TARİHİN YALANI VE SÜRYANİLER
Toplumsal ayrımcılık, ırkçı aşağılama, nefretin ve şiddetin yaygınlaştırılmasında her zaman başvurulan bir araç oldu bu ülkede. Çocuklara sevgi aşılayan, birarada yaşama bilinci yerine,yalan yanlış bilgilerle düşmanlık aşılandı ve körüklendi. Dışlayıcı aşağlayıcı ve ırkçı söylemlerle büyüdü kuşaklar.
Türkiye de sadece Türk ve Müslüman isen vatandaşsındır. Başka bir ırk ya da başka bir dine mensup biriysen,ya vatan ‘haini’ olursun ya da ‘bölücü’ TC.nin tarihi yalanların tarihidir bir anlamıyla.Bu yalan tarihin yazarları da sahibinin sesi akedemik unvan sahipleriydi.Bunlar yalanı gerçekmiş gibi gerçeği de yalanmış gibi sundular ve bu işi yapmak konusunda pek marifetli oldular hep.Şimdi de sıra Süryanilerde.
Milli Eğitim Bakanlığı’nın ortaöğretim 10. sınıflar için hazırladığı Tarih dersi kitaplar, yalan yanlış bilgilerle Süryanileri kötülüyor. Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olan Süryani öğrencilerin de okuduğu kitap, Süryanileri ‘ülkeye ihanet etmiş’ gibi gösteriyor.
Kitabın 65. ve 66. sayfalarında ‘Osmanlı Devleti’nde Süryanilerin Durumu’ başlıklı bilgilere itiraz eden Süryaniler, “Bu bilgiler eksik, yanlış ve bize karşı düşmanlığı körüklüyor” diye tepki göstererek, bu kitabın bir an önce müfredattan çıkarılmasını istiyorlar haklı olarak.
14 dernek ve kuruluşun biraraya gelerek bir bildiri hazırlayıp açıklamada bulundular. Açıklamada : Süryanilerin, antik Mezopotamya organik kültürünün devamı Hıristiyan bir halk olduğu ve tarihte, Doğu-Batı kültürünü beslemiş, Doğu kültürünün ana dinamiği olarak insani düşüncenin gelişmesine önemli katkılar sunduğu belirtilerek; Süryanilerin Tarihin hiçbir döneminde devlete karşı kalkışma bağlamında olumsuz bir yaklaşımları ve akımları olmamıştır" denildi. Söz konusu ders kitabındaki ifadelerin ideolojik yorumlardan ziyade objektif bilgilere dayanılması gerektiği aktarılan açıklamada kitabın bir an önce müfredattan çıkartılması talebi dile getirildi.
Evet.Öğrencilerin bilinçaltına planlı bir şekilde bilerek ve isteyerek Süryanilerin aslında potansiyel tehlike olduğu işlenmektedir. Kitaptaki ifadeler nefret suçu kapsamına girmektedir. Bir ders kitabı ideolojik yorumlardan ziyade objektif bilgi vermelidir. Ayrca insanlara farklı kimliklerle dostça yaşamayı, kardeşliği ve sevgiyi aşılamalıdır.
***
"Hiç kimse derisinin rengi, kültürel arka planı ya da dini inançları yüzünden başkasından nefret ederek doğmaz. İnsanların nefreti öğrenmeleri gerekir ve nefret etmeyi öğrenebiliyorsa, sevgiyi de öğrenebilir, çünkü sevgi insan kalbine diğer hislerden çok daha doğal gelir." diyor Nelson Mandela. Bir ülkede öteki olmak, insani değerlerden nasibini almamışların hassasiyetinin hazzetmediği ve hazzetmekle kalmayıp bir de potansiyel vatan haini olarak her türlü hak ve hukuk dışı muameleyle karşılık verdiği ve katlettiği bir realiteye dönüşüyorsa, biz de o noktada o öteki yiz. Uluslar üstü olsak da. Tüm dünya halklarının sivil birer yurttaş olarak kardeş olduğunu düşünsek de hepimiz o noktada bir öteki yiz. Bu öteki nin şu veya bu kökenden olması hiç fark etmez.
***
Irkçı söylem, milliyetçilik adı atında, kendi milletine olağanüstü değerler atfeder ve diğer milletlere nazaran üstün görür. Kolayca saldırganlaşabilen hissi bir niteliğe sahiptir. Diğer etnik grup ve yabancı milletlerin dışlanması ve küçümsenmesiyle beslenir.
Hep kültürel bir sindirme ya da kimlik kazandırma çabasında oldu bu devlet. Başkalarının kendisinden farklılıklarını kabul etmemek buna saygı duymamak ve bunu reddetmek üzerine kurdu paradigmalarını. Buna karşı duranları da sindirdi,sürgünlere yolladı, zindanlara attı, imha etti.
Sözün özü bu konudda bize düşen; İnsanca ve onurluca barış içinde yaşamak için ırkçılığa, ayrımcılığa karşı durmayı insani bir görev saymalıyız.
hicriizgoren@gmail.com A.HİCRİ İZGÖREN
|