HABERLER
Haber Arşivi
Süryani Kilisesinde Yoga Saygısızlığı

1.Uluslararası Turabdin Sempzoyumu Yapılıyor

Yazarımız Yusuf Beğtaş'a Onur Ödülü

Süryaniler Mor Gabriel'de Buluştu

Site Yazarımızın Kitap İmzalama Etkinliği

Hakkari'de Kiliseyi Temizleyip İbadet Yaptılar

Kaçırılan Çiftin Köyündeki Kiliseye Saldırı

Diril Ailesi: Ciddi Bir Arama Çalışması Yapılmadı

Süryanilerden Diril Cinayetine Tepki: Av Değiliz

Süryani Kurumlarından Diril Çifti İçin Mektup

Süryaniler Kültürlerinin Kaybolmasından Endişeli

Yoksulların Doktorunu COVİD-19 Nedeniyle Kaybettik

Şimuni Diril Son Yolculuğuna Uğurlandı

70 Gün Sonra Gelen Acı Haber

Türkiye'de Yaşayan Süryaniler Tedirgin

geri | | ileri
 
 
/ DEVLET SÜRYANİLERE YALAN SÖYLEDİ

22 Nisan’da Suriye’de kaçırılan Metropolitler konusunda detaylı bir makale yazan Süryani araştırmacı Erkan Metin, kaçırılan Metropolitlerin olayı ile ilgili Türkiye devletinin Süryanilere yalan söylediğini belirtiyor.

22 Nisan’da Suriye’de kaçırılan Süryani Ortodoks Kilisesi Halep Metropoliti Yuhanun Abrohum (Yuhanna İbrahim) ve Melkit (Süryani) Ortodoks Kilisesi Halep-İskenderun Metropoliti Paul Yazıcı’dan hala hiçbir haber alınamadı. Lübnan’lı 9 rehinenin iki Türk pilotu karşılığında takas edilip serbest bırakıldığı günlerde özellikle Lübnan basınında Metropolitlerin sağ oldukları ve serbest bırakılacakları bilgileri basında yer alırken, bu haberler de kısmen yalandı ve bir sonuca ulaşmadı.

29 Eylül 2013’de suryaniler.com internet sitesindeKaçırılan Metropolitler Üzerine Bir İnceleme” başlığıyla olayı kapsamlıca ele alıp yeni bilgiler ortaya koyan bir makale yayınlandı. Makalenin yazarı Süryani araştırmacı-yazar Erkan  Metin, internette yayınladığı uzun yazıda, internet üzerinde yaptığı ve kaynaklarını tek tek belirttiği araştırmada daha önce kimsenin dikkatini çekmemiş bazı bulgulara ulaştığını belirtiyor. Metropolitleri kaçıran grubun başında Ebu Banat lakaplı şahsın olduğunu tahmin ettiğini açık internet kaynaklarına dayanarak yazıyor.

Sayın Metin makalenizin sonunda henüz yazmadığınız ama Haziran ayı sonrası ile ilgili ilginç bazı bilgilere ulaştığınızı belirtiyorsunuz. Makalenizdekilerden başka ne tür bilgilere ulaştınız?

Bazı büyük gerçekler, küçük detaylarda gizlidir. Hatırlarsanız 23 Temmuz’da Türk basınında “Metropolitlerin katili Konya’da yakalandı” haberleri çıkmıştı. Bir yol denetiminde yakalanan Türkiye’ye kaçak giriş yapan üç yabancının önce gözaltına alındığı sonra ülkelerine iade edildiği belirtilmişti. Haberin devamında şu yazıyordu: “Metropolitleri öldürdüğü iddia edilen Mogammed A., Ahmad R. ile hamile Fatim M., Konya'nın Cihanbeyli ilçesinden geçen Konya-Ankara karayolunda polisin yol denetimi yaptığı sırada yakalandı. Rusya, Çeçenistan ve Suriye vatandaşı 3 zanlının, emniyette yapılan işlemlerinin ardından ülkelerine iade edildiği öğrenildi.” Bu haber akışında bir tek Vatan Gazetesi’nde kimsenin dikkatini çekmeyen küçük bir bilgiye rastladım. Vatan Gazetesi’ndeki haberde şu yazılıydı: “Şahısların Konya’da ikamet için gösterdiği adresten İstanbul’da nerede kaldıkları belirlendi. Hemen İstanbul’daki bu adrese baskın düzenlendi. Baskında bir silah ve patlayıcı hazırlamak için kullanılan birçok madde bulunmasının ardından şahıslar hemen gözaltına alındı. İki Çeçen çıkarıldıkları mahkemece tutuklanırken, Suriyeli kadın ise Hatay’daki mülteci kampına gönderildi. Tutuklamaların ise Suriye’deki infazlara yönelik görüntüler dışında maddi kanıt olmadığı için sadece evde bulunan patlayıcı malzemeleri ve silah üzerine yapıldığı öğrenildi. Diğer yandan Suriye’de yaşanan iç savaştaki boşluktan dolayı,infazlara ilişkin nasıl bir sürecin ortaya konulacağı ise netleşmedi.” Buna göre Mogamed A. isimli şahıs bildirdiği İstanbul adresinde baskın yapılarak tutuklanmıştı ve Suriye’de işlediği vahşice cinayetlere ilişkin devlet ne yapacağını bilemiyordu.

Çıkan haberler üzerine İstanbul’daki Süryani temsilcileri bilgi almak üzere devlet yetkilileri ile görüşüyorlar ve 24 Temmuz’da şu açıklamayı yapıyorlar: “Son günlerde çıkan “metropolitlerin katilleri yakalandı” başlıklı haberlerle ilgili, yetkililerle yaptığımız görüşmeler sonucunda asılsız ve gerçek dışı olduğu, resmi kurumlarca doğrulanmadığı bilgisi edinilmiştir. Yakalanan şahıslar pasaportsuz olduğu için, İstanbul’da haklarında işlem yapılmış ve yasalara göre sahte pasaport veya kimliksiz yabancı uyruklu şahıslar, ülkeyi terk etmeleri için kendilerine tanınan süre içerisinde ikamet ettikleri bölge karakoluna giderek her gün imza vermeleri gerekirken bu şahıslar belirttikleri adreslerde bulunamayıp polis merkezine de gitmeyince, haklarında yakalanma emri çıkartılmış ve Konya’da yapılan rutin kontrollerde bu şahıslar yakalanarak devlet tarafından yasa gereği sınır dışı edilmişlerdir. Verdikleri ifadelerde metropolitler ile ilgili hiçbir söylemlerine rastlanmamıştır. Toplumun bilgilerine sunarız.” İstanbul Süryani Ortodoks web sitesinde bu açıklama var.

Evet, hepimiz bu şahısların konuyla ilgisiz şahıslar olduğunu ve sınır dışı edildiklerini duymuştuk. Peki bu şahısların Metropolitlerin kaçırılmasıyla ilgisi var mı?

Benim bu Vatan Gazetesi’ndeki haberdeki detaylar ve farklılık dikkatimi çekti. Bunun üzerine makalemi yazarken Ebu Banat’ın kimliğini de araştırmaya odaklandım ve buldum. Kafa kesme görüntüleri internette yayınlanırken bu şahsın gerçek adının da yazıldığını bulmuştum. Bu adı daha da detaylı internette araştırdığımda kavkazpress.ru sitesindeki bir forum sayfasında bu şahsı tanıyan birilerinin yazdığı bilgilere ulaştım. Hatta şahsın gençlik fotoğraflarını dahi buldum. Bu bilgilere göre Ebu Banat, 24.10.1974 doğumlu, Dağıstan’lı. Baba adı Zaki. Dağıstan Cumhuriyeti’nde Hadzhalmahi’nin Levashinskogo ilçesinde eskiden polis amiri olarak çalışmış bir şahıs. Ve Ebu Banat’ın gerçek adı da Magomed Abdurakhmanov. Yani haberlerde kısaltılmış olan Magomed A. ismi ile örtüşüyordu. Bu şahıs cihadçı olarak Nisan ayının başlarında Meşhed Ruhi köyünde şeriat ilan ediyor. Bunun detayları makalemde var.

Yani Konya’da yakalanan şahıslardan biri Ebu Banat mıydı?

Evet. Magomed Abdurakhmanov ismi yaygın bir isim olabilir diye tam olarak emin olmak istedim. Adliye kayıtlarında yaptığım araştırmada Magomed Abdurakhmanov’un bulduğum tüm kimlik bilgileriyle örtüşür şekilde savcılıkta bir dosyasının olduğunu öğrendim. 4 Temmuz 2013’de bu şahıs “silahlı terör örgütüne üye olmaktan” dolayı Özel Yetkili İstanbul Cumhuriyet Savcılığı’nca tutuklanmış. Dosyası hala savcılıkta ve gizlilik kapsamında. Yani kaçırılma olayının faili olarak gördüğüm ve bir ihtimalle Metropolitleri de katlettiğini düşündüğüm Ebu Banat 4 Temmuz’dan bu yana İstanbul’da Maltepe Cezaevi’nde tutuklu olarak bulunuyor. Bulunduğu evde ele geçen silah ve patlayıcılar yüzünden silahlı terör örgütüne üye olmak suçundan tutuklanmış. Bu aslında büyük bir skandal.

Peki Ebu Banat yani Magomed Abdurakhmanov’un Türkiye’de tutuklu olmasının önemi ne?

Süryanilere devlet defalarca “Metropolitlerin sağ olduklarını biliyoruz” açıklaması yaptı. Metropolitlerin kaçırılmasının sorumlusu olduğunu suryaniler.com adresindeki makalemde ortaya koyduğum Ebu Banat 4 Temmuz’da İstanbul’da mahkemece tutuklandı. 19 Temmuz’da Dışişleri Bakanı Davutoğlu, Metropolit Yusuf Çetin başkanlığındaki heyetle görüştü, ama bu bilgilerden bahsetmedi. 23 Temmuz’da Konya’daki yakalama olayı ile ilgili ilk haberler basında çıktı. 24 Temmuz’da Süryani yöneticileri, devlet yetkilileriyle bu haber konusunda görüştüklerini ve bu şahısların sınırdışı edilen pasaportsuz şahıslar olduğunu açıkladılar. Aslında tüm bu görüşmeler ve haberler sırasında Ebu Banat İstanbul’da tutukluydu. Bugüne kadar da Türk Makamlarından bu konuda hiçbir açıklama gelmedi. Demek ki, biz bu süreç içerisinde kandırıldık, bilgiler bizden tamamen gizlendi ve resmi makamlar Süryanilere,Metropolitler konusunda yalan söylediler. Bulduğum bulgulara göre bizzat kendi örgütünün yani Kafkas Emirliği’nin kaçırılma olayı ile ilgili suçladığı Ebu Banat, 4 Temmuz’dan bu yana Türkiye’nin elinde ama Türkiye devleti bunu hepimizden sakladı hatta “sınırdışı” ettik diyerek yalan söyledi.

Metropolit olayının en kilit ismi Ebu Banat şu an Türkiye’nin elindedir. Ayrıca Suriye’de insanların kafasını keserek insanlık suçu işlemiş bir zanlıdır bu aynı zamanda. Türkiye Devleti bu iki olay konusunda da gereğini yapmalıdır ve bizleri Metropolitlerin gerçek akıbetinin ne olduğu konusunda aydınlatmalıdır. Ayrıca kafa kesme olayı konusunu da insanlık suçu olarak ele alıp soruşturmalıdır. Devletler “kedi” değil, biz yurttaşlar da “fare” değiliz. Görünen o ki; şu ana kadar Türkiye de dâhil pek çok devlet ve örgüt bizi yalan haberlerle oyalayıp, konunun soğuyup unutulmasını tercih ediyor.

Türkiye Devleti bunu neden yapıyor olabilir?
Türkiye’nin kaçırılma işinde bir rolü olup olmadığını tespit edemedim. Bu konuda ne söylesem eksik kalır. Ama bulduğum bilgileri Türkiye zaten biliyor olmalıydı. Ayrıca olayın olduğu bölgeyi, o örgüt ve şahısları en iyi bilen Türkiye’dir. Bu örgütün İstanbul’daki yapılanmasını da en iyi bilendir. Pek çok şeyi bilen bir devletin Ebu Banat olayını gizlemeye çalışması dikkat çekicidir. Devlet, haricinde gelişen ve yaptırmadığı bir olayın akışında kendini bulmuş olabilir. Ama bu bile saklamayı,gizlemeyi mazur göstermez.

Son olarak ne demek istersiniz?
Ben, gerçeğin ortaya çıkmasını istiyorum. İki Metropolit’in biri gelecekteki muhtemel Süryani Ortodoks Patrik adaylarındandan biriydi, diğeri ise Süryani Rum Ortodoks Kilisesi Patriğinin kardeşiydi. Bu konu hafife alınacak sıradan bir kaçırılma gibi görülmemelidir. Belki de bizim halkımızın kaderini etkileyecek çaptadır. Ve konuyu aydınlatacak en önemli isim şu anda Türkiye Devleti’nde cezaevinde tutukludur ve Türkiye üzerine düşeni açıklıkla yapmalıdır.

Kaynak: Sabro Gazetesi, Güncelleme Tarihi: 6 Aralık 2013

 
   

   


© Copyright 2008 www.suryaniler.com
tasarım: Web Tasarım