mara

             
 
KÜLTÜR / SANAT
KEVKEB MEDINHO (ŞARK YILDIZI)

Etnik ve Dinsel Azınlıklar - Baskın ORAN

Yok Hükmündeki Millet-i Mahkumeler

1912'de Şark Yıldızı Gazetesi

Süryani Edebiyatının 2000 Yıllık Geçmişi

Süryani Kültürü ve İçsel Dönüşüm Kitabı

Gabro: Peygamber Ocağında Bir Süryani

Süryani Mistizmi Kitabı

Risk Altındaki Süryani Mimari Mirası Yayınlandı

Ufuklarımın Manastırı

Süryanice Kitap: Savaşın ve Umudun Tesellisi

Kadim Halk Süryanilerden Şlomo

Keldaniler ve Diyarbakır

Soğan Kabukları ve Adıyaman'ın Öteki Tarihi

İstanbul Süryanilerine Bakış:Mazlum ve Makul

hepsi

Süryani Dili

Süryanilerde Tiyatro ve Sinema

Süryanilerde Popüler Müzik

Süryanilerin Müzikal Çığlığı

Süryanilerde Kilise Müziği

Süryanilerde Halk Oyunları

Süryanilerde Ölüm Gelenekleri

Diyarbakır'da Geleneksel Bir Meslek Puşicilik

Turabdin'de Siboro Geleneği

Süryanilerin Yüzyıllardır Yaşattığı Sanat: Telkari

Şarabın Süryani Ustaları

Süryanilerde Paskalya Bayramı ve Hazırlıklar

Kaybolan Bir Süryani Sanatı: Basmacılık

Süryani Geleneğinde Noel (Yaldo) Bayramı

Bir Süryani Geleneği : Hano Kritho

Taştan Çıkan Beyaz Çorba: Gabula

Turabdinin Temel Yemeği Bulgur

Babağannuç

Yemek Tarifleri

 
 
Özcan Geçer / SÜRYANİ MUTFAK KÜLTÜRÜ VE YEMEKLERİ
Ne Yiyorsan O'sun; doğamızda mevsimsel döngüler ve toplum bireylerinin yaşadığı önemli statü değişiklikleri hep bir ‘geçiş ritüeli ’ ile kutlanır. Bu aşamalar sürecinde çok çeşitli tören, âdet ve inançlar ortaya çıkmıştır. Bayramlar, tehlikelerden uzak tutacak kurban gelenekleri, doğum, evlenme ve ölüm gibi kritik eşikler daima özgün yemek adetleriyle eklemlenerek şekillenmiştir. Örneğin, etimolojik olarak “karnaval” kelimesinin kökenindeki Latince (carn-et) + (vale-elveda) yani “ete veda” tamlaması anlamlıdır. Özellikle Katoliklerde, hayvansal ürünlerden uzak durulan büyük perhiz öncesindeki salı gecesi yapılan coşkun eğlencenin ismi gündelik dile geçmiştir. Günümüzde dinsel bayramlara referans içermekle birlikte anlamı kaymış olan “Festival” ise (fast-bayram/oruç) + (vale-elveda) yani ‘’bayrama/oruca veda” kutlamasıdır. Mezopotamya’nın en önemli tanrılarından Ay Tanrısı “ Sin” , Güneydoğu coğrafyasında, öğünlerin üzerine konularak yendiği yuvarlak tepsiye ‘ sini’ denmesine kaynak olmuştur. Akad döneminin İştar tanrıçasının mevsimsel döngüleri temsil etmesi, bunun batıda ‘star’ kelimesi, doğuda da dönüşme süreciyle meydana gelen turşu ( tur-dvr) ile aynı köke gönderme yapması da ilgi çekicidir.

Görülebileceği üzere, anlam içinde anlamların kaynaştığı, inanç sistemlerinin ortak kökenlerinin olduğu bilmeceli bir geçmişe sahibiz. Mezopotamya'nın kadim ve suskun halklarından olan Süryaniler de bilimde, sanatta ve kültürde insanlığın bu bilgi hazinesine çok önemli katkılarda bulunmuşlardır. Binlerce yıllık birikiminden, etkileşimden süzülerek gelen ve zenginleşen mutfak kültürü de bu noktada önemli bir yapı taşıdır. Doğduğumuz günden başlayarak kültürümüze haiz bu taamların belirlediği damak tadımız; adeta “nasıl yemek yiyorsan öylesin’’ sözünü anımsatarak kimliğimize de damgasını vurmuş olur. Sözlü geleneklerle nesilden nesile aktarılmış, “Süryanice” pişirilmiş bu yemekler, aynı zamanda gündelik yaşamın da ipuçlarını yansıtır.

Güneydoğunun antik dönemde imparatorluklar arasında kesişme bölgesi olması; ortaçağda baharat yolunun üzerinde bulunulması; diller ve dinler açısından verimli bir coğrafyaya sahiplik de bu zenginliğin beslendiği unsurları ele verir.

İşte bu kadim gizemin peşine düşen Süryani yazar/öğretmen Muzaffer İris, 2003 yılında yayımladığı “Bütün Yönleriyle Süryaniler” çalışmasından sonra bu defa “ Süryani Mutfak Kültürü ve Yemekleri” isimli, değerli hocamız Baskın Oran’ın önsözünü yazdığı kitabıyla okurlarının karşısına çıkıyor.

İris, bilindik yemek kitapları kalıplarının dışına çıkarak, Süryanilerin kökenini, perhiz, oruç gibi inançlarını, bulundukları doğa şartlarından şekillenen yemek alışkınlıklarını ve toplumun güngörmüş bireyleri ile yaptığı sözlü tarih çalışmasını aktarıyor. Açlığı gidermenin kimyasal ihtiyacından ziyade, toplumların bu olguyu ne şekilde, ne zaman ve hangi yemekle giderdiğini irdeleyerek bir nevi kültürel antropoloji denemesi yapıyor. Kitapta, yirmiye yakın isimle geçmişteki gündelik yaşamın izdüşümleri sorgulanırken, kaybolmakta olan eşsiz tariflerin ‘söz uçar yazı kalır’ misali yarına taşınması hedefleniyor. Ayrıca, toplum bireylerinin ve din adamlarının geleneksel yemek kültürü ile yazılarına da yer verilip inanç - toplum bağlarına da ışık tutuluyor.

Oldukça akıcı bir dile sahip bu değerli kitapta, tanıklıklar, yemekleri saklama / pişirmedeki hayat pratikleri ve yetmişe yakın tarif, bölgesel sınıflandırılarak okuma kolaylığı sağlanıyor. Adıyaman, Urfa, Elazığ, Diyarbakır, Mardin ve Midyat’taki yaşam kültüründen, toplumlar arası ilişkilerden kesitler de sunuluyor. Toplumsal ritüellere hazırlık aşamalarındaki doyurucu detaylar da, atmosferin zihnimizde canlanmasını sağlıyor. Sayfaları karıştırdıkça mutfak kültüründe, tarihsel kökler aranırken öncelikle araştırılan baharatlardan tarçın, kişniş, mahlep, zencefil, pul biber, yenibahar ve sumaktan yükselen rahiyaları duyumsuyoruz adeta. Bulgurla etin, etle meyvenin, dağlardan getirilen otların dans ettirildiği bir şöleni izliyoruz. Renkli fotoğraflar da bu törenin süslemeleri oluyor. Gabula, keçeloke, kitel raha, şembörek, kutle, kelecoş, devşevti, donho, mahlabiye, tırşık, okude, derman ve paskalya çöreklerini yemiş kadar olup, bağbozumu zamanı Ekinler Bayramı’nda kilisede kutsanmış üzümlerimizi yiyoruz. İpe dizilmiş cevizlerimizi taze üzümlerin şırasına daldırdıkça çocukluğumuzun da her dem tatlı anılarına dalıyoruz. Eşbabiye hoşafından veyahut mahlepli Süryani şarabından içerek bereketli topraklara buruk da olsa selamımızı gönderiyoruz.

Selamımızı alan diyarlarda, göçlerle dünyanın dört köşesine yayılan Süryanilerin yokluğunu, eksikliğini bir Midyatlı şöyle ifade ediyor: “Onlar gidince buradaki yemeklerin ne tadı ne tuzu ne de bereketi kaldı.” Anayurtlarından uçup giden “İsa Mesih’in kuşları” Süryaniler sadece kendilerini değil, dillerini, inançlarını ve yaşam kültürlerini de yanlarında götürdüler. Özlemimiz, her dilin kendi coğrafyasından beslenmesi gerektiği gibi; yemeklerin de kendi topraklarında tadını bulmasıdır, tadımızı bulmamızdır. Renkliliği reddeden ayrımcı zihniyetlere, yüzyıllık şarkılarımız ve binyıllık yemek paydaşlığımızla cevap vermemiz ve bu eski güzel lezzetlerin Mezopotamya topraklarında tekrar filizlenmesi dileğiyle...

Yazan: Özcan Geçer, ogecer@yahoo.com

BASINDA SÜRYANİ MUTFAK KÜLTÜRÜ ve YEMEKLERİ KİTABI

Muzaffer İris “Bütün Yönleriyle Süryaniler”inin yanına, yaşlı Süryaniler’le yapılmış sözlü tarih çalışmalarını da içeren ikinci kitabı “Süryani Mutfak Kültürü ve Yemekleri”ni katmış bulunuyor. Şimdi artık Süryaniler de aydınlara sahip. Artık kendilerini ifade edecek dil ve kaleme sahip. Hayırlı olsun!
BASKIN ORAN / Radikal

Dünya gastronomi uzmanları Osmanlı mutfağını dünyanın en iyi üç mutfağı arasında sayarlar (Çin ve Fransız mutfaklarıyla birlikte). Bunun temel nedeni Osmanlı mutfağının çok zengin bir yerel mutfaklar çerçevesine oturmuş olmasıdır. Bu geniş coğrafyada yaşayan çeşitli dini-etnik topluluklar, doğanın sunduğu değişik imkanlar, zaman içerisinde geliştirilmiş farklı pişirme yöntemleri büyük bir zenginlik yaratır. Süryani mutfağı da bunlardan biri, uzun bir geçmişi ve ince bir zevki olan bir mutfaktır. Muzaffer İris’in kitabı Türkiye’de nesnel önemine rağmen gereği gibi bilinmeyen bu mutfağı tanımamıza ve damak zevkimizi zenginleştirmemize yardımcı oluyor.
MURAT BELGE / Taraf

Mezopotamya'nın kadim halklarından olan Süryaniler bilimde, sanatta, kültürde, teknikte insanlığın bilgi hazinesine çok önemli katkılarda bulunmuşlardır. Süryaniler’in tarihi 5000 yıllık zengin bir tarihtir. Türkiye'nin temel taşlarından olan Süryaniler Türkiye'de çok az tanınmaktadır. Muzaffer İris'in bu kitabı ‘Süryani Tarihi ve Mutfak Kültürü’nü tanıtma çabasının güzel bir ürünüdür. Türkiye, Süryanilerle birlikte daha güzeldir. Süryaniler ve Süryani medeniyeti Türkiye için bir zenginliktir. Bu kitap Süryaniler’i tanıtarak Türkiye'deki barış kültürünün gelişmesine de yardımcı olacaktır.
KEMAL YALÇIN / Yazar - Almanya

Bu bir yemek kitabı değil. Süryani halkının hazinesi adeta. Muzaffer kardeşim, gökkuşağının en güzel renklerinden biri olan Süryaniler’i, ipek halısı dokur gibi ilmik ilmik anlatıyor bize . Tek meyve ile meyve bahçesi olmayacağını, tek renk ile gökkuşağının soluk olacağının en güzel kanıtı.
SIRRI SÜREYYA ÖNDER / Radikal, Milletvekili

 

  • Ebat: 13,5 X 19,5
  • Kapak: Karton Kapak
  • İç Kağıt: 60 gr. Kitap kağıdı (Resimler bölümü 170 Gr. Kuşe)
  • Sayfa: 260
  • Fiyatı : 15 TL
  • ISBN:978-605-5739-72-0
  • Yayınevi:GDK yayıncılık

    Güncelleme Tarihi: 3 Kasım 2011

 
   

   


© Copyright 2008 www.suryaniler.com
tasarım: Web Tasarım