan beş yıl önce reva görülen zulme bağlayan dümdüz bir çizgi.
2010 yılında, ülkesine sığınmış mazlum, mağdur ve muhtaç insanlara “rehine” gözüyle bakabilen bir zihniyetin, 1915’te, yaşlı, kadın, çocuk demeden Ermenileri kırımdan geçiren İttihatçı zihniyetten bir farkı olmadığını anlatıyordu bence Tan Oral.
Bu zihniyetin insanı nereye vardıracağını tek bir soruyla Başbakan’ın yüzüne çarpıyordu âdeta...
Bilmiyorum, Erdoğan bu karikatürü gördü mü?
Ve ağzından dökülen “Yüz bin Ermeniyi gönderebiliriz” cümlesini, kalbiyle işitti mi?
Başbakan, bu cümledeki tehcir tehdidinin, tekrarlamayı pek sevdiği o Yunus Emre mısraının anti-tezi olduğunu anlamaktan aciz mi hakikaten?
“Yaradanı ve yaradılanı” seven bir insanın bunca zalim bir tehditte bulunması mümkün mü?
Erdoğan’ın akla, vicdana ve insaniyete sığmayan tehditkâr cümlesinin, siyasi açıdan da vahim bir hata olduğuna şüphe yok.
En basitinden, Türkiye’de kaçak yaşayan Ermenistanlı işçilerin ve yakınlarının sayısının yüz bin değil, azami yirmi bin olduğunu bilince, Erdoğan sadece şantajcı değil, yalancı durumuna da düşüyor.
Ayrıca, bu şantajın Batı’da yarattığı haklı tepkinin, Ankara’nın dünyadaki Ermeni soykırımı tasarılarıyla mücadele için harcadığı onca zaman, para ve enerjinin zaten pek zayıf olan hükmünü bir kalemde sildiğinden emin olabilirsiniz.
Ama doğrusu, Erdoğan’ın politik akıldan yoksun tavrı değil beni burada rahatsız eden...
İşin o kısmını, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu ile Erdoğan’ın sözüyle irkilen diğer olgun ve akıllı hükümet mensupları düşünsün.
Beni, bu ülkede resmî söyleme egemen olan çarpık tarih anlayışının, devlet erbabına politik hatalar yaptırmasından ziyade, onları insaniyetten uzaklaştırması çileden çıkarıyor asıl.
Şu “diaspora” meselesi misal.
Başbakan ne diyor?
Erivan, Ermeni diasporasının etkisinden kurtulmalı, diaspora Ermenilerini kontrol etmeliymiş.
Burada, demokrasi ve tarih adına, ama daha önemlisi “insaniyet namına” bir değil, iki ayıp görüyorum ben.
Birincisi, siz bir devletin, vicdanı hür insanlara söz geçirmesini, kimin nasıl hissedip neyin politikasını yapacağını dikte ettirmesini, kendi vatandaşı bile olmayan topluluklara cemaat gibi, tebaa gibi, sürü gibi davranmasını, hangi hakla tavsiye ediyorsunuz?
İkincisi, bilmiyor musunuz, anlamıyor musunuz, bir an için olsun durup düşünmüyor musunuz ki, “Ermenistan’ın diasporası” sandığınız o insanlar, dünyanın dört yanına Ermenistan’dan yayılmış değiller...
Onların, Ermenistan’ın değil, Anadolu’nun diasporası olduğu hiç aklınıza gelmiyor mu hakikaten?
Bugün Amerika’da, Fransa’da, İsveç’te yaşayan Ermenilerin aslen Elazığlı, Adapazarlı, Trabzonlu, Malatyalı, İstanbullu olduklarını; Ermenistan’dan değil bu memleketten sürüldüklerini ve yüz binlerce soydaşlarının öldüğü o zalim kırımdan kurtulabilmeleri sayesinde, kendilerine dünyanın başka bir ucunda yeni bir hayat kurabildiklerini anlamıyor musunuz?
Büyük bir kısmı Ermenistan’a bir kez bile gitmemiş olan diaspora Ermenilerinin hemen hepsinin anneannesinin, dedesinin Anadolulu olduğu sizin için yeni bir bilgi mi yoksa?
Ve Sayın Başbakan, sizin kaçak Ermeni işçilere müsamaha göstermeniz, kanun gereği olmadığına göre, “insaniyet namına” değil miydi?
Yoksa siz başından itibaren bu insanları “rehin” olarak, “koz” olarak, onların Türkiye’de kurmaya çalıştıkları derme çatma düzeni “günün birinde işinize yarayacak bir şantaj malzemesi” olarak gördüğünüz için mi, “kaçak” statülerini sürdürmelerine izin verdiniz, hatta bunu teşvik ettiniz?
İnsanların hayatıyla oynamanın “yaradanı ve yaradılanı” sevmekle ne ilgisi var?
Ve hayatıyla oynadığınız, “gönderirim” dediğiniz insanların, doksan beş yıl önce İttihatçıların bu topraklardan “gönderdiği” Ermenilerin torunları olduğunu, birilerinin ille de yüzünüze haykırması mı gerek?
İttihatçı zulümle aranızdaki bu dümdüz çizgi vicdanınızı sızlatmıyor mu?
Ya Yunus Emre ile aranızdaki bu devasa uçurum?
 
Kimden: mehmet fatih  79.123.237.***
20.03.2010 13:49:58
Cevap: soykırım
Geçin bunları Osmanlı Devleti 1. Dünya savaşına girdiğinde 2. 200. 000 askeri silah altına alıyor. Dört yıl sonra elinde 55. 000 asker kaılyor. O kadar vicdanlısınız madem 2.145. 000 insanın hesabını neden sormuyosunuz. Ha o zaman savai vardı canım. Türk ölürken savaş vardı değilmi. Ama savaşın o işrenç dişi Türk ten başkasına değerse sorumlu neden se Türk oluyor. Sınırdaşımız bile olmayan İngiliz ve Fransız askerlerinin hç suçu değilmi. Doğru onlar neden suçlu olsunlar ki. Türkler katil Türkler barnar. Peki bu Türkjler barbarda İngiliz bu topraklara gelmeden önce bu barbar neden Ermeniye Süryaniye dokunmamış surusunu soracamç Ama faşist olacam. Ben Kürdüm ben Ermeniyim ibareleri haklı. Türküm diyen FAŞİST ÖYLE DEĞİLMİ. bİR MİLLETE OLAN KİNİNİZ SİZİ ADALETTEN ALI KOYMASIN diyen bir kitaba inanan Türkler faşist
 
Kimden: Esra  94.203.248.***
20.03.2010 15:55:38
Cevap: soykırım
Yazmiycaktim am kendinle celiskiye dusuyorsun diyorsun ,sen beni anlamayacak kadar at gozlukleri takmis ilerliyorsun. Tekrar ediyoruz Ermenileride,suryanileride,kurtleride bu ulkeyi bolme propogandasi icinde olan gecmisin sayfalarinda eselenen tavuklara benzetiyorum.Biz bu milletin tum erkeklerini cephe cephe sehit verdik.Sizde bizi arkadan bicaklarken bir avucunuz oldu diyemi yoksa bir parca toprakda bagimsizliginizi ilan edemedinizmi diyemi parcalaniyorsunuz bilmiyorum.Osmanliyla meselenizi cozseniz size hic insan muamelesi yapmamis bizansada saldirirsiniz.Insan olan gundemdeki hristiyan katliamlarindan biraz bahsetsin.bos hulyalarin kahramanlari:)
 
Kimden: Demir  85.2.184.25***
22.03.2010 11:26:06
Cevap: soykırım
Esra Hanim hizini almis kimse durduramiyor.........
Belki biraz düsünür diye assagidaki yaziyi gönderiyorum..

Murat Belge (Taraf, 22.03.2010)
.......
Birinci Dünya Savaşı’ndan söz ediyoruz. Britanya-Fransa-Rusya üçlü itilafı Almanya ile savaşta Akdeniz’de Alman savaş gemilerini kıstırıyorlar. Alman gemileri Çanakkale Boğazı’nın ağzına kadar kaçıyor. 10 Ağustos 1914’te boğazdan geçme izni vererek bu gemileri kurtarıyoruz (Enver’in oldukça karakuşî emriyle). Durumu kurtarmak için de “satın aldık” diyoruz. Alman denizciler kafalarına fes geçirip Osmanlı oluyor. Ama Osmanlı’dan fikir almadan, 29-30 ekimde, başta Odessa, çeşitli Rus kıyılarını topa tutuyorlar. Osmanlı Rusya’ya savaş falan açmış değil. Yani bu, küçük çapta ve erken bir Pearl Harbor. Başbakan’ın bizim gibilerden avukatlık yapmamızı istediği olayın başlangıcı böyle. Bombardımandan sonra, 1 kasımda Rusya, 5 kasımda Britanya ve Fransa, Osmanlı’ya savaş ilan eder. Ne yapsalardı? Çiçek mi gönderselerdi?

İtilaf Kuvvetleri’nin Çanakkale’ye ilk saldırısı 19 Şubat 1915’tedir. Savaş, Batı Cephesi’nde, siperlerde kilitlenmiştir. Bu durumu aşmak için (Churchill’in planıyla) doğuda “manevra savaşı” başlatmaya karar vermişlerdir. Çanakkale’ye saldırmalarında savaş hukukunu çiğneyen hiçbir şey yoktur. Onun için, hangi nedenle bizden özür dilemeleri gerektiğini anlamış değilim. Başbakan, Viyana’ya iki kere sefer yaptığımız için Avusturya’dan özür dilemeyi, ayrıca Budapeşte, Belgrad, Sofya vb. bütün bunlar için özür dilemeyi düşünüyor mu?

Ermeni Kıyımı konusunda düşündüklerimi bir kere daha anlatmama gerek yok da, konuşmanın o kısmında da izlemekte zorlandığım bir mantık var: Çanakkale’de savaşıyoruz 1915’te; “Böyle bir dönemde Türkiye’yi soykırım ile değerlendirmek ve yargılamak isteyenler öncelikle bunu bilmelidirler, bugünü anlamalıdır. Türkiye bugün tüm dünyada barış ve adalet için...” vb.

Birinci kısımda ne diyor? “Çanakkale’de işimiz vardı, başka yerde kıyım yapamazdık” mı demek istiyor? Yoksa, “zor zamanda böyle işler yapsak da üstünde durmaya değmez” anlamında, gene o “arkamızdan vurdular” edebiyatı mı? O durumda, Sivas’ın, Tokat’ın, İzmit’in Ermenilerine ne oldu?

Ya aynı cümle içinde “bugün”e geçişin mantığını nasıl anlamalıyız? Bugün öyle davranıyor olmamız, 1914-18 arasında olanların olmadığını mı kanıtlar? “Biz şimdi iyi yoldayız. Bizi taciz etmeyin.” Bunu mu söylüyor Başbakan? İyi de, bugün ne olduğunu tartışan yok, ama bütün dünya “geçmişinizle yüzleşin” diyor. Bunu doğru yapmadan “bugün”ü doğru kurmanın da imkânı yok. Olmadığı, Türkiye’nin “bugün” devam eden sorunlarından, dün cereyan etmiş sorunlarından (Sivas, Çorum, Maraş kıyımları, Kürt sorunu ve Diyarbakır hapishanesi, 1 Mayıs ve daha neler, neler –sonunda da Ergenekon), ayrıca da Başbakan’ın çeşitli konuşmalarından, özellikle şu yeni, Ermeniler konulu sözlerinden belli.

Başbakan Erdoğan’ın, söylediğini düşünerek söylemek üzere, kendine çekidüzen vermesinin zamanı geldi. Önce bunu algılaması, sonra da bilgi ve mantığa dayanarak konuşmak için çaba göstermesi gerekiyor.


Aslinda cevap vermek istemiyorum. Ama Türkiye`yi savunmak; "Esra hanim mantigi"na sahip olanlara kalmamali.....
 
Kimden: Esra  80.227.127.***
22.03.2010 12:13:15
Cevap: soykırım
Yani simdi Osmanlinin neden Almanyanin yaninda Ruslarla savastiginami geldik:))) İmparatorluk, İngiliz ve Fransızlar ın Ortadoğu konusundaki niyetlerini ve -sanılanın aksine- petrolün yeni dönemdeki önemini son derece iyi bilmekteydi. Öte yandan yüzyıldan fazla süredir aralıklarla savaştığı Rusya nın da Boğazlar ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi üzerindeki hedeflerinin farkındaydı
 
Kimden: Esra  80.227.127.***
22.03.2010 12:15:30
Cevap: soykırım
Size gelince sizin ve Ermenilerin basina gelenler taraf tuttugunuz ulkelerin sizlere verdigi sozleri yerine getirememis olmasidir


BEN BU SITEDE ERMENI SURYANI KURT MANTIGINI,UZUN SUREDIR BARIS DIIL NEFRET TOHUMLARI EKTIGINIZI IZLEDIM.AYNA GIBI ISIGI YANSITIYORUM ,AYDINLATIN KAFALARINIZI
 
Kimden: Demir  85.2.184.25***
22.03.2010 14:51:16
Cevap: soykırım
Doğru. Kafaların aydınlatılması gerekiyor. Ama; acabo kimin kafası aydınlatılmalı. Esra Hanım düşünsün diye, Ahmet Altan dan bir yazı daha ekliyorum;

.................
Bugün, bizim “milliyetçilerin” büyük bir arzuyla sahip çıktığı İttihat Terakki iktidarı ise tarihimizin en “işbirlikçi”, en “dışa bağımlı” iktidarıdır.
İttihatçılar öylesine “işbirlikçidir” ki Osmanlı Ordusu’nun yönetimini hiç çekinmeden Alman generallere teslim etmiştir.
Enver Paşa, Osmanlı’nın kapılarını ardına kadar Almanlara açmıştır.
Almanların hatırı için Osmanlı’yı hiç hazır olmadığı halde Birinci Dünya Savaşı’na sokmuş, Almanlarla işbirliği yaparak ülkeyi “savaşa sokmasını” ise Sait Halim Paşa’nın konağında toplanmış olan kabineye, “bir oğlumuz oldu beyler” diye duyurmuştur.
Bugünlerde sıkı bir biçimde tartıştığımız, “kabulünü kendimize hakaret olarak gördüğümüz” Ermeni soykırımı da Almanların Osmanlı Ordusu’na hâkim olduğu bir dönemde gerçekleşmiştir.
Almanlarla “işbirliği” içindeki İttihatçıların gerçekleştirdiği bu korkunç katliam, Osmanlı’nın diğer ülkelerle “ittifak” kurma ihtimalini tümüyle yok etmiş ve tam da Almanların istediği gibi Osmanlı’yı Almanya’ya mahkûm etmiştir.
Yapılanın, Osmanlı’nın çıkarıyla bir ilgisi yoktur.
Bunu savunmanın bugün de Türkiye’nin çıkarıyla bir ilgisi olmaması gibi.
Ermeni meselesi 1915’te Osmanlı’yı nasıl yalnızlaştırdıysa, bunu savunmak da bugün Türkiye’yi yalnızlaştırmaktadır.
O “yalnızlık” Osmanlı dönemindeki Alman destekli İttihatçıları nasıl iktidarda tuttuysa, bugünkü yalnızlık da hâlâ varlıkları süren asker ve sivil İttihatçıların iktidarına yardım eder.
İttihatçıların iktidarı ise Türkiye’nin çıkarına değildir.
Ermenileri öldüren, Kürtleri ezen, Türklerin dindar ve demokrat olanlarını baskı altına alan, muhalifleri vurduran bir iktidar nasıl Türkiye’nin lehine olur?
İttihatçı bir iktidarın sürmesini, Türkiye’nin dünyadan koparılmasını, “küçük bir zümrenin” dışında kalan Türklerle Kürtlerin ezilmesini, yasakların, baskıların artmasını istiyorsanız tarihteki yalanları savunun.
Ama bilin ki savunduğunuz yalanlar ne sizin çıkarınızadır, ne de Türkiye’nin çıkarınadır, sadece Türkiye’yi yüz yıldır yöneten silahlı bir azınlığın çıkarınadır.

Ahmet Altan (Taraf, 22.03.2010)
 
Kimden: fikret  88.237.17.8***
22.03.2010 17:10:24
Cevap: soykırım
Demir Bey,

Konumunuzu belki sorgulamalisiniz derken donemin siyasal toplumsal,psikolojik ve askeri kosullarini goz onunde bulundurarak bir yorum yapmanizin daha objektif olabilecegini soylemek istedim. Ama siz donemin kosullarini sadece taraf gazetesi gibi tarafsizligindan ciddi kusku duyulabilen bir kaynaktan bakis acinizi lanse ederseniz ne bizim soylemek istediklerimizi anlayabilirsiniz, ne de yeni bir seyler soyleyebilirsiniz diye dusunuyorum.. Provakif ve subjektif zihniyet derken, sizin sahsiniza ve ideolojinize yonelik bir ithamda bulunmak niyetinde degil, bu sonucu cikarabilecek tek taraflilik bakis acisini dile getirmek istedim. bilakis Cumlelerinizden son derece kulturlu bir insan oldugunuzu anlayabiliyor ve sizi tartismaya deger biri olarak goruyorum..

Kavramlar uzerinde tartismak istemiyorum ama 1915 olaylarinin aci sonuclar verdigini kabul ediyoruz. Ama bu aci receteye sebebiyet veren olaylar zincirini goz onune alindiginda, kararin bugun dahi savunulabilir nitelikte oldugunu dusunuyorum.. Bu beni ne vahsi ne irkci ne de insafsiz yapar.. Dort bir yandan ulkemin saldiriya ugradigi, ve ulke icinde bir gurubun taa savastan 40 yila yakin bir suredir, dusmanlarimizla topragimizi paylasmak uzere alcak bir pazarliga giristigini, ve kosullar olgunlastiktan sonra bu hain kararin uygulanmasi adina katliamlara giristigini, ulke icinde asayisin saglanamadigindan turk toplumunun ve bu eylemlerden uzak duran ermeni vatandaslarin masum yere katledilmesini onlemek amaciyla gecici de olsa uluslararasi hukukun state of necessity kavrami baglaminda bu kararin uygulabilir nitelikte oldugunu dusunuyorum.. Tabi bu karar muhakkak ermeni sivillerin can guvenligini icermeliydi ama zaten ulke icinde asayis saglanamdigindan oturu bu insanlar suruldugu icin yolda da dogal olarak mutlak bir asayin saglanamamasi anlasilabilir diye dusunuyorum. Yani bir donem dusunun ki, onlarca yildan beri savasmaktan tukenmis, aclik, yoksunluk sefalet ceken, ve kutsal olarak gordukleri bayraklarina vatanlarina komsulari evlerini topraklarini isgal edenlerle isbirligi yapip ihanet ediyor.. Neticede toplumlar birbirlerine karsilikli katliamlar gerceklestirirken gucu elinde bulduran (bunlar ermeniler de olabilirdi) toplum firsattan istifade edip dusmanini yok etmeye calisiyor.. Zaten ermenilerin can guvenligini saglayabilecek muktedir bir otorite olsaydi, techire de gerek kalmazdi diye dusunuyorum,
Saygilar
 
Kimden: Esra  80.227.127.***
24.03.2010 07:17:52
Cevap: soykırım
Sen hiç sırtından bıçaklandın mı


ARKADAŞ, sen hiç sırtından bıçaklandın mı?

Sen hiç Çanakkale de savaştın, ayağında tabanı delik, dikişi atmış postalla, siperden sipere koştun mu?

Sırtındaki yırtık pırtık çul parçasını bu milletin ordusunun şerefli üniforması haline getirmek için canını, kanını verdin mi?
Arkadaş, sen hiç, Balkan bozgununun utancından kılıcını pantolonunun içine saklayıp, sana vatan diye kalmış avuç içi kadar toprağa, bu hüzünle döndün mü?
Döndün mü arkadaş...
O Balkan savaşının utanç teri daha soğumadan, Çanakkale ye koşup İngiliz in, Fransız ın Avustralyalısının, Yeni Zelandalısının üniforması afili, zaferden gözleri çakmak çakmak askerinin karşısına dikildin mi?
O sefalet siperlerinde, aç biilaç Afrikalısının, Magribisinin, Gurkasının, şununun bununun karşısına dikildin mi?
Dikildin mi ha...
* * *
Arkadaş, ahval ve şerait böyleyken.
O yorgun insanlar yüz bir cephede savaşırken.
Yani vatan toprağını canıyla kanıyla savunurken.
Anasının, babasının, dedesinin, kızının, oğlunun torununun geride eli kanlı ağzı bıçaklı çetelerin baskınına uğramasının ne demek olduğunu biliyor musun?
Biliyor musun söyle.
Senin için hiç, ta şurasından böyle cayır cayır yandı mı arkadaş?
Diklenmediysen, dönmediysen, için cayır cayır yanmadıysa, niye gazel okuyorsun arkadaş.
Bu ülkenin başbakanı ne yapacaktı?
O değil başkası olsaydı ne yapacaktı.
Gidip “Kusura bakma benim ecdadım senin ecdadını kıtır kıtır kesti” mi diyecekti?
Senin tarih mezhebin geniş, onunki dar.
O başbakan, dar olacak elbet.
Arkasında bir tarih, bir ecdat, bir de millet var.
Arkasında, Çanakkale de yatan o insanlar var.
O insanlar cephede savaşırken, arkasından vurulmanın yaşanmış ıstırapları var.
Sen silsen, o mezar taşının altındaki silecek mi?
* * *
Bırak şimdi, o can havliyle, o öfkeyle söylenmiş birkaç lafı.
Sen o öfkeye, o can havline bak. O can havliyle ecdadı savunmaya bak.
Adam sana diyor ki, “1.5 milyon Ermeni yi kestin”.
Ötekinin derdi ise kendisi. Parlamentosunda, senin sırtından kendi vicdanını aklama peşinde.
Tarihin mezardaki trajedilerine suni teneffüs yaptırıp, faturasını 21 inci yüzyılın Türk üne ödetmeye çalışıyor.
Ne yapacaktı bu ülkenin başbakanı.
Senin gibi çıkıp, “Evet maalesef biz kestik. Özür dileriz” mi diyecekti?
O, senin Çanakkale de vurulup düşerken, bir de kendi evinde vurulan şehidinden, annesinden, babasından özür diliyor mu?
Sakın bana, yine “Sen devletsin, o tebaa” masalını okuma.
Cephe gerisinde çetecinin insafına bırakılan o gariban da tebaa.
Sen ve arkadaşların çekilmiş gitmiş ama o maziyi savunacak koskoca bir millet ayakta bekliyor.
Başbakanına görev vermiş.
Başbakanı savunmayacak da kim savunacak bu ülkeyi arkadaş.
Onun sırtında ağır bir yük var.
Birini tarih yüklemiş.
Ötekini ecdadı.
Sonuncusunu da bu millet, oylarıyla.
Söyle, o savunmayacak da kim savunacak.
Sense kendi yükünü, kendi mazini bile taşımıyorsun.
Her 10 yılda bir yük ata ata, bu milletin mazisini, ıstıraplarını, fedakârlıklarını safra gibi bıraka bıraka gelmişsin, gerinde bir şey kalmamış.
Karda yürümüş, izini örtmüşsün.
Şimdi niye kızıyorsun Başbakan ille de senin dediğini yapmadı diye.
* * *
Biliyorum içinden “Sakarya edebiyatı yapıyor” diyorsun.
Burun kıvırıp, “Geçti bunun modası” diyorsun.
Biz de biliyoruz ki, o moda senin kafandan çoktan geçti; benimkinden, bu milletin kafasından hiç geçmedi.
Bu mazi, bu ecdat, bu tarih, bu ıstıraplar orada durduğu sürece de geçmeyecek.
Ha bir gün onlar gelip, Çanakkale deki anıtın önünde çeteler için özür dilerse, biz de üzerimize düşeni yaparız.
Çünkü kimse bize, ecdadımızın hiçbir hafifletici nedeni yoktu, bütün bunlar durup dururken oldu dedirtemez.
 
Kimden: Demir  188.107.234***
25.03.2010 01:06:48
Cevap: soykırım
Bazi secimler vardir. Insan kendisi yapar bu seimleri. En dogal sey de; insanin kendi yaptigi secimlerin sonucuna katlanmasidir. Balkan savaslarina katilmanin kararini ben vermedim. Canakkale savasina girme kararini da ben vermedim. Allah u Ekber daglarinda onbinlerce Osmanli askerinin kirilmasina neden olan karari da ben vermedim. Bütün bunlara ragmen, ortaya cikan sonuclar icimi sizlatiyor. Ama bu sizi, halkimin kirimina neden olan karari verenlerin hakkindaki yargilarimi degistirmiyor. Aksine Bütün bu yanlisliklari yapan ayni insanlardan hesap srulmasi geregini daha fazla dayatiyor. Bu hesap sorma isini yapmasi gereken de sadece ben olmamaliyim. Bütün ici sizlayanlar olmasi gerekiyor.

Fikret bey cevabiniz icin tesekkürler. Daha sonra ayrintili bir sekilde yazacagim. Ayni sekilde ben de cevaplarinizi mantikli buluyor, seviyeli bir tartisma yapmamiz gerektigine inaniyorum.

Saygilar
 
Kimden: beer  77.56.181.2***
25.03.2010 04:38:49
Cevap: soykırım
ESRA. NE BICIM INSANSIN SENI ANLAMAK COK ZOR?
(1) BIZ SURYANILER CENEKALEDE SORUMLUGUMUZ GERI HIZMET OLDUGUNU BILMIYORMUSUN.
(2) BIZ NE SENI NEDE BASKASINI SIRTINDAN BICAKLIYACAK ZIHNIYETIMIZ YOKTUR .
(3) LUTFEN HERKESI SENIN GIBI SAYMA .
(4) LUTFEN KENDINE IYI BAK AYNADA BELKI O ZAMAN BIR SEYLER ANLARSIN .
(5) EYER INANMASAN KENDINE SOR BUGUN T.C. DEVLETINDE NE KADAR SURYANI HALLKI VARDIR?
(6) EYER BU YETMIYORSA T.C. KURULUSUNDAN BUGUNE KADAR NE KADAR SURYANI HALLKI T.C. DEVLETINDE VEZIFELI SURYANI HALLKINDAN GOREVLI INSANIMIZ VARDIR?
(7) EYER BUNLARIN DOGRU OLMADIKLARINI SOYLERSEN VALAHI BU ISTE BIR IS VARDIR DEMEKTEN BASKA YOKTUR.
 
Kimden: cenk  212.154.127***
25.03.2010 16:38:10
Cevap: soykırım
Sevgili Demir bey,

Siz sorularıma cevap vermeye calışmışsınız ama aslında hiçbirine cevap yazmamışsınız. Muhtemelen cevaplarını siz de biliyorsunuz ama politik davranmayı tercih ediyorsunuz. Madem katliamların yanındasınız o zaman Balkan savaşlarında sırp ve bulgar çetelerince yollarda telef edilen yüzbinlerce Türk için de tavır koyunuz. Yandaş olmadan önce objektif olmayı deneyiniz. Daha önce de yazmıştım. Ben hem bu ülkenin her coğrafyasında hem de komşu ülkelerinin tamamında bulundum. Büyük ve bağımsız milletler kin tutmuyor. Ama küçük, yönetilen, bağımsızlık görmemiş topluluklar da aşağılık kompleksinden bir türlü kurtulup kinini bertaraf edemiyor. İşte o yüzden söylüyorum biz Türkler kimseye karşı kin ve nefret beslemiyoruz. Savaşlarda en çok can kaybını biz verdik. Bu mantıkla bugün Sırp ı, Bulgar ı, İngiliz i, Rus u, Arap ı, Fransız ı, Yunan ı can düşmanımız olurdu. Ama biz nefret etmek, bedel ödetmek yerine birlikte yaşamayı tercih ediyoruz. Büyük düşünen insanları hayatta tutan idealler vardır. Ulusal bağımsızlık gibi. Ama ben malesef azınlık mensuplarının çoğunda vatanları adına bu idealleri göremiyorum. Kendilerine en fazla vaatte bulunan partilere ve siyasi görüşlere saplanıyorlar. Birinci sınıf vatandaş olmak yerine rejim muhalifi olmayı tercih ediyorlar. Korkarım bir çoğu tıpkı savaş yıllarında yaptıkları gibi batılı bir yabancı devletin himayesinde yaşamayı tercih ediyorlar. İşte bizi ayıran ince çizgi de bu. Bu ülkenin vatandaşı olup ta en az Türkler kadar bu ülkenin bağımsızlığını ve geleceğini düşünemeyen azınlıklar doğal olarak 1. sınıf vatandaş olamayacaklardır. Bu her yerde böyledir. Almanya da yaşayıp, o ülkenin varlığının ve rejiminin aleyhine çalışabilir miyiz? O ülkenin menfaatlerini başka ülkelere satabilir miyiz? Olursak ta orada ne oluruz, düşünün bakalım?
 
Kimden: Steyfo  88.233.107.***
25.03.2010 22:03:46
Cevap: soykırım
Burada fikirlerini yazan arkadaşların yazılarını okudukça kendimi TRT haberlerini izlemiş gibi hissediyorum. Bilirsiniz ki bir zamanlar tek kanallı televizyon zamanında TRT nin tek yanlı ve yalan haberlerini dinlemek zorunda kalırdık. TRT haberlerine inanmış olsaydık herşeyin güllük güllistanlık ve hiç bir sorunumuz olmadığına inanmış olurduk. Ama yıllar geçip TRT nin tekeli kırılıp başka kanallar ortaya çıkınca öteki Türkiye yi de tanımaya başladık. Kürtlerin dağlarda yaşayan ve kart kürt sesi çıkarmasında dolayı kürt olarak isimlendirilmediğini öğrendik. Bu ülkede Türkçe den başka dillerin de var olduğunu öğrendik. Tek dil tek millet söyleminin aslında içi tam doldurulmamış bir siyaset malzemesi olduğunu öğrendik. Okullarda öğrencilere öğretilen resmi tarihin büyük yalanlarla dolu olduğunu gördük. Askerlerin kürt vatandaşlara zorla dışkılarını yedirdiğini öğrendik. Velhasıl Türkiye nin ya sev ya terket çiler yüzünden Avrupa kıtasında vatandaşlarına en çok hukuksuzluğu reva gören bir ülke olduğunu öğrenmiş olduk. Burda bozuk plak gibi çalan bazı arkadaşlarının söylediklerinin hiç de öyle olmadığını gördük.

yukarıda yazı yazan Cenk arkadaş diyor ki büyük milletler kin tutmazmış. Azınlıklar ise aşağılık kompleksilerinden bir türlü kurtulamıyor. İşte bu ülkenin her yerinde görmeye alışık olduğumuz tipik bir ırkçılık söylemi daha. Azınlıkları her platformda aşağılamaya kadar giden bir söylem. İnsanı insanlığından çıkartan sözler.

Daha geçtiğimiz günlerde Balıkesir in bir ilçesinde yaşayan romanların başlarına gelen hadiseleri biliyoruz. 2010 senesinde toplumsal linçe engel olamayan yöneticiler ve güvenlik güçleri çareyi insanları başka bir ile yollayarak çözmeye çalışıyorlar. Muhakkak ki bu olaylarda aşağılık kompleksinden kurtulamayan romanlar yüzünden olmuştur. İki sene önce Nusaybinde bulunan bir toplu mezarı incelemek isteyen İsveç li bilim adamına, büyük Türk bilim adamı Yusuf Halaçoğlu misafirperverlik göstererek tertemiz ve bomnboş bir mezar göstermişti. Bu olay da aşağılık kompleksinden kurtulamayan İsveç li bilim adamı yüzünden oluvermişti. Türkler Avrupa da yayılırken kendi insanlarını da oraya götürmüş ve aşağılık halklara günlerini göstermek istemiştir. Osmanlı da farklı kimliklere sahip insanlardan 600 küsür sene boyunca aşağılık kompkleksine sahip oldukları için cizye adında vergi alınmıştır. Osmanlı hiç bir zaman emperyalist amaçlar gütmemiştir. Bu şekilde iddialar ortaya atanlar Türklere düşman olan aşağlık kompleksine sahip azınlıklardır.

Bu ülkede Ermeni gazeteci Hrant Dink i vuranlar kahraman ilan edilmiş, Ermenilerle dayanışma için hepimiz Ermeniyiz diyenler hain ilan edilmişlerdir. Kıbrıs ta Türk vatandaşları ölünce adaya asker gönderip müdahale etmek bir hak oluverir ama aşağılık kompleksine sahip azınlıklara sahip çıkmak isteyen batılı devletler olunca azınlıklar işbirlikçi oluverirler. Tanzimat fermanının bütün vatandaşları eşit seviyeye getirmesine, maalesef Türklerin rızası olmamış ve azınlıkların tasfiye hareketi başlatılmıştır. Ve 1915 te son nokta konulmuştur. Bakınız iki de bir temcit pilavı gibi ortaya attığınız Balkanlar da Türklerin başına gelenler Tanzimat fermanından sonra başlayan huzursuzluklarla alevlendirilmiştir. Yöneten sınıftan olanlar hiç bir zamanlar farklı kimliklerle eşit olmayı hazmedememişlerdir.

150 sene sonra aynı sancıları tekrar yaşamaktayız. Ama bu sefer öyle bir şansımız var ki asarım keselimciler maalesef iktidarı kaybetmişlerdir. Bütün tutundukları dallar birer birer ellerinden gitmektedir. İşte bütün her tarafa saldırmaları bu yüzdendir. Türklerden gayri bütün farklılıkları düşman görmeleri bu yüzdendir. Görünen o ki bu sefer ya sev ya terket çiler istediklerini yapamayacaklardır. Geçmiş olsun onlara ve buralarda bilumum ötekilere kinlerine kusmaya devam edebilirler. İnsanlık her zaman kimlikçi kafalara ders vermeye muktedirdir.

Not: TRT haberlerinden sıkılırsanız haberimiz olsun demokrasilerde çareler tükenmez...
 
Kimden: Aydin  188.97.206.***
26.03.2010 00:48:45
Cevap: soykırım
Burada yapilan tartismalari gercekten ilginc buluyorum. Ancak Esra adiyla yazi yazan kisinin tek bir kisi olduguna inanmiyorum. Cünkü yazdiklari cok celiskili. Eger tek kisiyse ya hasta (Sizofren) ya da bilincli bir sekilde provakasyonlar yapiyor.
Demir, sen de her yazilana cevap vermek zorunda degilsin. Mlet anlamak ästemiyor, yanlista direniyorsa yapilacak fazla bir sey yok. Anlayan da anliyor zaten. Hersey ortada.
Aydin
 
Kimden: fikret  88.237.17.8***
26.03.2010 11:15:33
Cevap: soykırım
Esra hanim, cenk bey lutfen mesnetsiz milliyetcilik yapmayin, hakli sebeplerimiz oldugu konularda bizi zor durumda birakan,temelsiz, idelojik salvolarda bulunuyorsunuz.. hepimiz milliyetciyiz, vatanimiza tapiyoruz ama burada bu tur provakatif ve romantik bir uslup ve tezler kullanmak yersiz ve yanlis diye dusunuyorum..
 
Kimden: cenk  212.154.127***
26.03.2010 11:18:51
Cevap: soykırım
Sevgili Steyfo,

Bilimsel ve mantığa dayalı cevaplar vermek yerine edebiyat ve ajitasyon yapmayı tercih etmişsiniz. TRT den girip Hrant Dink tan çıkmışsınız. Bizi de ırkçı yapmışsınız. Böyle olunca ne kadar kolay oluyor değil mi? Ama sizi üzeceğim bu konuda. Çünkü sizi tatmin edecek hiç bir kalıba girmiyorum ben. Hepimiz bu ülkenin sıradan vatandaşlarıyız. Ama bazılarımızda algı farkı var. 2000 li yıllarda hala Tanzimat dönemine saplanmış zihniyetler, vatandaş olmak yerine gerilla ruhuyla hareket edenler için ayrıca bir politika üretmek gerekiyor.

Şunu hiç bir zaman unutmayın ki bu ülkenin sağduyulu yurttaşları her zaman çoğunluktadır. Bunu bence kendi cemaatleriniz için de düşünün. Hala bir çoğunuz yabancı bir batılı ülkenin himaye yönetimini arzuluyor, terör odaklarıyla işbirliği yapıyor. Ülkenin yıkılması için uğraşan karanlık odaklarla içli dışlı olmaktan çekinmiyor.

Bu cesareti ve cüreti iltica ettikleri İsveç, Almanya, Fransa gibi ülkelerde neden bulamıyorlar acaba? Onların devlet düzenini değiştirmek için mücadeleye girmiyorlar. Göçettikleri ülkelerde her türlü sistemle barışık kuzu gibi göçmenler oluveriyorlar nedense...

Biz Hrant Dink i seviyoruz ve bağrımıza basıyoruz. Katillerini de lanetliyoruz. Eğer bu konuda bu kadar hassassanız aynı duyarlılığı çoluk coçuk demeden ASALA militanlarına karşı da gösteriverin bir zahmet. Çünkü onlar Ermenistan a dönüşlerinde kahramalar gibi karşılanıp, her biri adına anıtlar dikildi. Türkiye topraklarındayken, bizim ülkemiz, burada yaşamaktan mutluyuz, kimseden düşmanlık görmeden yaşıyoruz deyip te Avrupa ya ayak bastığında "Katil Türkiye" pankartlarını taşıyan yoldan çıkmışlar için ise hiç bir şey söylemiyorum. Vicdanlarına bırakıyorum....
 
Kimden: cenk  212.154.127***
26.03.2010 11:25:40
Cevap: soykırım
Fikret bey,

Bence buna karar vermeden önce bir diğer forumdaki Umur ve Bunyamin nickleriyle yazan kişilerin mesajlarını okuyunuz. "Romantizm ve Ajitasyon" için de Steyfo ve Demir beyi tavsiye ediyorum...
 
Kimden: Steyfo  88.233.107.***
27.03.2010 00:45:05
Cevap: soykırım
Cenk bey küçük toplumları adamdan bile saymıyor. Onlara olan garezini küçümseyici ifadelerle hakarete vardırıyor. Sonra da burda bizlerden el etek öpmemizi bekliyor. Sevgili cenk sen önce kafandaki o milliyetçi şapkayı çıkar ve senin gibi olmayanlara saygı duymayı öğren.

Kim ki bir insanı milliyetinden dolayı öldürüyorsa dünyanın en büyük katilidir. Bu cümleden neyi anlıyorsan artık onu anla. Temcit pilavı gibi bazı konuları ikide bir önümüze getirip bizi kıyaslamalara zorlamak istiyorsunuz ama kusura bakma bizim desturumuz önce insanlık. Önce senin gibi olmayanlara saygı duyacaksın ve onlara tepeden bakmayacaksın. Bunu da burda büyüklük deyip insanlara yutturmayacaksın.

Burda kimsenin batılı bir devletin himayesini arzuladığı felan yok işkembeden mesnetsiz atıp tutma lütfen. Bizim tek arzumuz bu ülkenin çağdaş normlarda bir demokratik ülke olması ama siz bu isteğimizi bile bölücülük olarak görüyorsanız allah size zihin açıklığı versin diyelim. Terör odakları ile ilgili iddialarınız ise kargaları bile güldürüyor ne yazık ki. Eğer asıl terör odaklarını görmek istiyorsan Ergenekon, kafes ve balyoz planlarına bir bakıvermenini rica ederim.

Bu ülkede farklı olanlara asıl terör uygulayanları orda daha net görebilirsin. Biz küçük kompleksli topluluklar olarak hiç kimseyi bir stadyuma koyup yok etmeyi düşünmedik ama bu ülkede birileri bunu bizler için hem de ciddi biçimde düşündü. Gayrı müslümlerin sahip oldukları şirketlerine el koymayı ciddi biçimde düşündü. Aslında hikayenin başlangıcına bakarsa bu ülkenin burjuva sınıfının asıl hayat hikayelerinin azınlıkların mal varlıklarına haksız olarak konması ile başladığını sen benden daha iyi biliyorsundur. Tabii bunu yapanlar toplumlarının büyüklüğünden ötürü yapmışlardır senin iddialarına göre..

6-7 Eylül ler, Varlık vergileri, 20 kura askerlik, Aşkale kampları, Vatandaş Türkçe konuş kampanyaları, Yargıtay ın azınlıkları yabancı olarak gören kararı, 1964 te bir gecede İstanbul dan sınır dışı edilen binlerce Rum vatandaşı ve adını burda sığdıramayacağım yüzlerce insanlık suçu uygulamalar hep sorunlu küçük toplulukların sebep olduğu olaylar oluvermiştir sana göre..

Evet eskiden örnek veriyorum ki geleceği güvenle kurmayı deneyelim diye ama sizin bundan zerre kadar anladığınız bir şey yok. 150 sene öncesinden ders alınabilseydi eğer bugünkü korucu sistemine gerek kalmazdı. Fakat 150 sene önce Hamidiye Alayları ile başlayan serüven 150 sene sonra köy korucuları ile devam etmektedir. 100 sene önce Ermenilerle başlayan tehcir bugün en yetkili ağızdan tekrarlanmaktadır. Beni romantizm ve ajitasyon ile suçlayacağınıza şu ip uçlarından birşeyler öğrenmeye çalışın kendinize bir hayrınız dokunur.

Binlerce yıldır bu ülkede yaşayana vatandaşlarına sahip çıkamayan bir anlayışı görmezlikten gelip farklı toplulukları batılılara işbirliği yapmakla suçlamak tipik bir Bahçeli ve Baykal anlayışıdır. İmamlar bunlarsa cemaatinin nasıl olabileceğini sizin düşüncelerinizden anlamamak ahmaklık olur.

Siz bol bol TRT seyredin, Tarkan filmi izleyin ve Yusuf Halaçoğlu kitapları okumaya devam edin bizlerde bu ülke neden bir adam ileri gidemiyor diye burda boşuna çenemizi yormaya devam edelim.
 
Kimden: cenk  212.154.127***
29.03.2010 11:18:21
Cevap: soykırım
Sevgili Steyfo,

İşkembeden mesnetsiz atmak demişsin de her satırında dediğinden geri kalmamışsın. Yazdıkların çarpıtma, taraftar arama, ajitasyondan öte geçemiyor. Ergenekondan girmişsin, Aşkale den çıkmışsın. Sanki burada yanlış uygulamaları savunan bir kişi dahi varmış gibi. İşini kolaylaştırmak için de kendine muhalif olarak gördüğün tüm fikir sahiplerini olabilecek en yanlış kurum ve örgütlerin yandaşı ilan etmen. Böyle olunca ne kadar kolay oluyor değil mi? Ama ne var ki sağduyusu olan hiç bir vatandaş dediklerini kale bile almaz. Senin söylemin akşama kadar mağdur edebiyatı yapan islamcı politikacılarla, ayrılıkçılıklarını ve etnik milliyetçilerini demokratik çercevede gizlemeye çalışan terör sevdalısı partilerin söylemine uyuyor ancak. Muhtemelen eteklerine sarıldıkların da onlar olmalı...

Bizler milliyetçi ama sol görüşlü insanlarız. Biz ilke ve ideallerimizin peşindeyiz,onurluca. Senin gibi değil. Bugün kimden daha fazla koparırsan onun peşine takılırım siyaseti ve ilkesizliği senin gibiler için geçerli. İnsanlık ve hümanizm bizim yüzyıllardır en geçerli değerlerimiz. Eğer öyle olmasaydı bugün herkes fikirlerini bazen yıkıcı bile olsa bu kadar rahat ifade demezdi.

6-7 eylül lerden bahsetmişsiniz. Aşkale den bilmem nerden. Bu ülke demokrasinin ne olduğu bile bilinmeyen bir dikta imparatorluğundan sıyrıldı. Toplum, yöneticiler tarafından kolay yönetilmek adına eğitim ve öğretim imkanlarından yoksun bırakıldı. Demokrasi ve insan hakları adına sıkıntılar çekildiyse bunları azınlıklar değil, bu ülkenin bütün yurttaşları çekti, hala da çekiyor.

Bunları düzeltmek herkesin elbirliğiyle olacaktır. Gizli pazarlıklarla, kuyu kazmalarla değil....

Bugün demokratik diye sığınmaya çalıştığınız ülkelerin sicillerine de bakın arada bir. İsveç in Norveç rahat işgal edilsin diye nazilere verdiği imkanları, Almanların yahudi ve çingenelere yaptıkları zulümleri, Fransızlar ın Cezayir de giriştiği katliamları, Ermeniler in Hocalı daki masum sivillere uyguladıkları kıyımları. Bunlarla ilgili tek satır yazmazsınız, konuşmazsınız. Hatta ilgili ülkede sesinizi bile çıkarmazsınız..

Ben ne TRT seyrediyorum, ne Tarkan filmi ne de Halaçoğlu okuyorum. Ama sizi mutlu edecekse öyle olsun. Nasıl olsa küçüçük dünyanızda avunacak, kendinizi teselli edecek başka yalanınız kalmamış...
 
Kimden: beer  77.56.181.2***
29.03.2010 20:08:00
Cevap: soykırım
CENK BEY: SIZ HANGI DUNYADA YASAMAKTASINIZ ANLIYAMADIM ?
EYER BIZ SURYANILER T.C. DEVLETINDE YASIYORSAK BIZE SOYLEDIYIN YANI BIZ TURK OLMALIYIZ ?BASKA DEYIMLE KENDIMIZI INKAR EDELIM ? EYER SEN VE SENIN GIBI INSANLAR BASKA DEVLETLERDE YASIYORSA TURKLER KENDILERINI INKAR ETSINLER . COK BASIT EYER BOYLE COZUM VARSA ILK ONCE SIZ BASLAYIN BAKALIM . ALMANYADA YASIYAN TURKLER TURK YOK DIYELIM CUNKU ONLAR ALMANYADA YASADIKLARI ICIN ALMAN OLSUNLAR ARZUN OYLEYSE OYLE OLSUN. YANLIZ BUNI BIL SEN TURK OLARAK BU TOPRAKLARA GELMEDEN EVEL BIZ BURDAYDIK VE BIZ BURDA KALACAGIZ. BIZIM TARIHIMIZ BELLI SIZIN TARIHINIZDE BELLI. BU KADAR ACIK ANLAMADIYSAN GIT IYICE OYREN BASKASINA BOYLE IFTIRALARI ATMA.
 
Kimden: Steyfo  88.233.107.***
29.03.2010 22:31:15
Cevap: soykırım
Cenk Bey,

son mesajınızda yaptığınız ifşaatla kendinizi ne güzel de ele verdiniz. Solcu olduğunuzu iddia ederek üstüne milliyetçilik elbisesini giydiğinizi itiraf etmişsiniz. Dünyanın neresinde böyle bir zihin bulanıklığı ve böyle bir kör sapma olabilir ki? Olursa ancak Türkiye de olur. Milliyetçilik ve sol kavramları birbirinden zıt kutupta iki kavramdır. Ama siz her iki kutubu kendinize uygun görerek nasıl bir ideolojik bunalımı geçirdiğinizi kendi sözlerinizle ele veriyorsunuz. Halkların kardeşliğinden dem vurması gereken sol söyleminiz ne yazık ki milliyetçilikle birleşerek halklara düşman oluyor. Bu halklara olan düşmanlığınızı burda açıkça belirtiyorsunuz. İşte bu kafa halkları yok eden İttihatçı kafadır. İşte bu kafa kendinden başka her toplumu hakir gören ve onlara ikinci sınıf vatandaş mualemesi çeken yüzde yüz ittihatçı kafasıdır. Kendi ayıplarını örtmek için Almanları , Fransızları öne süren iki yüzlü bir siyaset kafasıdır. Madem sizler o kadar dürüstsünüz kapınızın önünü bir süpürmeyi deneyin bakalım. Hakları yok edersiniz adına tehcir dersiniz ama başkalarının yaptıkları soykırım olur sözlerinizde. Azınlıklara haklarını verin derler siz hemen Yunanistan daki soydaşlarınızı şantaj gibi öne sürersiniz. Allah aşkına böyle mi değer vereceksiniz insanlara? Böyle mi çözeceksiniz insanların sorunlarını? Demokrasi herşeyi keyfinize göre yorumlama özgürlüğüm
ü dür? Yok efendim imparatorluktan gelen sorunların ağırlığına bağlarsınız sonra da ülkedeki eksiklikleri!!!? Sizler bu kafada olduğunuz sürece bu ülkeye bir gram demokrasi gelmez merak etmeyin.

Beğenmediğin dikta imparatorluğu dediğin Osmanlı Tanzimat Fermanı ile barındırdığı bütün farklılıkları eşit seviye getirmeye çalıştığı ama sizin gibi milliyetçi sol İttihatçiler buna karşı çıkarak bu coğrafyaya en büyük zararı verdi. Boş bir Turan ideolünün peşinden koşarak ardından yıkım bıraktı ve sizin gibiler de bu yıkıma günümüzde sahip çıkmaktan büyük bir keyif almaktalar.

Bizleri işbiriği ve onursuzlukla suçlayacağına peşinden gittiğin milliyetçi solculuğun bu ülkeye verilecek en büyük ceza olduğunu anlamını dilerim. Acımasızca eleştirdiğin batı devletlerinde yaşayabilmek isteyen binlerce Türk vatandaşının olduğunu da aklının bir kenarından çıkartma. Sizin idealleriniz ve onurunuz dediğiniz şey bütün dünyayı kendine düşman gören bir anlayıştır. Bir Türk dünyaya bedeldir diyen ırkçı bir anlayıştır. Irkından dolayı mutluluk duyan sakat bir anlayıştır sizin idealleriniz..
 
Kimden: Esra  80.227.127.***
30.03.2010 08:40:23
Cevap: soykırım
Turklerin Tarihi Alparslanin Anadolunun kapilarini Turklere yerli halkin Bizansa karsi tum destegiyle girmesiyle baslar.Buda 1200 lu yillardir.Amerika bile Amerikada 1400 den geriye gitmez.Siz hayeller sizofrenler alemindesiniz.Ninni eee eee eee
 
Kimden: cenk  212.154.127***
30.03.2010 09:40:03
Cevap: soykırım
Sevgili Steyfo ve Beer,

Aranızdan aklıbaşında bir forum yazarı çıksın diye bekliyorum. Ama nafile galiba. Aynı şeyleri defalarca söylememe rağmen, siz kurulu plak gibi takıldığın yerden çalmaya devam ediyorsunuz. Ben kötü niyetli olduğunuza inanmıyorum. Bu tamamıyla tipik Ortadoğu kafası, vizyonsuzluk ve dar kalıpların dışında hareket edememe durumu. Şark kurnazlığı ve takıyyesi demeye dilim varmıyor. siz buna da milliyetçilik dersiniz ama yukarıda yazdığınız satırlarda " Siz mi önce vardınız bu topraklarda yoksa biz mi?" derken aslında etnik milliyetçi olduğunuz da gözden kaçmıyor. Sadece sayıca az olduğunuz için tepkileriniz yumuşak olmak zorunda kalıyor.

Bu satırları yazarken cidden sizinle vakit kaybettiğimi düşünüyorum. Çünkü anlamak istemiyorsunuz. Sorulara cevap veremiyorsunuz. Haklı çıkmak için konu bahsi olmayan her türlü farazi tarihi konuları kendi yorumunuzun dışını çıkamadığınız yaklaşımlarınızla ortaya sürüp, forumda konuştuğunuz kişileri bu yalana bağlamaya çalışıyorsunuz. Ben bu forumun neresinde azınlıklara Türk olun dedim. Ben nerede turancılığı savundum, niye yalan söylüyorsunuz. Geçen gün bir araştırma belgesel izlemiştim. Orada "Ortadoğuda yalan sıradan ve kabul edilir bir kavramdır" sözü geçiyordu. Boş değil bu saptamalar...

Almanya da Türkler Alman olmak zorunda değil ama o ülkenin yasalarına, prensiplerine, ulusal değerlerine karşı saygılı olmak zorunda. Sizden de beklenen bundan fazlası değil. Ama dediğim gibi burada herkesin yüzüne gülüp, kardeşlik ve bağlılık mesajları yağdırıp, Avrupa ya çıkınca Türkiye aleyhine bayraklar sallamak ta değil. İyi bir hristiyan ve mümin olduğunu söyleyip siyasete gelince islamcılara, ve dinsizlere yanaşıp "kaypak siyaseti" yapmak hiç değil...

Bu arada bir şey daha ilave edeyim. Bu siteye Süryaniler i merak edip te, sempati duyup ta girenler bu forum yazılarını gördükten sonra tamamen olumsuz duygularla buradan ayrılıyorlar. Bütün Süryaniler in ismini lekelemeyin bari...
 
Kimden: Esra  94.203.250.***
30.03.2010 21:53:41
Cevap: soykırım
Ben buraya girdigimde Suryani arkadaslarimdan dolayi sempati duyuyordum,simdi evhamlandim valla:))))
 
Kimden: Steyfo  88.233.107.***
30.03.2010 22:43:19
Cevap: soykırım
Sevgili Cenk Bey,

bende şu Türklerin arasından ne zaman adam akıllı bir yazar çıkacak diye senelerdir boşuna beklemekteyim. Yıllardır basında, tvlerde takılmış plak gibi yazı yazan binlercesini gördüm ve hiçbirinin de sizlerden pek farkı olduğunu göremiyorum. Tabii ki farklı olanlar vardı ama ne yazık onlar ya öldürüldüler ya da sürgüne gitmek zorunda kaldılar ya da zindanlarda çürütüldüler. Sistem sizin gibi ezbere konuşan bireyler ister çünkü. ELhamdüllilah şimdi bu coğrafyanın iyice betonlaştırıldığını görmekten büyük bir mutluluk duymaktayım.

Begenmediğin ortadoğulular merak etmeyin sizlerden daha özgürlükçü ve demokratlar. En azından onlar farklı olanı dışlamıyor tam tersine içselleştiriyorlar. Kimin vizyonsuz ve dar kafalı olduğu gayet net ama tornadan çıkmış beyinleriniz bunu asla göremez. Bütün sorularına cevap verdik ama ne yazık ki sen görmek istediğini göremeyince bağırıp çağırmaktasın milliyetçi solcu aşure kardeşim. İllaki kafanda yarattığın hayale uygun cevaplar görmek istiyorsan sana ilkokul öğrencilerinin ders kitaplarını öneriyorum orada aradığın her türlü cevabı hoşlanarak bulabilir ve okuyabilirsin.

Turancılık sadece yayılmacılık değildir sevgili kardeşim aynı zamanda kendinden olmayana nefret duymaktır Turancılık. Turani kafalar bu saikle farklılıkları ortadan kaldırmayı düşünmüşlerdir. Tabii ki masal anlatılan Türk tarih kitaplarında bu tür şeyleri okutmazlar size. Binlerce yıllık şanlı tarih hikayeleriyle eğitilir durulursunuz. İşinize gelmeyen fikirleri duyduğunuzda da hemen sözde etiketini ustalıkla yerleştirirsiniz cümleler arasına.

Cenk kardeş ben hayatım boyunca yurtdışına çıkmadım ve elime de başka ülkenin bayrağını alıp sallamadım. Nerden duyduysan bu palavraları sakın inanma. Ben bu ülkenin yasalarına hep saygılı oldum. Askerlik yaptım yıllarca düzenli olarak maaşlarımdan vergimi verdim kimseyi öldürmedim yaralamadım, hırsızlık yapmadım. Ama bu süreçte kimliğimden dolayı ayrımcılığın en alasını gördüm. Kimsenin de yüzüne gülüp kardeşlik mesajları da vermiyorum en azından kendi dünyamdan size eleştirel bir bakış yapıyorum burada ama ona bile tahammül edemeyiyorsunuz. Ne bölücülüğümüz kaldı ne de aşağılık olduğumuz ve hala cevaplarınızda bize olan tahammülsüzlüğünüz devam etmekte. İllaki bizleri kafanızda yarattığınız o şablona uyduracaksınız (Ya sev ya terket)

İslamcıları ve dinsizleri sizlerden daha samimi ve daha insancıl buluyorum. Saygı gösteriyorlar en azından bizlere. Dinliyorlar ve dertlerimize yalan da olsa bir çözüm bulmaya çalışıyorlar. Sizlerin ideolojisi neler yaptı oysa bize? Yıllarca yok saydı ve yok etmeye çalıştı kadim kültürleri herşeyi tek tipleştireceğim diye. Hakaret ettiler kendileri gibi olmayanlara. İslamcılar ve dinciler sizin gibi değil diye kızıyorsunuz biliyorum ama treni kaçırdınız artık geriye dönüş olmaz bundan sonra.

ha bu arada unutuyordum savunduğunuz milliyetçi sol söylemin ağa babaları uzun zamandır içerdeler. Maşallah onlardan daha fırıldağı yoktur bu coğrafyada. İşlerine geldiği gün komünist olurlar işlerine geldiği gün kürtçü olurlar, işlerine geldiği gün darbeci olurlar. Onlara buradan en derin selamlarımı yolluyorum. Durmak yok fırıldak gibi dönmeye devam...
 
Kimden: BARSAWMO  82.237.28.1***
30.03.2010 23:48:32
Cevap: soykırım
KATLIYAM YAPAN HIC BIR MILLET IFLAH OLAMAZ BIR DOGRU VARDIR BENIM DOGRUM SENIN OLAMAZ ALAMAZ SEYFO KATLIMI INKAR EDENLERDE SUC ORTAGIDIR KATLIYAM UZERINDEN BAZARLIK OLAMAZ BIRAZ LETFEN SEHILERE SAYGI DUYALIM ONUN DELILERLE KONUSALIM SOKALARDAN DUYDUGUMUZ DEYIL
 
Kimden: BARSAWMO  82.237.28.1***
30.03.2010 23:51:45
Cevap: soykırım
SOHDE SEHITLER DEMEK ISTEDIM
 
Kimden: demir  88.69.249.6***
31.03.2010 02:53:33
Cevap: soykırım
Ne İstiyoruz (1)
Herkese merhaba.
Işim nedeniyle sürekli gezmek durumundayım. Bu nedenle cevap verme konusunda geciktiğimi biliyorum. Ancak iyiki araya zaman girdi. Bu şekilde hem değişik düşüncelerin ortaya çıkmasına imkan oluştu. Hem de herkes daha fazla düşünme zamanı buldu..
Bazı insanlar cevap verme konusunda, neden bu kadar ısrarlı olduğumu sorabilirler. Önce bunun cevabını vereyim:
1915 yılında, Süryaniler’in yaşadığı SEYFO; birçok insanın (Osmanlı İmparatorluğunun içinde yaşayan halkımızın ¾) yok olmasının yanında, kalanların zihninde de önemli tahribatlar yarattı. Üstelik bu tahribatların büyük bölümü hala devam ediyor. Bu yüzden de Süryaniler; sağlıklı düşünme ve güzel bir gelecek kurma konusunda zorlanıyorlar. Bazı insanlar bunu anlamayabilir. Ama özellikle Türkiye’de Süryaniler’in mutlu bir gelecek kurabilmesi için bu tahribatların giderilmesi gerekiyor. Bunun için de birbirimizi anlamamız ve ortak bir dili kullanabilmemiz gerekiyor. Bana göre bu da sağlıklı bir diyalogtan geçiyor. İşte benim cevap verme konusundaki ısrarım da bundan kaynaklanıyor. Yoksa amacım polemik yapmak değildir.
Bu çerçevede burada çıkan bütün yazılara cevap vermeye çalışacağım. Aslında bazı yazılar, cevap vermeye değer yazılar değil. Ama kendime ve halkıma olan saygımdan dolayı ayırımsız bütün yazılara cevap vereceğim.
Bütün yazılara cevap vermenin de çok zaman alacağını ve bazı insanları sıkacağını biliyorum. Bunun önlemek için de, cevaplarımı parça parça vereceğim:
Mehmet Fatih Bey’e
Osmanlı Devleti’nin 1. Dünya Savaşında verdiği asker kaybına ilişkin rakamları doğru farzedelim. Ama bunun sorumlusu biz (Süryaniler) değiliz. Çünkü savaşa girme kararını biz vermedik. Allahu Ekber dağlarında tek bir kurşun sıkmadan donan onbinlerce askerin sorumlusu da biz değiliz. Aynı şekilde Trablusgarb’da, Suriye çöllerinde ve daha başka yerlerde savaşıp şehit düşen askerlerin hesabını da biz vermek durumunda değiliz. Ama elbette birileri bunun hesabını vermek zorundadır. Kanaatimce bu hesabı vermek durumunda olanlar, savunduğunuz İttihat ve Teraki yönetimidir.
Mehmet bey, fetihçi ruhunuz sizi köreltmesin. Süryaniler, I. Dünya Savaşı’ndan çok önce, İngilizler Fransızlar bölgeye gelmeden, daha moğollar döneminde itibaren, defalarca kırımdan geçirildiler. Elbette bunlar da tartışılabilinir. Ama tartıştığımız konu başka. Kaldıki savaşın iğrenç bir dişi olduğunu siz de söylüyorsunuz. Ve maalesef bu iğrenç diş bugüne kadar kime dokunduysa ona zarar vermiştir.
Hiç kimse, bir bütün olarak Türk halkının katil ve barbar olduğunu, hele hele faşist olduğunu söylemiyor. Aksine bence Türk halkı da yaşananlardan en az diğer halklar gibi zarar gördü. Ama kabul edelimki bazı yönetimler katil ve barbar olabiliyor. Üstelik bu katil ve barbar yönetimler, kendi halklarına da en az diğer halklara verdikleri zararı verebiliyorlar. İttihat ve Terraki mantığı buna en güzel örnektir.
Son bir hatırlatma; Süryaniler’in yaşadığı bölge (Mezopotamya)‘yı „fetheden“ Fatih Sultan Mehmet değildi. Yavuz Sultan Selim’di. Dolayısyla kendine bir isim takman gerekiyorsa, bence Yavuz Selim, olmalıydı…….
Esra Hanım‘a
Sizin bizi neye benzettiğinizi 1915 yılında gösterdiniz zaten. Dolayısıyla tekrarlamanıza gerek yoktu. Ama eğer birşeyler konuşmak ve yazmak istiyorsanız lütfen biraz bilgi sahibi olun. Başka halkların ne yaptığından biz sorumlu değiliz. Biz Temsil ettiğimiz Süryani halkının ne yaptığından sorumluyuz. Bu halk da; ne Osmanlı İmparatorluğu döneminde ne de Türkiye Cumhuriyeti döneminde, devleti bölme çabasına girişmedi. Hiçkimseyi arkadan bıçaklamadı. Kimsenin malına ve namusuna göz dikmedi. Buna rağmen sürekli kırıldı ve katledildi. Ama maalesef bunları görmeme konusunda ısrar ediyorsunuz ve kılıf olarak bugünkü haksızlıkları öne sürüyorsunuz. Unutmayın ki geçmişi göremeyenler sağlıklı bir gelecek kuramazlar…..
Osmanlı’nın Almanya‘nın yanında I. Dünya Savaşı’na girme konusundaki düşüncenize gelince; bu bir siyasi tercih meselesidir. Doğru veya yanlış olabilir. Bunu tartışmıyoruz. Tartıştığımız; bahsettiğiniz politikaların dışında kalan ve siyasal-askeri örgütlenmesi olmayan ve hiçbir tarafı tutmaya, dolayısıyla hiçkimseye bir söz vermeyen ve hiç kimseden bir söz almayan suçsuz bir halkın soykırımdan geçirilmesidir.
Bütün bunlar bilinmesine rağmen günümüzdeki yöneticilerin hatada ısrar etmesi ve geçmişte yapılanları, türlü bahanelerle, haklı göstermeye çalışması, gelecekte de benzer metotlara girişebileceği korkusunu beynimizde yaşatıyor. Kaynak göstermemenize rağmen, bir yerden aldığınıza inandığım yazı; „ARKADAŞ, sen hiç sırtından bıçaklandın mı?“ bunu apaçık ortaya koyuyor. Işte bizleri rahatsız eden de bu……..
Bizler; hiçkimsenin suçunu başkasına yüklemiyoruz. Biz, yanlış olan bir mantığı eleştiriyor ve bunun mahkum edilmesini istiyoruz. Bu isteğimiz, bizleri „hayalperest“ ve „antipatik“ yapıyorsa, varsın yapsın. En azında tekrar topluca katledilmekten iyidir…..
Ha bu arada; Türkler’in Anadolu’daki tarihi 800 yıllıksa, bizim tarihimiz en az 5000 yıllıktır ve bu süre içerisinde yarattığımız bir çok eser, defalarca tahrip edilmesine rağmen, inadına hala ayaktadır. Isteyen göz ve gönül gider görür…………

Devam edecek…..
 
Kimden: Esra  80.227.127.***
31.03.2010 07:41:08
Cevap: soykırım
Yazilarimin cogu okuyup begendigim copy paste yazlar,kaynak gostermedigim icin uzgunum.Anadoludaki tarihime gelince dunyanin yasiyla kiyasliyinca sizin tarihinizde dun gibi,Bizede nice bin yillar:) Ben ulkemi farkli inanclarin barindigi bu bayrak altinda gormek istiyorum.
 
Kimden: cenk  212.154.127***
31.03.2010 11:43:54
Cevap: soykırım
Sevgili Steyfo,

Türklerin arasından ne zaman adam akıllı bir yazar çıkacak diye dillendirdiğiniz görüşünüzle Türkler le aranızın pek iyi olmadığı ve aslında sizin de etnik milliyetçi olduğunuz ortaya çıkıyor. Her ne kadar başkasının milliyeti olması sizi rahatsız ediyorsa da kendinize oldu mu herşey mübah oluyor. Defalarca söyledim, yine idrak edemediniz.

Turancılıktan bahsediyorsun, turancı olmadığımı söylüyorum. "Ya sev ya terket" laflarının arkasına sığınıyorsun M.H.P ve benzeri bir ideolojiyi benimsemediğimi açık açık ifade ediyorum. Yahu sen ne yapmak istiyorsun? Kendini savunabilmek, görüşünü kabul ettirebilmek için karşında illa yüzde yüz karşıt bir görüş mü olmalı? Söylediklerin neden çarpıtma ve saptırmadan ibaret? Sanki burada turancılığı, ittihat ve terakkiyi savunan bir kişi varmış gibi papağan gibi aynı şeyleri sayıklıyorsun...


Türk eğitim ve öğretim kitapları ve resmi tarih herşeyi yalan söylüyor da gayri resmi olmayan asparagas tarih mi gerçekleri söylüyor? Eğer böyle birşey varsa senin gibilerden başka kimsenin neden haberi olmuyor?

Sevgili Steyfo,

Ben bu ülkenin de dünyanın da çoğu ülkesini gördüm ve senin gibi binlerce insan tanıdım. Resmi ya da resmi olmayan yüzlerce kitap ve araştırma okudum. Tarihe senin gibi saplantı ve aşağılık kompleksiyle yaklaşmıyorum. Bütün verileri nesnel olarak değerlendiriyorum. O yüzden desteksiz sallama bu kadar. Benim cümlelerimi de taklit edip durma.

Sen bu ülkenin yasalarına uymuşsun, vergini vermişsin, askerlik yapmışsın ama daha vatandaş olamamışsın. Yüreğin ve aklın başka ütopyalarda. İçinde hala hazımsızlık var. Fırsatını bulamadığın için yapamadığın kaypaklığı en küçük fırsatta ardına koymayacağından eminim.

Bu arada sen ne kadar Türkler e karşı olumsuz yaklaşıyor olsan da ben Süryaniler in çoğunun sağduyu sahibi, kendisiyle barışık insanlar olduklarına inanıyor ve onları gözden çıkarmıyorum. Bu ülkenin kalan diğer topluluklarının da onlarla derdi yok. Hastalıklı zihniyeti olanlar da kendi küçük dünyalarında kendi kurmaca tarihleriyle oyalanıp duruyorlar. Dünya bu arada dönüyor tabii.

İslamcı ve dinsiz topluluklar da sizi ancak kafir olarak görüyor ne yazık ki. Size birkaç taviz vadedip sizi kullanmaktan ve unutmaktan başka birşey yapacakları yok. O yüzden yaprak gibi onun bunun arkasından savrulacağınıza, saplantılarla ve travmalarla enerji kaybedeceğinize ilkeli, bilinçli ve dürüst bir siyaset geliştirin kendinize. Bu kadar şey yazmışsınız. Ne olduğunuz, hangi fraksiyona ve ideolojiye yakın olduğunuz hala belli değil.
Rengi hoşunuza gitmese bile "dürüstlük ve idealler birer erdemdir".
 
Kimden: Steyfo  88.233.107.***
1.04.2010 00:43:44
Cevap: soykırım
Sevgili Cenk,

benim kimsenin milliyet aidiyeti ilgili bir sorunum yoktur. Benim sorunum hoşuna gitmeyen her fikire karşı çıkan inkarcı zihniyettir. Bu ülkede eğitim sorunu nedeniyle toplumun çoğunluğu bu inkarcı zihniyete sahiptir. Bugün inkarcı zihniyet MHP dir, CHP dir, Milliyetçi ve solcu geçinen çevrelerdir. Konuşanlara da sinirlenerek ağıza alınmayacak laflar ederler; tıpkı sizin burda hoşunuza gitmeyen bizlerin görüşlerine karşı sarf ettiğiniz sözleri gibi. Mesajlarda kullandığınız ifadeleri tekrarlamak istemiyorum ama her ifadenizde öyle bir tepeden bakış var ki anlatamam. Dünyaları siz büyük toplumlar yaratmış gibi bir havadasınız. Size benzemiyor diye farklı söylemleri var diye insanlara tepeden bakmayı bırakın, sizden hoşgörü denen o sihirli kötü şeyi de istemiyoruz en azından karşınızdakine birazcık saygı bekliyoruz acaba büyük bir hata mı ediyoruz?

Bir sürü kitap okumuş olabilirsin ama görüyorum ki bunların hiç biri senin zihinsel gelişimine fayda etmemiş. Hem nesnel olarak tarihe bakıyorum diyorsun hem de işine gelmeyen gayri resmi tarih söylemlerine burun kıvırıyorsun bu mudur senin nesnelliğin? Tarihe saplantı ve aşağılık kompleksi ile bakışıma ait sözlerini ise sana kibarca iade ediyorum. Yıllardır bana burada nesnellik diye bahsettiğin kitapları okumaktan gına geldi zaten. Hiç bir olaydan bahsetmeyen ama sadece kahramanlıklardan bahseden bir tarih mi olur Cenk bey?

Şu koskocaman ülke bir CHP milletvekilinin ittihatçı kafası sayesinde Dersim de yaşanan vahşetten haberdar olmuştur. Hangi Türk tarih kitaplarında bu olaylardan bahsedilmiştir? Hangi araştırmacı bu konuda bir araştırma yapmıştır? Tanzimata direnen Yeniçerilerin katledilmesi konusunda kim akademik bir çalışma yapmıştır. 1840 lı yıllarda Hakkari de yaşanan Nasturi katliamlarıyla ilgili bir akademisyen acaba çalışma yapmış mıdır? 1924 te gene o bölgede hükümet yetkilileri ile görüşmek yapmak isteyen ama kaale bile alınmayan ama Nasturiler diretince o bölgeki kolorduyu Nasturilerin üzerine yollayan ve onların Irak içlerine sürülmesine neden olaylarla ilgi bir akademisyen acaba kalem oynatmış mıdır? Oynatan varsa bile biz bilemiyoruz. Tarih öyle işkembeden atarak yazılmaz. Araştıracaksın ve tezlerini ortaya süreceksin kaynaklara dayanarak. Yoksa sizlerin yaptığı gibi her olayda bir yabancı devlet marifeti aramak işin en kolayıdır.

İsveç li profösör David Gaunt Nusaybin de bulunan bir toplu mezarı Türk tarih kurumu ile incelemek istedi. Adama gelir gelmez boş bir mezar gösterdi yetkililer. Ortak Tarih kurullları derken böyle çalışan bir kurul mu istiyorsunuz? İşine gelmeyeni ört oh ne ala ortak komisyon...

Evet ben bu ülkenin yasalarına uydum vergimi verdim ve askerliğimi yaptım. Vatandaş olamadıysam bu benim değil devletin suçudur. Beni bir çöpçü bile yapmayan devletin bu yaptığı aidiyet hissedememim tek nedenidir. Burun kıvırdığın o Arap ülkelerinde devletin en önemli yerlerinde bile gayri müslüm tebadan birileri bulunurken, kutsadığınız bu devlet bizleri adam yerine koymamaktadır. Sonrada aidiyet hissetmiyoruz diye gel bize burada laf sokup dur. Allah aşkına biraz elinizi vicdanınıza koyun ve düşüncelerinizi öyle yazın. Çok yeri gezmişsiniz ama boş gezmişsiniz bundan eminim.

Vallahi Cenk kardeşim islamcı akımlardan ziyade senin zihin eksenindeki partilerin siyasetine bir bakıversen daha iyi edersin. Daha yakın zamandı unutmadık Agop un malları ile uğraşacağız diyen CHP milletvekilini. Ruhban okulunun açılmasında mütekabiliyet yani karşılık isteyen CHP anlayışını. Daha unutmadık ağzından kıvılcımlar çıkartarak Dersim de insanların karınca gibi öldürülmesinden dem vuran CHP li sözcüyü..Unutmadık gayrı müslimlerden varlık vergisi alan CHP Li Saraçoğlu hükümetini. Liste daha uzayıp gider. En azından bu tarz ırkçı bir siyasete dahil olup acı çekeceğimize islamcı ve dinsiz toplulukların siyaseti bize daha samimi geliyor. Ha bu ırkçı havada azınlıkların siyaset yapma sansı var dersen sana ancak güler geçerim.

Son söz olarak dürüstlük ve idealler kimsenin tekelinde değildir. Kendinden ve ait olduğun siyasi çevreden bahsediyorsan sadece acı bir tebessüm ederim. bu kafada gittiğiniz sürece milliyetçi sol çorbasının bu ülkede insanlara alternatif olması sadece bir hayaldir. Sizde bu hayalden bol bol beslenin.

Bu ülkede sol harekat gerçek anlamda bir sol siyaseti değildir. Bu ülkede solculuk dediğiniz şey üstüne devletçi elbisesi giydirilmiş bir jakoben oluşumdur.

Azınlıkların çoğunun hiç bir zaman bu solcu çorba ile işi olmaz..
 
Kimden: cenk  212.154.127***
1.04.2010 10:03:15
Cevap: soykırım
Sevgili Steyfo,

Son yazını da okuduktan sonra farkına vardım ki, sen vatandaş olma bilinci bir tarafa, henüz birey olmaktan bile çok uzaksın. Sürekli ifadelerinde "biz" kelimesini kullanıp sana vekalet vermemiş bir topluluğun sözcüsü gibi davranarak, yazılarının ilgili ilgisiz her tarafına "ittihat" "aşkale" "varlık vergisi" "turancılık" gibi klişe kelimeler sıkıştırıp, şahsi çürük fikirlerinize destek arıyorsunuz. Burada kalkıp bu bahsettiğiniz iddiaları savunan bir kişi dahi yok. Ama sizin gareziniz nedense her mesajda tekrarlanıyor. Cevap veren olmasa bile...

Ayrıca tüm azınlık mensupları adına sözcülük yapma yetkisini, size kimse vermediğine göre görüşlerinizi kendi fikriniz ve yorumunuz olarak veriniz. Önce birey olunuz. Diğer azınlıklar sizin onların arkasına saklanmanızı istemeyebilirler. Tüm bir topluluk aynı zehirli beyinleri taşımak zorunda değildir.

Türkiye de ve dünyada solun ne olduğuna, kimin ne kadar solcu olduğuna siz karar vermeyin isterseniz. Sizin kapasiteniz eksik kalabilir. İnsanın iyi bilmediği konularda çekimser kalması tevazu gereğidir. Türkiye de Dersim olayları, Yeniçeri ayaklanmaları ve Nasturi kıyımlarıyla ilgili sayısız kitap var. Ben okudum, okumadıysanız size de tavsiye ederim. Sovyet ülkesi olmadığımız için her yerde her türlü kitap basılıyor. Onu da bulamayan için internet sonsuz bir kaynak. Siz bulamıyorsunuz ben ne yapayım?

Benim zihniyetime uydurduğunuz partilere ben şimdiye kadar oy vermedim. Ama sizin gönlünüz olsun diye evet dememi istermisiniz? Böylece işiniz çok kolaylaşır. Metrajı kısıtlı olan beyniniz de fazla yorulmamış olur. Lütfen artık bu dar kalıplardan ve saplantılardan kurtulun. Her mesajda aynı teraneler. Bir de muhatap alan savunan biri olsa bari.

Bugün eteklerine yapıştığınız, sizi gavur olmaktan öte bir değer olarak görmeyen, en çok ta asimile olup hak yoluna girmenizi isteyen zihniyet yerini başkasınla değiştirdiğinde ikinci bir alternatifiniz olacak mı onu düşünün şimdiden?
 
Kimden: Demir  62.167.77.7***
4.04.2010 03:26:19
Cevap: soykırım
Ne İstiyoruz (2)

Kaldığımız yerden cevap vermeye devam ediyorum…

Fikret Bey’e

Doğru söylüyorsunuz: Herkez bulunduğu konumu ve sahip olduğu düğünceyi sorgulamalıdır. Herhangi bir sav ileri sürerken, „dönemin siyasal toplumsal, psikolojik ve askeri koşullarını göz önünde“ bulundurmalıdır. Ben; bügüne kadar yazıdığım yazılarda buna dikkat etmeye çalıştım. Ama acaba siz buna dikkat ediyormusunuz?

Söylediklerinizi, yani; „ülkenizin dört bir yandan saldırıya uğradığını, ülke içinde yaşayan bir grubun savaştan 40 yıl önce, düşmanlarınızla toprağınızı paylaşmak üzere pazarlığa giriştiğini ve bunun için de katliamlara giriştiğini, bu yüzden de; asyişin sağlanması, Türk toplumu ve olayların dışında kalan Ermeniler’in katledilmesini önlemek için ….“ Doğru kabul etsek bile –ki doğru değil- olaylarla hiçbir alakası olmayan
Süryaniler’in; kadın, erker, yaşlı ve çocuk demeden, siyaset ve savaş oyunlarının dışında, yaşadıkları köylerde katledilmelerinin uluslararası hukukta ve insan vicdanında adı nedir?

Bakınız Fikret bey, ben de kavramlar üzerinde tartışmak istemiyorum ve soruyorum:

- Örgütlü ve silahlı hiçbir gücü olmayan bir halkı, Süryani halkını, sırf başka bir dine, başka bir ırka mensup diye; kadın, erkek, yaşlı, çocuk demeden katliamdan geçirmenin adı nedir?

- Var olduğunu iddia ettiğiniz koşulları bahane ederek böyle bir tassarufu (1915 olaylarını) haklı gören bir mantık, hangi bahanelerle daha neleri yapma hakkını kendinde görebilir?

- Farklılıkları bir arada tutup onları yaşatıp geliştirmek yerine, bu farklılıkları ortadan kaldırmak için her yola başvuran ve bunu „mili devletin oluşması için yapılması gereken“ normal bir işmiş gibi gören mantığın adı nedir?
- Altına imzasını attığı uluslararası (Lozan) anlaşmaları yok sayan, asimile edemediği farklılıkları katleden, katledemediği halkları göçerten, koruyamadığı köyü yakıp yıkan, ıslah edemediği suçluyu beslememek için asanlara ne denir?

Aslında bu liste çok daha fazla uzatılabilinir. Ama gerekli değil. Çünkü zaten biliniyor. Ancak „bölünme kompleksi“, „yabancı düşmanlığı“, „kimseye güvenmeme“ ve daha birçok paranoya, insanların sağlıklı ve doğru düşünmelerinin önünü tıkadı. Unutmayalım ki dünyada kardeş kanının „helal“ olduğu tek yer Osmanlı İmparatorluğu idi. Ve bu mantık 600 yıl boyunca egeme kılındı…..

„Yani bir dönem düşünün ki, onlarca yıldan beri savaşmaktan tükenmiş, açlık, yoksunluk sefalet çeken, ve kutsal olarak gördükleri bayraklarına vatanlarına komşuları evlerini topraklarını işgal edenlerle işbirliği yapıp ihanet ediyor.. Neticede toplumlar birbirlerine karşılıklı katliamlar gerçekleştirirken gücü elinde bulduran (bunlar Ermeniler de olabilirdi) toplum fırsattan istifade edip düşmanını yok etmeye çalışıyor.. Zaten Ermeniler’in can güvenliğini sağlayabilecek muktedir bir otorite olsaydı, tehcire de gerek kalmazdi…“ Hayır Fikret Bey, durum hiç te sizin yukarıda söylediğiniz gibi gelişmedi:
Osmanlı İmparatorluğu, I. Dünya Savaşı öncesinde uluslararası düzeyde siyasi bir tercih yaptı. Bu tercih te; büyüyüp güçlendiğine inandığı Almanya’nın yanında İngiliz, Fransız ve Rus’ların büyümesine, kendi sınırları içinde kalan halkların ulusal uyanışına karşı koyabileceğini düşündü. Bunu yaparken de, kendine temel olarak Türk ve Müslüman’lığı aldı ve Almanya’nın askeri-siyasal organizasyonuna güvendi. Dolayısıyla ilk önce Hiristiyan olan yabancı güçlerle işbirliği içinde olduğuna inandığı halkların imhasına girişti. 1915 olayları; I. Dünya Savaşı öncesinde planlandı ve savaşla birlikte hemen sahneye konuldu. Bu planlama içinde, Almanlar da en az Osmanlılar kadar kafa yordular ve çaba sarf ettiler.

Tarafsızlık konusuna gelince: Önce şunu söyleyeyim; hiçkimse tarafsız değildir. Herkes bulunduğu yere ve sahip olduğu düşünceye göre TARAF’tır. Dolayısıyla bulunduğu tarafa göre, bir düşünceye sahip olur. Ben Süryani’yim ve Süryani tarafının bakış açısını dile getiriyorum. Siz de karşı tarafı temsil ediyorsunuz. Burada bir anormalik yok. Siz kendi kanıtlarınızı ortaya koyuyor ve onları destekleyen düşünceleri yazıyorsunuz. Ben de benim tarafımdakileri. Ama tabiki burada dikkat etmemiz gereken noktalar var. Bunlar da gerçeklerdir. Yani ortaya koyduklarımız gerçek midir değil midir? Bence dikkat etmemiz gereken en önemli şey bunlar olmalı.

Sonuç olarak; „Dönemin siyasal toplumsal, psikolojik ve askeri koşulları“nı sağlıklı bir şekilde bakan herkes rahatlıkla görebilir ve değerlendirebilir. Ancak bence bu değerlendirmeler yapılırken, bazı gerçekler karartılmaya ve yapılanlar haklı çıkartılmaya çalışılıyor. Işte bize göre sorun olan, bizi rahatsız eden ve kapanmayan yaramız bu: Çünkü bu yara açık kaldıkça ve yapılanlar „uygulabilir nitelikte“ görüldükçe, kendimizi rahat ve güvende hissetmemiz mümkün değil. Üstelik geçen 90 yıllık Cumhuriyet döneminde, Süryaniler hiçbir sorun çıkarmamasına rağmen sürekli baskı görmeleri de cabası… Kaldıki bu mantık çerçevesinde bugün, Osmalı İmparatorluğu’nun devamı olan Türkiye Cumhuriyeti’nde, bundan sonra da benzer sorunların çıkmayacağının garantisi kalmıyor.

Bakınız Fikret bey, yıllarca yaşananlardan dolayı, Türkiye’de oluşan egemen anlayış; „bizler iyiyiz, diğerleri kötü ve düşmandır“ bu mantık, sadece biz Süryani (gayri-müslim)lere yönelik de değil. Egemen düşüncenin dışında kalan bütün düşünceler bu şekilde ele alındı ve dışlandı. Bunun için de her yol denendi. Bazı kafalar bunu hala sürdürmeye çalışıyor olabilirler. Ancak bugüne kadar kullanılan bu yolun, yanlış olduğunu ve değiştirilmesi gerektiğine inanan insanlar da az değil. Bu yüzden az da olsa umutluyuz…..

Bu arada merak etmeyin; Esra hanım ve Cenk beyin yaptığı „mesnetsiz milliyetçilik“ bizleri rahatsız etmiyor. Çünkü özellikle Esra Hanım’ın, bilinçli bir şekilde provokatif yazılar yazdığını çok iyi biliyorum. Yoksa beğenmediği, antipatik bulduğu Süryaniler’in forumunda hergün, oradan buradan aldığı milliyetçi, hatta şovenist içerikli yazıları eklemesinin başka mantığı yok…..

Devam edecek...
 
Kimden: cenk  212.154.127***
7.04.2010 18:27:18
Cevap: soykırım
" Memleketimiz (Aydın) başka yere benzemeyen apayrı bir memleketti, evet! "Zamanı geliyor..." derdi papazlar. "Taş kesilen kral yeniden canlanacaktır..." Ve ovamızda dağlarımızı Yunanistan la birleşmiş görmek özlemi uyanırdı içimizde."
Benden selam söyle Anadolu ya Dido Sotiriyu

15 Mayıs 1919 tarihinde İzmir in düşman güçlerince işgali sırasında pencerelerinden, kapılarından ağzından köpükler saçarak çoşan, işgal kuvvetlerini yerlere kadar yatarak selamlayan Türk vatandaşı azınlıkları ve çıkardıkları olayları nasıl unutturmayı düşünüyorsunuz? İzmir in bu en zengin ve refah içinde yaşayan imtiyazlı insanlarına kim ne yapmıştı? Birlikte yaşadıkları Türklerin canına ve malına kastedecek kadar.

1800 lü yıllarda Anadolu ya seyahatler düzenleyen seyyahlar hristiyan köylerine uğradıklarında azınlık mensupları hep aynı soruyu sormaktadırlar: "İngiltere, Fransa ne zaman yönetime el koyacak? Daha ne kadar bekleyeceğiz?" Bu tespitlerle ilgili bilgilere yabancı kaynaklarda bolca rastlanabilir. Bir ülkenin vatandaşı o ülkenin bekasını değil de yıkılmasını istiyorsa ne kadar vatandaştan sayılır? Bugün bile böyle bir siyaseti benimseyen insanların sayısı oransal olarak ne kadardır? Bunları iyice gözden geçirmeden tek taraflı yıpratma ve kötüleme politikalarına alet olmamak gerekir...
 
Kimden: Bir Dost  188.107.240***
9.04.2010 12:25:53
Cevap: soykırım
Okumak ve biraz arastirmak gerekiyor. Camur atmak kimseye bir sey kazandirmiyor. Bunun icin, Biz azinliklari "Assaglik" duygusuyla itham edenlere, Emre Aköz`un Sabah gaztesindeki (08.04.2010 tarihli) yazisindan bir bölüm sunuyorum:

"Atatürk ü en iyi anlatan kitaplardan biri, hiç kuşkusuz su katılmamış bir Kemalist olan gazeteci Falih Rıfkı Atay ın Çankaya sıdır.
Falih Rıfkı (1894-1971), zaman zaman Köşk sofrasında yer aldı. Atatürk ü yakından gözlemledi. Onu genç kuşaklara anlatan birçok kitap ve makale yazdı.
......

***

"İzmir i niçin yakıyorduk? Kordon konakları, oteller ve kazinolar kalırsa, azlıklardan kurtulamıyacağımızdan mı korkuyorduk. Birinci Dünya Harbinde Ermeniler tehcir olunduğu vakit, Anadolu şehir ve kasabalarının oturulabilir ne kadar mahalle ve semtleri varsa, yine bu korku ile yakmıştık. Bu kuru kuruya tahripçilik hissinden gelen bir şey değildir. Bunda bir aşağılık duygusunun da tesiri var. Bir Avrupa parçasına benzeyen her köşe, sanki hıristiyan veya yabancı olmak, mutlaka bizim olmamak kaderinde idi. Bir harb daha olsa da yenilmiş olsak, İzmir i arsalar halinde bırakmış olmak, şehrin Türklüğünü korumaya kâfi mi gelecekti? Koyu bir mutaassıp, öfkelendirici bir demagog olarak tanımış olduğum Nureddin Paşa, ta Afyon dan beri Yunan lıların yakıp kül ettiği Türk kasabalarının enkazını ve ağlayıp çırpınan halkını görerek gelen subayların ve neferlerin affetmez hınç ve intikam hislerinden de şüphesiz kuvvet almakta idi." (Çankaya, 1958 baskısı, Dünya Yayınları, s. 212-213)"

Kaynak: Sabah Gazetesi, Emre AKÖZ; Bir Kemalist in itirafları: İzmir i niçin yakıyorduk?

Baska sey söylemeye gerek varmi?
 
Kimden: fikret  88.237.25.7***
12.04.2010 00:07:29
Cevap: soykırım
DEMIR BEY e

Demir BEy oncelikle paskalya bayraminizi kutlarim, eger gec kaldiysam bagislayin ama hristiyanlarin kutsal gunlerini sorabilecegim arkadas sayim malesef giderek azaliyor..

Demir Bey, Turkceyi etkin bir bicimde kullanmanizdan, sizi tartisilabilir bir kisi olarak goruyor ve fikirlerinize tecrubelerinize saygi duyuyorum.. Ama bir nokta var ki beni uzuyor.. o da; kulaklariniz var duymuyorsunuz gozleriniz var gormuyorsunuz.. Benim size yazdiklarimi hep sabit fikirleriniz isiginda yargiliyor yorumluyorsunuz, halbuki bir cok konuda yazdiklarim sizin cevap verdiginiz hususu kastetmiyordu..

Oncelikle ben yazimda suryanilerin silaha sarilip organize bir bicimde turk toplumuna isyan edip siddet eylemine girismedigini soylemistim, ve zaten turk toplumunda da boyle bir algi ya da tarihi bir kayit yok.(Hakkari Nasturi ayaklanmasi haric). Hatta biz biliyor ve kabul ediyoruz ki, Turkler ve ERmeniler arasinda suren ic savas sirasinda asil ve koklu bir millet olan Suryaniler, seref yoksunu "bazi" osmanli subaylarinin gozetiminde sirtlan kurt asiretlerinin tecavuzune katliamina ugradi.. Bunu inkar etmiyorum, benim daha onceki yazimda osmanli devletinin icinde bulundugu zor sartlar, ermenilerin ihaneti, ve hem devletin ic ve dis guvenligi, hem ulke icin asayisin saglanmasi ve de karsilikli katliamlarin onune gecilmesi amaciyla hakli olarak cikarilan techir yasasinin donemin sartlarinin bir geregi oldugunu savunmustum.. ama tekrar ediyorum ki, bu yasa ermeniler icin zorunluydu, ve malesef suryaniler de bu durumdan aci bir sekilde etkilendiler hak etmedikleri halde..

Ikinci nokta, osmanli devletinin icinde bulundugu sartlarin, ve ermenilerin, ve basta ermeni patrikliginin donemin emperyal gucleri ile olan anlasmalarinin dogru olmadigini ileri surmussunuz.. Demir bey, inanin bana sahsiniza saygi duymasaydim bu iddiaya yanit verme geregi duymazdim, ama bu iddialari one surerken amacim sovenist bir milliyetcilik yapmak degil, akademik calismalarimizin birikimini sizlerle paylasmakti, sizi temin ederimki belgeler ve calismalarin yariya yakinindan fazlasi dis kaynakli.. Zaten ermeniler de bunu inkar etmiyorlar, onlarin tezlerine bakarsaniz eger.. Ermeniler, emperyal guclerle yapilan gorusmeleri ve gizli anlasmalari tasnak milliyetciliginin bir urunu oldugunu ve tum ermenileri kapsayamayacagini idiia ediyorlar..bunu destekleyen bir dizi de tezleri var.. yani soylemek istedigim bir kabul edis var, ama bunlar azinlik millyetci gruplarin eylemleriydi ve techirde yasanan sikintilarin nedeni olamaz denilmek isteniyor.. Bizde bu noktada ermeni arastirmacilarla anlasamiyoruz..sizin savlariniz gercek degil yalan soyluyorsunuz deyip kestirip atmak, hem bizim calismalarimiza, hem emeklerimize hakaret anlamina gelir, ve inaniyorum ki siz bunu soylemeyecek kadar dusunceli bir insansiniz..

Bir de bazi aci gerceklerden konusmak gerekirse, bolgemizin toplumsal gelismislik duzeyinin bugun dahi istenenden cok dusuk oldugudur.. Hala ikili iliskilerde bile ,feodal yapinin derin izlerinin goruldugu, birey olmaktan cok asiret adi altinda kollektif koleligin hukum surdugu topraklarda, her zaman bir yabancinin tehdit olarak algilanmasi degismez bir tarihi gercektir.. yerelde feodal, genelde de merkezi otoriter guclu yeri geldiginde gaddar figurlerin cikarlari dogrulutusunda yonetilmeye yonledirilmeye binlerce yil asina edilmis bir toplumsal sistemde, malesef suryani gibi asil bir millet bile sayilari cok oldugu surece politik bir tehdit, az olduklari surece de yalnizca kulturel bir renktir.
 
Kimden: metin  212.175.131***
19.04.2010 09:02:53
Cevap: soykırım
Süryaniler Anadolu nun kadim halklarından ve ben kendi adıma atalarımın yaptıkları zulümlerden dolayı üzüntülerimi, hem Ermeni arkadaşlara hem Süryanilere belirtmek isterim, ancak geçmiş insanların yaptıkları hataların bizleri kirletmiyeceği gibi geçmiş inkar etmemizi de gerektirmiyor, Anadolu nun ve Mezopotamya nın kadim halkları, faşist görüşlere karşı durarak kendi her zaman kardeş kalması ümidiyle...
 
Kimden: Demir  84.226.38.1***
28.04.2010 20:16:55
Cevap: soykırım
Sizin benden cevapları yazmaya devam etmemi beklediğinizi ve benim de bu konuda geç kaldığımı biliyorum. Yazacağım. Ama lütfen bana biraz daha zaman verin.

Bu arada geçen gün (27.04.2010) Zaman gazetesinde okuduğum bir yazıyı, okumanız için buraya aktarıyorum;


İttihatçıların eylemlerini savunmak zorunda mıyız?


Ruanda Uluslararası Ceza Mahkemesi kararında "suçların suçu" olarak tanımlanan "soykırım" kelimesini ilk ortaya atan kişi Polonyalı Yahudi bir avukat olan Rafael Lemkin di.

Lemkin, 1948 te uluslararası bir suç haline getirilen Birleşmiş Milletler Soykırımı Önleme ve Cezalandırma Sözleşmesi nin kabul edilmesini öneren ve bu konuda yoğun girişimlerde bulunan bir hukukçuydu. 1921 yılında Talat Paşa nın Berlin de bir Ermeni genci tarafından öldürülmesi davasıyla ilgilenen Lemkin, dava dosyasından hareketle Osmanlı İmparatorluğu nda yaşananlarla ilgili bir dosya oluşturmaya başlamıştı. Profesör hocasıyla davayı tartışması sırasında Talat Paşa nın eylemleri nedeniyle yargılanmasını gerektirecek hiçbir uluslararası hukuk kuralının bulunmadığını öğrenmesi ve hocasının bu durumu çiftçinin kümesindeki tavukları öldürmesinin hesabının kendisinden sorulamayacağı örneğiyle açıklaması Lemkin i derinden sarsmıştı. Ermenilerin 1843-1915 arası Osmanlı yönetimi tarafından uğratıldıkları mezalim (zulümler zinciri) Lemkin in barbarlık suçu olarak adlandırdığı soykırımı kavramlaştırmasında etkili olmuştur. Lemkin, 1933 te Madrit te Milletler Cemiyeti nin düzenlediği uluslararası hukuk konferansında ilk kez "soykırım" kelimesinin öncüsü olan "uluslararası hukuk suçu" kavramını kullanmıştır.

Avrupa yı korkunç bir yıkıma sürükleyen Nazi Almanyası nın 1939 yılında Polonya yı işgalinden sonra orduya katılan Lemkin, Polonya nın yenilgiye uğraması üzerine anne ve babasını geride bırakarak Amerika ya gidecek daha sonra Nürnberg duruşmalarında danışman olarak görev yaparken bütün ailesini Nazi kamplarında kaybettiğini öğrenecekti. 1944 yılında yayımlanan İşgal Altındaki Avrupa da Mihver Egemenliği (Axis Rule in Occupied Europe) isimli kitabında bir ulus ya da etnik grubun yok edilmesine yönelik mezalim ve katliamın adını vermişti.Yunanca Genos (ırk, soy), Latince (öldürme, kırım) kelimelerinden türettiği soykırım (genocide, jenosit). Lemkin e göre soykırımın bir ulusun doğrudan yok edilmesi anlamını taşıması şart değildir. 1946 yılında BM Genel Kurulu, Soykırım Deklarasyonu nda soykırımın bütün grupların var olma hakkını ortadan kaldırdığını, bunun insanlığın vicdanını şoke ettiğini belirterek,soykırımı "uluslararası hukuk kapsamına giren bir suç" olarak oybirliğiyle kabul etti. Ancak Lemkin in arzusu, bunun ötesinde soykırımın suç olarak işlenmesinin önlenmesi ve cezalandırılmasına yönelik bir sözleşmenin yapılmasıydı. Nitekim bu arzusu da 1948 yılında BM Soykırım Suçunu Önleme ve Cezalandırma Sözleşmesi ile gerçekleşecekti. Lemkin, 1959 yılında 59 yaşındayken yoksul bir halde New York ta bir otel odasında öldü. İnsanlar yalnız bıraktıkları bu idealist insanlık savunucusunun mezar taşına hiç olmazsa "soykırım sözleşmesinin babası" yazma inceliğini gösterdiler.

1843-1908 dönemi

1843 te Ermeniler ile birlikte Nesturilerin daha yoğun olarak yaşadıkları Hakkari sancağına bağlı Aşita (Hoşut) halkına yönelik katliama memur edilen Kürtlere komuta eden Bedirhan Bey, dağlara kaçmış Ermeni ve Nesturileri ikna ederek silahlarını toplamış, daha sonra da katliam uygulanarak öldürülen insanların büyük bir kısmı Zap Suyu na atılmıştır. Kadın ve çocukların çoğunluğu ise köle olarak satılmıştır. Bu katliamda en az 10.000 Ermeni ve Nesturi nin öldürüldüğü belirtilmektedir. 1877 de Osmanlı-Rus savaşının çıkmasıyla Ermenistan tekrar savaş alanına dönmüş, "gavurları kesmeli" diye bağıran askerler, Çerkezler ve Kürtler Beyazıt ta 165 Hıristiyan aileyi kadınlar ve çocuklar dahil kılıçtan geçirmişlerdir. 1892 de Abdülhamit, Kürt aşiret reislerini İstanbul a çağırmış, kendilerine askerî unvan, üniforma ve silah vererek 22.500 kişilik "Hamidiye" süvari alaylarını kurdurmuştur. Böylece Abdülhamit, İngiltere-Rusya dış politik dengeleri içinde oynayarak İmparatorluk içinde yaşayan bir etnik-dinî topluluğa karşı bir başka etnik-dinî topluluğu Müslüman olan-olmayan ayrımı üzerinden örgütlemiş bulunuyordu. Bâbıâli, Ermenilerin en kötü düşmanlarını onların muhafızı olarak görevlendirerek barış zamanında dahi onları ezecek bir güç yaratmış oluyordu. Ermenilere yapılan zulümler 1894 Eylül ünde Sason katliamıyla doruğa çıkıyordu. Abdülhamit direnmeye başlayan Ermenileri isyancı ilan ederek, bunların kökünün kazınmasını emrediyordu. Bu katliamdan sonra İngiltere, Rusya, Fransa delegelerinden oluşan komisyonun Avrupalı delegeleri Abdülhamit in bağımsız çalışmalarına izin vermemesi üzerine soruşturmadan çekildiler.

1908-1914 dönemi

Avrupa ve Amerika meşrutiyeti amaçlayan Jön Türkler e her türlü desteği veriyordu. Hareket Ordusu nun İstanbul a yürüme tehdidinde bulunması üzerine Abdülhamit 24 Temmuz 1908 de meşrutiyeti ilan ediyordu. Hiçbir ayırım olmadan halk hem şaşkınlık hem de sevinç içindeydi. Ermeniler de İttihat ve Terakki nin dışarıdan destekleyip kontrol ettiği hükümeti sevinçle karşılayarak eşitlik, özgürlük, kardeşlik sloganlarına inandılar. İngiltere ve Fransa kredi açarak, hazine ve donanma için danışmanlar göndererek yeni rejimi destekliyordu. 1895 ve 1896 katliamlarının sonuçlarını hafifletmek için Avrupa ülkeleri insanî yardım etkinliklerini artırdılar. Hıristiyan yetim çocuklar Doğu Anadolu da açılan çocuk yuvaları ve okullara yerleştirildiler. II. Meşrutiyet her ırk ve dinden halklar arasında eşitlik yaratmanın güvencesi olarak görüldü. Ancak 14 Nisan 1909 da yeniden Adana da Müslümanlarca Hıristiyanlara yönelik katliamlar başlıyordu. İTC nin Ermeni Taşnak Partisi yle yakın ittifakı katliamların artmasındaki önemli nedenlerden biriydi. İlk kez Ermenilerle Doğu Hıristiyanları arasında ayırım yapılmıyordu. Ermenilerin yanında Süryani-Ortodoks ve Süryani-Katolikler ve Kildaniler de öldürülüyordu. Kuşkusuz Ermenilerin zekâları ve ticarî yetenekleriyle ticaret, bankacılık, komisyonculuk alanlarında ve eczacılık, doktorluk, avukatlık gibi mesleklerde başarılı oldukları ve zenginleştikleri açıktır. Bu durum Ermenileri gayrimüslim olmaları nedeniyle içte hedef haline getirmiştir. Ermeniler ticarî ve tarımsal unsur olarak Anadolu nun Almanlaştırılmasının önünde bir engel olmuştur.

1909 Adana Katliamı ndan sonra 1913 e kadar süren bir iyi niyet dönemi görülmektedir. İTC militan Taşnak Partisi yle ilişki geliştiriyordu. Demokratik bir partiye dönüşen bu parti 1912 de yenilenen Meclis-i Mebusan da üç üyeyle temsil ediliyordu. Bu mecliste ayrıca altı bağımsız Ermeni üye bulunuyordu. (1876 Meclis-i Mebusan ında 67 Müslüman, 48 gayrimüslim üye bulunuyordu). Ancak I. Balkan Savaşı ndaki yenilginin ardından 1913 yılı Ocak darbesiyle iktidarı ele geçiren (Bâbıâli Baskını) İTC, nüfusu homojenleştirme ve planlı etnik temizlik yoluyla imha ve tehcir politikasını uygulamaya başladı. Talat Paşa etnik toplulukları anayurtlarından tehcir etme ve daha önce hiç yaşamadıkları bölgelere dağıtma üzerine kurulu nüfusu homojenleştirme planları hazırladı. Kürtler, Ermeniler ve Araplar gönderilecek, yerlerine Boşnaklar, Çerkezler ve diğer Müslüman göçmenler getirilecek, yerlerinden edilen etnik gruplar gittikleri yerde nüfusun yüzde onundan çoğunu oluşturmayacaktı. Ayrıca bu gruplar hızla asimile edileceklerdi. Zaten 1914 te Rumlar batı kıyılarından zorla tehcir edilmişlerdi. Enver Paşa için emir-komuta dışında örtülü operasyonlar yapacak özel görev kuvvetlerinin varlığı önemliydi. Balkan Savaşı ndan önce kurduğu gizli bir örgüt olan Teşkilat-ı Mahsusa yı daha sonra devlet organına dönüştürdü. Bu örgütte istihbarat subayları, casuslar, sabotajcılar, kiralık katiller bulunmaktaydı. Bu örgütün ayrıca Kürt aşiretlerinden oluşan bir milis gücü vardı. Eski suçlulardan oluşan gönüllüler de örgüt içindeydi. Talat Paşa,Teşkilat-ı Mahsusa nın ana gövdesini oluşturan çeteleri hapishanelerden tahliye ettirdiği eski suçlulardan oluşturmuştu. Anadolu daki Teşkilat-ı Mahsusa, 3. Ordu nun emrine verilmişti.

1915-1916 tehcirleri

Alman destekli Pan-İslamist politika, İmparatorluk sınırları içinde yaşayan gayrimüslimler için ölümcül çözüme giden bir yolun açılmasıydı. 1915 te başlayan tehcirlerin koşulları daha önce yapılanlardan çok farklıydı. İki ay içindeki uygulamalar sadece Ermenileri değil, Doğu Anadolu daki tüm Hıristiyanları kapsıyordu. Söz konusu tehcirler yeniden iskân olunarak düşünülemezdi. Çünkü belirlenen yerler yaşanabilecek koşulları taşımadığı gibi bu yerlere ulaşabilenlerin sayısı da azdı. Birçok kişi doğdukları ve yaşadıkları yerleşim birimleri içinde ya da dışında hemen diğerleri yaya çıkarıldıkları yollarda öldürülmüştü. Hemen öldürülenlerin çoğu erkekti. Kadınlar ve çocuklar güney çöllerine doğru sürülen kafilelerin en büyük bölümünü oluşturuyordu. Bu kafilelere de sürekli saldırılıyor, kadınlar tecavüze uğruyor, çocuklar kaçırılıyordu. Vilayet görevlileri yola çıkarılanlara yiyecek, su ve barınak sağlamak için hiçbir tedbir almamışlardı. Buna karşılık üst düzey memurlar ve yerel siyasetçiler ölüm mangalarını harekete geçirmişlerdi. Bu gruplar tehcir edilenlerin mallarına el koyuyor, bir bölümünü dahiliye nezaretine gönderirken, bir bölümünü zimmetlerine geçiriyorlardı. Mezalim şeklinde cereyan eden tehcirin bu hali alması Almanları dahi rahatsız ediyor, yapılan tehcirler nüfus mübadelesi değildi. İngiliz sosyal tarihçi David Gaunt un belirttiği gibi bu tehcirlerin amacı özgül bir nüfusu tamamen özgül bir alandan çıkarmaktı. Hızla yapılması istendiğinden gözdağı, şiddet ve zulüm unsuru artıyordu. Yeniden iskân gibi bir amaç taşınmadığından tehcir edilen nüfusun nereye gittiği ya da fiziken yaşayıp yaşayamayacağı yönetimi de orduyu da ilgilendirmiyordu. Ermenilerin sahip olduğu yüksek derecedeki kültür ve uygarlık onlara yapılan bu mezalimi dünyanın gözünde çok daha korkunç hale getirmişti. Talat Paşa yanılgı içinde son noktayı şöyle koyuyordu: "Artık Ermeni sorunu diye bir şey yok."

Sonuç ve öneriler

Yukarıda belirtilenler kuşkusuz yaşananların kapsamını, boyutunu, ağırlığını ifade edemez. Bu mezalim ve katliamlar Avrupa ve ABD gazetelerinde düzenli olarak yayımlandığı gibi Osmanlı İmparatorluğu nun müttefikleri olan Almanya ve Avusturya dahil İngiltere ve ABD nin resmi belgeleriyle, Osmanlı Divan-ı Harbi nin tutanaklarıyla, diplomat ve misyonerlerin anlatımıyla, komisyon raporlarıyla, hayatta kalanların anlatımıyla ortaya çıkmıştır. İster Ermenilerden bazı unsurların hak talepleriyle ayaklanmaları, ister dış güçlerle harekete geçirilmeleri olsun hiçbir gerekçe bu insanlık trajedisini meşrulaştıramaz. Yaşananları hukuki ve teknik bir kavram olan soykırım üzerinden tartışmak yanıltıcıdır. Yaşananlar teknik bir kavrama sığamaz ve bunun içinden ifade edilemez. Mezalim ve katliam insaniyetle bağdaşmaz. İnsanlığın vicdanında mahkum olmak, soykırımla yargılanmaktan daha haysiyet kırıcıdır. Hakikatleri gizleme ve inkâr üzerine kurulan bir düzen, devleti ve toplumu hastalandırır ve çürütür. Türkiye nin siyasetçilerinin, akademisyenlerinin, gazetecilerinin, tarihçilerinin ve din adamlarının toplumun hakikatlerle yüzleşmesini sağlayacak yönde gayret göstermeleri gerekmektedir. Hakikatle yüzleşmek özgürleşmek demektir. Yaşanan acıların müsebbibi olanları atalarımız olarak kabul edip savunmak bize onur getirmez. Abdülhamit ve İTC nin ileri gelenlerinin ve bunlara bağlı kadroların, çetelerin ve çapulcuların eylemlerini sahiplenmek ve savunmak insani ve ahlaki bir tavır değildir. Türkiye, yaşatılan mezalim ve katliamları kabul ettiğini ve bundan dolayı toplum ve devlet olarak en yüksek insani değerler olan hakikat, adalet ve insaniyeti savunduğunu, geçmişte bunu yapanların zihniyet ve eylemlerini mahkum ettiğini bütün dünyaya duyurmalıdır. Bu yapıldıktan sonra Diaspora da yaşayan tüm Ermenilere yurttaşlık daveti yapılmalı ve kendilerine TC yurttaşlığı verilmelidir. Bu Diaspora Ermenilerinin, atalarının binlerce yıl yaşadığı, mallarını, mülklerini, anılarını ve tarihlerini baskı sonucu bıraktıkları coğrafyaya dönüşleriyle birlikte öfkeye dönüşen acılarını azaltacaktır. Ermenistan sınırı hiçbir koşul öne sürülmeden açılmalıdır. Vicdan, insanlık ve akıl bunu gerektirmektedir. Türkiye, Ermenilerin acılarını azaltırken kendi korku, kompleks ve kaygılarından da kurtularak özgürleşecektir.

Yorum - Dr. Ümit Kardaş

Saygılarımla
Demir
 
Kimden: Demir  62.63.212.5***
24.08.2010 00:20:26
Cevap: soykırım
Ne İstiyoruz (3)

Biliyorum, aradan çok zaman geçti ama pek fazla bir şey değişmedi. Bu yüzden cevap vermeye devam ediyorum……..
Normalde, bana söylenmeyen sözlere cevap vermek gibi bir adetim yoktur. Ancak tartıştığımız konu herkesi ilgilendirdiği ve herkesin kendine göre birşeyler söyleme hakkını kendinde gördüğü için, burada olumlu-olumsuz bütün söylenenlere, affınıza sığınarak cevap vermeye çalışacağım…

Beer Kardeşim’e
Bizler, edindiğimiz eğitim ve yetiştiğimiz kültür gereği; herkesi, bu arada bizim gibi düşünmeyenleri de anlama zorunluluğumuz vardır. Eğer anlamazsak neyi neden yaptıklarını ve gelecekte neler yapabileceklerini anlayamayız. Onun için; yaptıklarını ve söylediklerini kabul etmezsek bile karşı tarafı anlamak ve bunun için de geniş olmak zorundayız. Yoksa eleştirdiğimiz kişilerden farkımız kalmaz.

Doğrudur, bize yapılanlar sadece 1915 yılında yapılanlarla sınırlı kalmamıştır. Bu da 1915’teki katliamcı mantığın günübirlik olmadığı ve her durumda bunun tekrarlanabileceğini ortaya koyuyor. Ama bütün bunlara karşı durmanın yolu da kaçmak veya kendini inkar etmek değildir. Maalesf bizim bugüne kadar yaptığımız da sadece bu olmuştur. Bunun sonucunda da gün geçtikçe binlerce yıllık topraklarımızda, „soyu tükenmekte olan kelaynakları“na dönüştük. Işte bu da bizim yanlışlığımız!

Cenk bey
Yanılıyorsunuz. Dikkatli okursanız, ya da okuduklarınızı anlamaya çalışırsanız, bütün sorularınıza, hiçbir şekilde politik davranmadan cevap verdiğimi net olarak görürsünüz. Ama ne yapalım bizim de sorunumuz bu; hiçkimse, dürüstçe ve samimice söylemeye çalıştıklarımızı dinlemiyor veya üzerinde kafa yormaya, bu insanların derdi ne diye düşünmeye gerek görmüyor.

Hayır; nerda olursa olsun ve kim tarafından yapılırsa yapılsın, hiçbir zaman katliamlardan yana taraf olmadım. Ama eğer birileri katliam yapıyorsa, yapanlar sorumluluğu taşımalı ve bedelini ödemelidir. Benim anlatmaya çalıştığım bu: Eğer Osmanlı İmparatorluğu veya başkaları bir savaşa karar vermişse sonuçlarına katlanmak zorundadırlar.

Beni neyin yandaşı olmakla suçladığınızı bilmiyorum. Ama şunu net olarak tekrar söyleyeyim: Ben halkımın ve haklının tarafını tutuyorum…..

Nerede bulunduğunuz o kadar değil. Ama şu bir gerçek ki, aksini ne kadar inkar ederseniz edin, siz gerçekten kinci ve kompleks sahibisiniz! Türkler’in kin ve nefret sahibi olup olmadıklarını bilmiyorum ama, sürekli bir korku ve komplekse sahip olduklarına eminim. Bu yüzden de maalesef hiçbir olaya objektif bakmıyor, dolayısıyla sürekli sorunlarla boğuşmak zorunda kalıyorlar. Söylermisiniz; dünyada kaç halk vardırki Türkler gibi yıkılan devletleriyle öğünsünler.

Siz değilmisiniz ki her tarafınızın düşmanlarla çevrili olduğunu, ülke içindeki her hak talebinin kökünü dışarda arayan, sürekli bölünme ve yıkılma korkusuyla yaşayan? Sırplar’ı, Bulgarlar’ı, İngilizler’i, Ruslar’ı, Araplar’ı, Fransız ve Yunanlılar’ı, daha ilkokul yıllarında can düşmanı diye öğreten ve öğrenen acaba kim?
Sizce ”Azınlık” tanımı nedir Cenk bey?

Herhangi bir sayıdan az olmakmıdır acaba azınlık, yoksa egemen olamamakmıdır? Ya da farklı olmakmıdır azınlık?
”Çoğunluk” olmak birisine herşeyi yapma hakkı verir mi?
Gerçekten merak ediyorum; sizin açınızdan ”birlikte yaşamak” acaba neyi ifade edyor? Çoğunluğun herşeyi istediği gibi yapması mıdır? Yoksa azınlığın da kendini rahatça ifade edip rahatça yaşamasımıdır? Veya; farklılıkların, sahip oldukları özelliklerini koruyarak bir arada yaşamasımıdır?

”Ulusal bağımsızlık” dediniz de aklıma geldi: bu hak sadece sayıca çok olanlaramı ait, yoksa bazı kıstaslara sahip olan herkesemi ait?

Siz; halkım için hangi ideallere sahip olduğumu bilemezsiniz. Dolayısıyla bu konuda ahkam kesemezsiniz. Çünkü neler yaptığımı, ya da yaptığımızı bilmiyorsunuz. Siz sadece kendi düşüncelerinizi birilerine dayatmaya çalışıyorsunuz.

Bizler ”birinci sınıf vatandaş”lığın ne olduğunu sizlerden çok daha iyi biliriz: çünkü siz; sahip olduğumuz özellikleri ve yaşadığımız olayların çok dışındasınız. Bizleri sadece;”emek gücü” olarak sonradan Almanya’ya gitmiş ve orada belli bir sayıya ulaşmış Türkler’le karıştırır ve bizlerin, sizden çok daha önce bu topraklarda yaşadığımızı unutursunuz. Ya da sonradan İsviçre’de camilere minare izni verilmiyor diye, sizler buralara gelmeden çok önce inşa edilmiş ve ”ulusal değer” haline gelmiş çan kulelerinin yıkılmasını istersiniz……

Üzüleceksiniz ama söylemek zorundayım; biz Süryaniler hiçbir zaman, hiçbir ülkenin eteklerine tutunup sizlere saldırmadık. Hiçbir zaman yabancı ülkelerin himayesini talep etmedik. Bizler sürekli olarak yaşadığımız ülkelerin kanunlarına riayet etmeye çalıştık. Az da olsa, yaşadığımız her ortamda yanlış gördüğümüzü ortaya koymaya çalıştık. Ama haklısınız, son dönemlerde sesimiz eskisinden biraz daha fazla çıkıyor. Neden acaba biliyormusunuz? Durun rahatsız olmayın ben söyleyeyim:
Süryaniler; sizin demokrat, özgürlükçü, insan haklarına saygılı dediğiniz, ceberrut yönetimlerin cenderesinden çıkıp, gerçekten demokrat ve özgürlükçü ülkelerde biraz nefes almaları sonrasında haklarını biraz daha yüksek sesle söylemeye başladılar. Işte sizi rahatsız eden ve bu derece sinirlendiren de bu. Budur aslında sizin içinizdeki „Tanzimat“ zihniyetini ortaya çıkaran. Budur sizi; „neden geçmişte bunların kökünü kazımadık“ diye hayıflandıran.

Doğrudur, Türkiye’de az da olsa hala sağduyulu insanlar var. Bu da bizi sevindiriyor ve birlikte yaşama umudumuzu güçlendiriyor. Siz ve sizin gibiler istemese de.

Siz gerçekten çok ülke gezmiş, çok insan tanımış veya çok şey biliyor olabilirsiz. Belki de bundandır, herşeyi karıştırıyor ve yanlışlıklar yapıyorsunuz.

Birincisi; bizi başkalarıyla karıştırıyorsunuz.
İkincisi; bizi yapmadığımız ve söylemediğimiz şeylerle itham ediyorsunuz.
Üçüncüsü; kavram kargaşası yaratıp, bunun arkasına sığınıyorsunuz.
Dördüncüsü; çok şeyi unutuyor ve herkesin hafızasını kendinizinki gibi sanıyorsunuz……

Sizin için söyleyebileceğim son şey şu; Bizler hiçbir halka herhangi bir düşmanlık beslemiyoruz. Biz sadece bugüne kadar bize yapılan haksızlıkları yapan güçlere karşı sesimizi yükseltip hakkımızı talep ediyoruz. Bunu yaparken de hiçbir şekilde herhangi bir halktan daha iyi veya daha kötü olmayı kabul etmiyoruz. Bunun aksini düşünen kişi ve gruplarla da sonuna kadar savaşmaya çalışacağız……

Saygılarımla
Demir

Devam edecek….
 
Kimden: beer  84.72.6.229***
24.08.2010 01:46:08
Cevap: soykırım
MILFONO: Demir Bey canim pahasina olsada sizi tebrik ediyor
ve sizin gibi insanlar basimizdan eksik etmesin sizinle gurur duyuyorum. nedeni ancak yurt sevenler anlar yukari mazopotamyadan saygilar......
 
Kimden: Demir  62.63.212.5***
29.08.2010 13:46:42
Cevap: soykırım
Ne İstiyoruz (4)

Steyfo kardeşime;
Hangi konuda olursa olsun öğrenmekten korkmamalıyız. Çünkü insanın yaşamı boyunca ve her anında yapabildiği şey öğrenmektir. Ister birkaç aylık bir bebek olsun, isterse de ölüm döşeğinde yatan yaşlı olsun. Eğer beyni çalışıyorsa insanın, yeni bir şey öğrenebilir. Öğrenmelidir de. Ama üzülerek söylüyorum; biz Süryaniler bu konuda yeterli çabayı sarfetmedik. Bu yüzden de zaman içerisinde çok şey kaybettik.

Biliyorum; izin vermediler, imkan sunmadılar, hayat tanımadılar diyeceksin. Doğrudur bütün bunlar oldu. Ama şunu da bir düşün; sen veya sizler, bu imkanlardan da daha fazla imkana sahibi olduğunuzda ne yaptın/ız. Unutma ki hayat, ta başından beri, herkesten ayakta kalmak için güçlü olmayı ve değişen koşullara uyum sağlamayı bekler. Bunun için de mücadele etmek gerekir. Dolayısıyla; yaşam içerisinde mücadele edenler ayakta kalırken, micadele etmeyenler de…….. Bakma sen kimin ne söylediğine. Yapılanları gör.

Yani anlayacağın; var olmak istiyorsan mücadele edeceksin. Hiçbir zaman sana ait olduğunu düşündüğün şeylerin sana verilmesini beklemeyeceksin. Talep edeceksin, hakkını arayacak ve almak için kavga edeceksin. Ancak bütün bunları yaparken de; haklıyla haksızı birbirine karıştırmayacak, insanlığından taviz vermeyeceksin.
Yazdıklarım belki biraz nasihatvari oldu ama kusuruma bakma. Çünkü ben şunu öğrendim; hiçkimse başkasının karakaşı, karagözü için elini kıpırdatmaz. Her yapılan, yapana bir bir şekilde hizmet etmektedir. Bu arada yaşam içerisinde ayakta kalmak için bazıları, bazen çok büyük günah işleyebilirler. Üstelik bunu inkar da edebilirler. Hatta şahitler, yapılanlar işlerine geldiği için, bunları görmemezlikten de gelebilirler. Ya da; ”avını hazmedebilmek için, gözyaşı akıtmak zorunda olan timsah gibi” birileri gözyaşı da dökebilir. Aynen 1915’te bizlere yapılanlar gibi.

Onun için duygusal olmaktan ve birilerinden ”aman” dilemek durumundan çıkmak zorundayız. Başkalarını eleştirirken, kendimizi ve geçmişimizi de doğru temelde ele almalıyız. Evet belki bizler; adil olmaya, kimseye haksızlık etmemeye veya Mesih’in dediği gibi komşumuzu da kendimiz gibi sevmeye çalıştık. Ama ne yazık ki bazı konularda da hata yaptık.

Mesela; gelişmeleri değerlendiremedik, yaşananlardan pek fazla ders çıkarmadık, değişimlere uyum göstermedik, örgütlenmedik ve mücadele etmedik. Tabi bunları dile getirirken insanlığımızdan çıkalım demiyorum. Herşeyi insan gibi yapalım istiyorum.

Kimin hakkımızda ne düşündüğü ve bizden ne beklediğinden çok, bizim kendimize neyi layık gördüğümüzü ve bunu yapmak için ne yapmamız gerektiğine karar vermeliyiz. Bunu yaptığımızda, karşımızdakiler bize zaten belli bir tepki göstereceklerdir. Bu tepki sonucunda da onların bize neyi layık gördüğünü öğreneceğiz. Senin de dile getirdiğin gibi şimdi görüyoruz.

Evet doğru söylüyorsun; bizler uzun yıllar Türkiye’nin bizim için çok olumlu şeyler yaptığı masalıyla uyutulduk. Ki birileri -bu birilerin içinde maalesef bazı Süryaniler de var- hala bu masalı devam ettirmeye çalışıyor. Ama bunu, yani masalla uyutulduğumuzu, söylemesi gerekenler önce ”biz” olmak zorunda değilmiyiz? Peki ”biz” bugüne kadar bu masalın devam etmemesi için ne yaptık? Işte ben; ”başkalarını eleştirirken, kendimizi ve geçmişimizi de doğru temelde ele almalıyız” derken bunu anlatmaya çalışıyorum.
Ama bütün bunlara rağmen seviniyorum da. Çünkü, yarına umutla bakmamı gerektiren insanlar da var artık......

Saygılarımla
Demir

Devam edecek….
 
CEVAP YAZ - Onaylı Üyelik Gerektirir
isim:
konu:
cevap:
   

   


© Copyright 2008 www.suryaniler.com
tasarım: Web Tasarım