Renkler Solmasın Kültürler Kaybolmasın

             
 
HABERLER
Haber Arşivi
Tarihi Süryani Manastırı Restore Edildi

Süryani Kilisesinde Yoga Saygısızlığı

1.Uluslararası Turabdin Sempzoyumu Yapılıyor

Yazarımız Yusuf Beğtaş'a Onur Ödülü

Süryaniler Mor Gabriel'de Buluştu

Site Yazarımızın Kitap İmzalama Etkinliği

Hakkari'de Kiliseyi Temizleyip İbadet Yaptılar

Kaçırılan Çiftin Köyündeki Kiliseye Saldırı

Diril Ailesi: Ciddi Bir Arama Çalışması Yapılmadı

Süryanilerden Diril Cinayetine Tepki: Av Değiliz

Süryani Kurumlarından Diril Çifti İçin Mektup

Süryaniler Kültürlerinin Kaybolmasından Endişeli

Yoksulların Doktorunu COVİD-19 Nedeniyle Kaybettik

Şimuni Diril Son Yolculuğuna Uğurlandı

70 Gün Sonra Gelen Acı Haber

geri | | ileri
 
 
/ TANZİMAT ÖNCESİ RUM KİLİSELERİ SERGİSİ
“İstanbul’da Tanzimat Öncesi Rum Ortodoks Kiliseleri” sergisi Yunanistan Başkonsolosluğu’nun İstiklal Caddesi’ndeki Sismanoglio Megaro binasında açıldı. Araştırmacı Dr. Zafer Karaca’nın uzun yıllar süren araştırmaları sonucunda hazırladığı sergide elli üç kilise ve bu kiliselere ait fotoğraflar bulunuyor.

Sismanoglio Megaro binasında yapılan açılışa, İstanbul Rum Patriği Bartholomeos, Yunanistan İstanbul Başkonsolosu Vasileios Bornovas, tarihçi İlber Ortaylı, hukukçu Hüseyin Hatemi ve eşi Kezban Hatemi ile birçok davetli katıldı.

Serginin açılışında konuşan Vasileios Bornovas, “Elbette ki bu kiliseler İstanbul’daki Rum varlığının en büyük göstergesidir” derken, Dr. Karaca “Bu kiliselere bakıp sormamız gereken tek bir şey var; o da bu kiliseleri yapanların nereye gittiğidir? Bunları sordurabildiysem ne mutlu bana” diye konuştu.

İstanbul Rum Patrikhanesi Kilisesi Aya Yorgi’nin kilise korosu, sergide fotoğrafları bulunan kiliseler ve kiliselere adını veren azizler için yazılan ilahileri okudur. Leonidas Asteris’in yönettiği koroda Stelyo Berber de ilahi okudu.

İlahilerden sonra konuşma yapan Patrik Bartholomeos, “Kiliseler halen bizim İstanbul’daki varlığımızın ve sanatımızın göstergesidir. Zafer Karaca’ya ve emeği geçenlere teşekkür ediyorum,” dedi.

53 Rum Ortodoks kilisesinin fotoğraflarının ve açıklamalarının yer aldığı sergi hafta içi her gün 16.00-20.00, hafta sonları 12.00-20.00 arası ziyarete açık olup 21 Şubat 2010 tarihinde sona erecektir.

Sergi Adresi : Sismanoglio Megaro (Şişmanoğlu Konağı) İstiklal Cad. No 60

Rum Ortodoks toplumu, Osmanlı dönemindeki yeni yaşamını “Milletbaşı” unvanı ile Patrik liderliğinde ve Patrikhane çatısı altında sürdürür. Bu dönemde Bizans kiliselerinin bir kısmı, özellikle kubbeli yapılar, çoğu cami olmak üzere yeni işlevleriyle kullanıma sokulmuş; geriye kalan kiliseler ise onarımlar ya da yeniden yapımlar sonucu, Rum Ortodoks toplumunun ibadet mekânları olarak işlevlerini sürdürmüştür…
Osmanlı yönetiminde Hıristiyanların, dini yapıları ile ilgili inşa faaliyetlerinde uyulması zorunlu kurallar vardı. Tanzimat dönemine kadar Osmanlı yönetiminde, yeni kilise inşa edilmesi yasaktı. Bir kilisenin yeniden inşa edilmesi ise, ancak eskiden kilise olduğunun kanıtlanması halinde, aynı yerde ve aynı özelliklerde yapılması koşuluyla mümkündü…

Tanzimat öncesi Rum Ortodoks kiliseleri, “Osmanlı” kavramı çerçevesinde adeta aynı reçete ile oluşturulmuş; özgün nitelikte ve sanat tarihi bağlamında bütünlük gösteren yapılardır. Rum kiliselerinin mimari karakteri, ondokuzuncu yüzyılın ilk yarısında Tanzimat ve Islahat fermanları ile yaşanan değişim süreci sonrasında kaybedilmiştir. Bu nedenle, kitabın kapsamı 1856 tarihli Islahat Fermanı ile sınırlanır...
Geniş bilgiler, ayrıntılı anlatım ve bilgilendirici fotoğraflarla alanındaki tek yetkin kaynak.

İstanbul, 1200 yıla yakın süre zarfında Bizans İmparatorluğu"nun merkezi olup ve devamında Osmanlı Devleti"nin başkenti olarak önemini korumuştur.

Bizans"taki Rum Ortodoks kiliseleri, Osmanlı döneminde yönetimin kuralları çerçevesinde biçimlenmiş; bir kısmı yeniden yapımlar ya da çeşitli onarımlar sonucu varlıklarını korumuştur. İstanbul"un tarihi içinde, Rum toplumunun geçmişiyle bağını oluşturan bu üstün kültür varlıkları, Bizans"tan Osmanlı"ya taşıdıkları etkiler ve izlerle dönemlerine tanıklık ederek günümüze gelmiştir. Bu kültür varlıkları aynı zamanda İstanbul"un zenginlik kaynağı olup, çok yönlü kültürü ile bu yörenin gelişimine önemli derecede katkı sağlamıştır ve sağlamaya devam edecektir.

İstanbul, bin yılı aşkın süre merkezi olduğu Bizans İmparatorluğu’nun yıkılmasından sonra, Osmanlı Devleti’nin başkenti olarak önemini korumuştur. Fetihten sonra, Bizans’ın tarihi mirasını ve Osmanlı’nın himayesini benimseyen Rum Ortodoks toplumu, sosyal yaşamını da Patriklik çatısı altında sürdürür. Bizans’tan devralınan Rum Ortodoks kiliseleri, Osmanlı döneminde yönetimin kuralları çerçevesinde biçimlenmiş; bir kısmı yeniden yapımlar ya da çeşitli onarımlar sonucu varlıklarını korumuştur. İstanbul’un kent tarihi içinde, Rum toplumunun geçmişiyle bağını oluşturan bu kültür varlıkları, Bizans’tan Osmanlı’ya taşıdıkları etkiler ve izlerle dönemlerine tanıklık ederek günümüze gelmiştir.

İstanbul’daki Rum Ortodoks kiliselerinin mimarisi, Osmanlı’nın Tanzimat ve Islahat fermanlarıyla yaşadığı süreçten sonra, önemli ölçüde değişime uğramıştır. Bu değişim, Tanzimat’tan önceki dört yüz yıllık dönem boyunca, kiliselerin mimarisini belirlemiş olan tanımlayıcı özellikleri ayırt edici kılmaktadır. Katalog kapsamında ele alınan toplam elli üç kilisenin mimarisine ilişkin verilerin değerlendirmesi; dönemin Rum Ortodoks kiliselerinin mimarisinin, yönetimin sınırladığı çerçevede belirlendiğini ve kendine özgü bütünlük oluşturduğunu ortaya koyar.

İstanbul’da bulunan Rum Ortodoks kiliseleri konusundaki çalışmalar, Sanat Tarihi bilim dalında, 1990 yılında başlayan yüksek lisans tezi kapsamındaki araştırmalara dayanır. Konuya ilişkin hazırlanan yüksek lisans tezinin kapsamı, daha sonra doktora çalışmaları sırasında yeniden düzenlenmiştir. Başlangıçta, Bizans dönemi İstanbul’unu tanımlayan “Suriçi” bölgesi ve Galata’da bulunan kiliselerin yer aldığı çalışma; daha sonra İstanbul’un tümünü içerecek şekilde genişletilmiştir. Bu arada, kiliselerin mimarisinin Tanzimat ve Islahat fermanları sonrasında gösterdiği yapısal değişim göz önüne alınarak, çalışmanın kapsamı ondokuzuncu yüzyılın ortasıyla sınırlanmıştır. Mimarinin bir bütünlük içinde uygulandığı “Tanzimat Öncesi” dönemi içerecek şekilde düzenlenen çalışmada, 1856 sonrasında inşa edilen kiliseler kapsam dışı bırakılmıştır. Böylece, Osmanlı İmparatorluğu’nun bu dönemdeki dört yüz yıllık politikasının sonucu olarak günümüze gelen, İstanbul’daki Rum Ortodoks kiliselerinin mimarisi çeşitli yönleriyle ortaya konmuştur.

1990 yılında, bir yüksek lisans tezinin konusu olarak başlayan çalışmalar, zaman içinde gelişti ve şekillendi. Kimi zaman sancılı, kimi zaman sorunlu; ama genel olarak konunun zamanı, zamanın da konuyu beslediği, uzun ve kapsamlı bir süreç yaşandı. Sonuçta, yoğun emek ve çabanın ürünü olan bu kitap; bir yandan çeşitli sorunların ve çözümlerin, öte yandan sabır ve özveriyle katkıda bulunanların derin izlerini taşıyor. Gelinen aşamada, olumlu olumsuz tüm yaşananlar, sürece katılanlar ve katkılar; bu kitabın bir köşesinde, bir satırında, bir çizgisinde ifadesini buldu.

Geriye dönük olarak, süreç içindeki izler ve iz bırakanlar, zamanın akışına göre sıralandığında; konuya ilişkin ilk görüntü, 1990 yılının eylül ayına, Yıldız Ötüken’le tez konusunun belirlendiği güne uzanır. Sonraki gelişmeler, oldukça karmaşıktı; nereden ve nasıl başlanması gerektiğine ilişkin çabaların toparlanması epey zaman aldı. Alan çalışmalarının kendine has güçlüklerini kavramak ise başka bir dünyanın keşfedilmesi anlamına geliyordu. Zamanla, bu karmaşa ve çözümsüzlük hali, yerini açıklığa ve netleşmeye bırakırken, konunun çözüm bekleyen öznel sorunları öne çıkmaya başladı.

İstanbul’daki Rum Ortodoks kiliseleriyle ilgili çalışmaların belirleyici aşamalarını oluşturan tezler, Prof. Dr. Semiha Yıldız Ötüken’in danışmanlığında gerçekleştirildi. Bu süreçte Yıldız Ötüken, hiçbir zaman ödün vermediği bilimsel yöntemleri ve değerleriyle; kimi zaman fark edilmese de anlamını sonuçlarda bulan derin izler bırakmıştır. Onun yol göstericiliğiyle edinilen birikim ve donanımın, giderek zorlaşan aşamalarda aynı zamanda ne denli güçlü çözümler içerdiğini görmek, sorunların aşılması kadar gelişimin de anahtarı olmuştur. Yıldız Ötüken’in örnek bilim insanı kimliğini ve bilimsel yaklaşımını, zaman içinde yaşamın farklı alanlarında ve her seferinde değişen biçimleriyle yeniden algıladığımı bir kez daha hatırlıyorum.

Çalışmaların başladığı dönem, aynı zamanda Rum Ortodoks Patrikhanesi’nde, Patrik Bartholomaios’un göreve geldiği tarihtir. Patrik Bartholomaios, çalışmaları başından itibaren ilgiyle izlemiş; olumlu görüşleriyle daima destek olmuştur. Rum Ortodoks Patrikliği’nce verilen izinler, çoğunlukla kiliselerde uygun çalışma koşullarının sağlanmasına katkıda bulunmuştur.

Henüz çalışmanın başlarında tanıdığım ve zaman içinde gelişen ilişkimizin samimi bir dostluğa dönüştüğü, değerli Sanat Tarihçisi ve Yüksek Mimar Aristidis Pasadeos’la sevgili eşi Maria Pasadeos, ne yazık ki artık aramızda değiller; onları sevgi ve saygıyla anıyorum.

Araştırmanın kapsamı geliştikçe cemaatin ayırt edici özellikleri, kiliselerin belirlenmesi, litürjiye ilişkin tanımlar ve benzeri başlıkları içeren kavramsal oluşumun açıklık kazanması kaçınılmaz oldu. Bu farklı dünyanın, hiç olmazsa konunun gerektirdiği ölçüde kavranabilmesi ve algılanması, Papaz Meletios Sakkulidis’in yardımları sayesinde gerçekleşti. Meletios Sakkulidis, değerli bilgi ve görüşleriyle çeşitli sorularıma yanıt oluştururken; birçok sorunun çözümüne de katkıda bulundu.
Rum Ortodoks kiliselerinin tarihi geçmişine ilişkin en önemli veriler, günümüze ulaşan kitabelerinde kayıtlıdır. Mimariye ilişkin bilgilerin yanı sıra, kiliselerin bânileri ve hâmilerine ilişkin bilgilerin de yer aldığı kitabeler, sosyal tarihe ışık tutan önemli belgelerdir. Alan çalışmalarında tespit edilen kitabelerin, Yunanca metinleri hazırlanmış; Yunanca metinlerin kontrolü ve Türkçeye çevirileri, Prof. Dr. İoanna Kuçuradi tarafından gerçekleştirilmiştir. İoanna Kuçuradi’nin bilimsel birikimi ve zengin deneyimini yansıtan kitabe çevirileri, onun konuya bilgece yaklaşımının sonucu olarak edebi eser niteliği kazanmıştır.

Bazı kiliselerdeki kitabelerin tespit işlemleri, 2000 yılından sonraki çalışmalar sırasında yapıldı. Bu kitabelerin, Yunanca metinlerinin kontrolü ve Türkçeye çevirileri Dositheos Anağnostopulos tarafından gerçekleştirildi. Son yıllarda, çeşitli konular için sık sık görüşlerine başvurduğum Dositheos Anağnostopulos, karşılaştığım sorunların çözümünde gösterdiği içtenlikli çabanın yanı sıra, dostane yaklaşımıyla da sürece önemli katkılarda bulunmuştur.

Kiliselerin mimarisine ilişkin bilgilerin yerinde tespiti amacıyla yapılan alan çalışmalarında, sanat tarihi ve mimari özelliklere ilişkin veriler derlenmiş; mimari yapıyı tanımlayan veriler doğrultusunda rölöve çizimleri hazırlanmıştır. Alan çalışmalarına katılan İçmimar Ahmet Saya, gerekli ölçüleri alarak krokileri düzenlemiş; kiliselerin planları ve kesitlerinin rölöve çizimlerini gerçekleştirmiştir. Bu çalışmayla katalog kapsamındaki elli üç Rum Ortodoks kilisesinin rölövesi, ilk kez aynı ölçütler çerçevesinde hazırlanarak yayımlanmaktadır.

Çalışmalar sırasındaki sorunlardan biri de doğrudan konuyla ilgili yararlanılacak eserlerin yok denecek kadar az oluşu idi. Var olanların daha da değer kazandığı bu ortamda, Yunanca yayımlanmış bazı metinlerin Türkçeye çevirisini yapan Dr. Lefter Karakaş ve Katherina Türker, sağladıkları önemli bilgilerle katkıda bulundular.

Tüm bu uzun sürecin emek ve sabrını paylaştığım Fatma, Ekin, Yağmur Karaca’yı; adları belirtilmemiş olsa da kimi zaman göze görünmeyen katkılarıyla büyük kolaylıklar yaratmış olan dostlarımı; kiliselerdeki çalışmalarım sırasında, türlü olumsuz koşulları birlikte yaşadığım kilise görevlilerini; geçmişte çeşitli toplumlara mensup insanların bir arada yarattığı ve yaşattığı “İstanbul Kültürü”nün belki de en önemli parçasının bu topraklarda kalan son bireylerini; sevgi ve saygıyla anıyorum...

ZAFER KARACA KİMDİR?

Zafer Karaca 1953'te dünyaya geldi. 1979 yılında Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesi'ni, 1989 yılında Hacettepe Üniversitesi Arkeoloji-Sanat Tarihi Bölümü'nü bitirdi. Aynı üniversitede Bizans Sanatı dalındaki lisansüstü eğitimini, "İstanbul'da 1453 Sonrası İnşa Edilen Kiliseler" adlı Yüksek Lisans Tezi ve "İstanbul'da Tanzimat Öncesi Osmanlı Dönemi Rum Ortodoks Kiliseleri" adlı Doktora Tezi ile tamamladı. İstanbul'da Rum kiliseleri konusunda sürdürdüğü çalışmalarının yanısıra, Artvin ve çevresinde bulunan Gürcü kiliselerine ilişkin araştırmalara katıldı. Çeşitli dergilerde yazar ve yönetmen olarak yürüttüğü yayıncılık çalışmaları kapsamında 1994-2000 yılları arasında TÜBİTAK'ta Bilim ve Teknik Dergisi, Bilim Çocuk Dergisi ve Popüler Bilim Kitapları'nın yayın yönetmenliğini yaptı. Halen Sabancı Üniversitesi'nde yayın yöneticisi olarak çalışmaktadır.

Kaynaklar: MİHA/ Behlül Çetinkaya, Yapı Kredi Kültür Sanat, Güncelleme Tarihi: 17 Şubat 2010

 
   

   


© Copyright 2008 www.suryaniler.com
tasarım: Web Tasarım