HABERLER
Haber Arşivi
Tarihi Süryani Manastırı Restore Edildi

Süryani Kilisesinde Yoga Saygısızlığı

1.Uluslararası Turabdin Sempzoyumu Yapılıyor

Yazarımız Yusuf Beğtaş'a Onur Ödülü

Süryaniler Mor Gabriel'de Buluştu

Site Yazarımızın Kitap İmzalama Etkinliği

Hakkari'de Kiliseyi Temizleyip İbadet Yaptılar

Kaçırılan Çiftin Köyündeki Kiliseye Saldırı

Diril Ailesi: Ciddi Bir Arama Çalışması Yapılmadı

Süryanilerden Diril Cinayetine Tepki: Av Değiliz

Süryani Kurumlarından Diril Çifti İçin Mektup

Süryaniler Kültürlerinin Kaybolmasından Endişeli

Yoksulların Doktorunu COVİD-19 Nedeniyle Kaybettik

Şimuni Diril Son Yolculuğuna Uğurlandı

70 Gün Sonra Gelen Acı Haber

geri | | ileri
 
 
Aknews / 20 GÜN DIŞARI ÇIKAMADIM
Türkiye’de, Diyarbakır kentinde bulunan Meryemana Kilisesi Papazı Yusuf Akbulut, Fener Rum Patriği Bartholomeos’un “Türkiye’de kendimi çarmıha gerilmiş gibi hissediyorum” sözlerini “Bir insan bir yerde çok sıkıntı çektiği zaman onu söyler. Buradan Avrupa’ya giden Hıristiyanlar bakan oluyor. Hani biz burada olabiliyor muyuz?” diyerek yorumladı. Danimarka’daki “karikatür krizi”nden ve İsviçre’deki minare olayından sonra tehdit edilen Akbulut, 20 gün dışarı çıkamadığını söyledi.

Diyarbakır’ın merkez Sur ilçesindeki Süryani Kilisesi’nde 5 aile, çocukları ile birlikte yaşıyor. Kimisi Mardin’den, kimisi Midyat’tan, kimisi de Diyarbakır’ın yerli Süryanilerinden. Kilisede yıllardır 6 çocuk babası Mardinli Yusuf Akbulut papazlık yapıyor.

AKnews’in sorularını yanıtlayan Akbulut, “siyasi” olarak değerlendirdiği her soruya kısa bir suskunluktan sonra “Burası Türkiye” yanıtını vermekle yetindi.

Kilisede bir gününüz nasıl geçiyor?

Sabah saat 06:30’a kalkıyoruz, ibadet yapıyoruz. Kitap okuyoruz. Gelen giden misafirleri gezdiriyoruz. Diğer insanlar gibi yaşamımızı sürdürüyoruz.

Papaz olmanıza rağmen üzerinizde dini kıyafetler yok. Nedeni nedir?

Türkiye’de giyemezsiniz. Sadece ben değil, papazların çoğu sivil giyiniyor. Burada olmuyor. Çarşıya çıktığın zaman tuhaf bakarlar, saldırı olabilir, dalga geçerler, laf atarlar. Ondan dolayı giyinmiyorum. Ama giyinmek isterim.

Kiliseye özellikle yaz döneminde ziyaretçi akını oluyor. Rahatsız etmek için gelen kötü niyetli kişilerle karşılaştınız mı?

Arada çıkıyor. Ama genelde yok. Hırsızlık amacıyla gelenler oluyor bazen. Ama bunlar çok değil, tek tük olaylar. Ters hareketlerde bulunuyorlar. “Mesela ben Hıristiyan mı oldum?” diyorlar. Ben böyle diyen birine kızdım. “Biz sizi davet etmedik ki, kendiniz geldiniz, insan bir ibadethaneye gidince o dini benimsemiş mi oluyor” dedim. Susmak zorunda kaldı.

Mardinli olmanıza rağmen burada çalışıyorsunuz. Bu bir görevlendirme mi?

Bizi Antakya Patriği görevlendiriyor. Şu an Şam’da yaşıyor. Hıristiyanlığı ilk biz kabul ettiğimizden, Patrik bizim için Papa gibi. Patrik, zaman zaman değişik nedenlerden dolayı yer değiştiriyor. Biri vefat edince diğeri gelir. 1000’li yıllarda burası da Patrikhane olmuş. Antakya’dan Malatya’ya, oradan da buraya gelmiş. Deyrulzafaran Manastırı (Mardin’in Midyat ilçesinde) 640 sene Patrikhane olarak anılmış. Sonra Atatürk zamanında Hindistan’a, sonra Şam’a gitmiş. Bu mecburi bir gidişti. Nasıl ki Süryaniler buradan gitti O’da öyle… Yönetim, siyasi baskılar falan. Biz şimdi Türkiye’de olsun istiyoruz. Ama acaba Türkiye istiyor mu?

Diyarbakır Süryani Papazı Yusuf Akbulutİstiyor mu sizce?

İşte bilmiyorum, istiyor mu?

Kilisede size yönelik herhangi bir saldırı ya da olumsuz bir durum olduğunda nasıl müdahale ediyorsunuz? Güvenlik var mı?

Güvenlik yok. Kameralar var. 3 yıl önce 4-5 kişi içeri girdi. “Seni öldüreceğiz” diye tehdit ettiler. Polis çağırdım. Polis arkalarından baktı. “Bak işte gidiyorlar” dedi. Bu kadar… Malatya’daki olaydan sonra güvenlik önlemleri biraz arttırıldı. Ama yine de Türkiye’de yaşıyoruz… Saldırılarda genelde misyonerlik yani insanlara dinini öğretmek gerekçe gösteriliyor. Ama misyonerliğin bizimle bağlantısı yok. Biz en eski inancız. Misyonerler Hıristiyanlığı sonradan kabul eden kişilerdir.

İnsanlara dinini öğretmek suç mu
?

Öğretebilir. Fakat işte burası Türkiye. Türkiye’de yaşıyoruz. Kanunda var, ama uygulamaya geldiği zaman insanlar kızıyor, nefret ediyor. İnsanlar diyorum. Bu polis de olabilir, başbakan da olabilir. Bir başkası da olabilir. Hoşlarına gitmiyor.

Kilisenin çevresinde yaşayan Müslüman komşularınız ile aranız nasıl? Mesela çocuklarınız, eşiniz evlerine gidip gelir mi?

Komşularımız ile aramız iyi. Ama evlerine pek gidip gelmiyoruz, onlarda gidip gelmiyorlar. İnsanlar çok değişti, artık eskisi gibi değil. Bazı şeyler aşıldı. Biz çocuklarımızı göndermiyoruz. Güvenmiyoruz. Onların çocukları geliyor, ama biz göndermiyoruz.

Çocuklarınız okulda kimliklerini saklıyorlar mı?

Zaten herkes bizi tanıyor. Oğlum 15 yaşında liseye gidiyor, geçen sene Hıristiyan olduğu için bir arkadaşı kulağına vurmuş, kulak zarı patlamış. Ben çok üzüldüm. Bir tanesi böyle çıkıyor işte. Çocuklarımız Müslüman çocuklar kadar rahat değil, gönül isterdi ki hiç ayrım olmadan yaşayalım. Ama olmuyor.

Burada yaşamaktan korkuyor musunuz?

Bir suçumuz olmadığı sürece niye korkalım ki? Sadece üzülüyorum, niye cemaat yok? İnsan kendini yalnız hissediyor.

Niye cemaat yok?

Göç ettiler. Onlarla konuştuğumuzda diyorlar “Bizi taşlıyorlardı, bizimle kavga ediyorlardı. Bize hakaret ediyorlardı. ‘Gavur’ diyorlardı.” Buradan giden Süryaniler’den, Hıristiyanlar’dan bunu duydum.

Bunun sorumlusu kim?

Vallahi o biraz siyasi boyuta kaçıyor. Ben fazla yorumlamak istemiyorum. Yanlış anlaşılabilir. Zamanında olmuş bir şeyler. Siz de biliyorsunuz. İnsanlar göçtü. Amerika, İsveç, Almanya’ya gittiler. Orada daha rahatlar. Burada Avrupa’ya göre yüzde 20 rahatız, ama onlar yüzde 100 rahatlar. Adam buradan gitmiş Milli Eğitim Bakanı olmuş. İsveç’te Milli Eğitim Bakanı Süryani ve Midyat’tan gitmiş. Mesela, ben askerlik yaptığım zaman onbaşı olamadım. “Niye” diye sorduğumda “Çavuş dedi sen Hıristiyansın olmaz”. “E olmazsa olmasın. Canın sağ olsun” dedim. Ne yapabilirim ki?

Geçiminizi nasıl sağlıyorsunuz?

Geçimimi kiliseye gelen bağışlarla sağlıyorum. Süryaniler her Pazar kiliseye gelir, kazandığının yüzde 10’unu kiliseye verir. Bizim cemaat bu konuda çok duyarlı. Ama burada cemaatimiz kalmadığı için zorlanıyoruz. Devlet, belediye, bakanlık bize yardım etmiyor. Biz bir onarım yaptığımız zaman, kimse bir kuruş vermiyor. Kimseye başvurmadık, ama başvursak da vermezler biliyoruz.

İbadetiniz, ibadethaneniz “tarihi nesne” gibi algılanıyor. Bu sizi rahatsız ediyor mu?

Tabi ki rahatsız oluyoruz ama mecburuz. Turist geliyor, geldiği zaman para da geliyor. Yardım ediyor. Fazla para çıkmıyor ama yoktan iyidir.

Fener Rum Patriği “Türkiye’de kendimi çarmıha gerilmiş gibi hissediyorum” dedi. Siz de öyle misiniz?

O açıklama yaptı. Mecazi anlamda söylediğini söyledi. Televizyondan izledim. Bir insan bir yerde sıkıntı çektiği zaman onu söyler. Haça gerilmek çok büyük eziyetler çekmektir. Adam buradan gitmiş Milli Eğitim Bakanı olmuş. Hani biz burada olabiliyor muyuz?

Siz de Avrupa ülkelerine gidip orada yaşamak ister misiniz?

Gitmek isterim elbette. Çoğu zaman düşünüyorum. Neresi olursa, Almanya, Avrupa ülkelerine gitmek isterim. Hiç olmazsa çocuklarımız rahat okur, iş edinir. Daha rahat bir yaşam süreriz. Bu dünyayı biz kurtaracak değiliz ki. Zaten giden gitti. Fırsat olursa giderim.

Dönem dönem Hıristiyan ülkelerde yaşanıp, Türkiye’de büyük krizlere neden olan olaylar var. Mesela Danimarka’daki karikatür krizi, İsviçre’deki minare olayı gibi... Bu yaşananlardan siz nasıl etkileniyorsunuz? Buradaki yaşamınız zorlaşıyor mu?

Diyarbakır Süryani Papazı Yusuf AkbulutBirtakım insanlar bizi düşman gibi görüyor. Mesela karikatür olayı olduğu zaman ben kilisenin avlusundan dışarı çıkmak istedim. Cuma günüydü. 3-4 kişi gelip bizim kapıya afiş yapıştırmak istediler. Beni terslediler. Kapıyı kapatıp içeri girmek zorunda kaldım. 20 gün dışarıya çıkamadım. Sonra İsviçre’deki minare olayı... Devlet yasaklamamış ki? Halka sormuş. Ama yanlıştır. Ben onaylamıyorum. Ama şunu da düşünün, Türkiye’de 3 sene öncesine kadar kilise yapmak yasaktı. Buranın en yerli halkısın ve bir kilise yapamıyorsun. Yine de Allah için yapılan bir şeye kimsenin karışma hakkı yok. Herkes dininin gereklerini yapabilmelidir.

İsviçre’deki minare olayı olduğu zaman da 3 kişi kapıyı çalıp içeri girdi. “Sorumlu sen misin, çan kulesi var mı” dediler. “Var” dedim. “Onu yıkacaksın. Cuma gününe kadar yıkmazsan görürsün” dediler. Şok oldum. Gittikten sonra polisi aradım. Mobesse kamerası görüntülerinden yakaladılar. Şikâyetçi olup olmadığımı sordular. Ben olmadım.

Niye olmadınız?

Bizim görevimiz ayrıdır. Ben şikâyetçi olsam onlar gibi yapmış olurum. Ben din adamıyım. Bizim vazifemiz bağışlamaktır. Din adamları şiddet değil, hoşgörüden, barıştan yana olmalıdır.

“Açılım” hakkında ne düşünüyorsunuz?

Açılım sadece Kürtler için değil, bizim için de olmalıdır.

Talepleriniz nelerdir?

Daha büyüklerimiz var, taleplerimizi onlar söylerler. Mesela, çocuklarımızın anadilinde eğitim görmesini isteriz, kilise yapabilmek isteriz. Çocuklarımıza kendi dilimizi evimizde öğretiyoruz. Konuşarak, kilisede ibadet yaparak öğretiyoruz. Süryanice okuma yazma biliyorlar ama Türkçe kadar değil.

PORTRE / YUSUF AKBULUT

1965 yılında Mardin'in Midyat ilçesinde doğdu. Öğrenimini Mardin'de tamamladı, 6 çocuk babası. 5 aile ile Diyarbakır'ın Suriçi semtinde yaşamını sürdüren Akbulut, uzun yıllardır Meryem Ana Süryani Kilisesi'nde papazlık yapıyor.

Kaynak ve Fotoğraflar: Aknews, Maşallah Dekak ; Güncelleme Tarihi: 4 Şubat 2010


 

 
   

   


© Copyright 2008 www.suryaniler.com
tasarım: Web Tasarım